AK Partili Kaya’dan kooperatif dosyasına sert çıkış: Aslanoğlu kararı sus payıdır
AK Parti İzmir Milletvekili Atilla Kaya, kooperatif soruşturmasının İzmir’i aşarak Ankara ve CHP Genel Merkezi’ne uzandığını öne sürdü. Tutuklu il başkanı Şenol Aslanoğlu’nun tek aday yapılmasını “sus payı” olarak niteleyen Kaya, toplanan paraların akıbeti, hızla kurulan şirketler ve “İzBB imzalı belge” iddiasını gündeme taşıdı.
AK Partili Kaya’dan “kooperatif” dosyasına sert çıkış: “Aslanoğlu kararı sus payıdır”
YEREL GÜNDEM / İZMİR, Türkiye
NEO Haber’de çarpıcı iddialar
AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, NEO Haber’de yayımlanan “Gündeme Bakış” programında İzmir’de yürütülen kooperatif soruşturmasına ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Kaya, dosyanın “yalnızca İzmir’le sınırlı kalmadığını” öne sürerek, Ankara ve CHP Genel Merkezi’ne uzanan bağlantılar bulunduğunu iddia etti. Tutuklu yargılanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun yaklaşan il kongresine tek aday olarak gösterilmesine de değinen Kaya, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu tercihinin “bence sus payı” anlamı taşıdığını söyledi.
“Kolları ahtapot gibi farklı yerlere uzanıyor”
Kaya, kooperatif dosyasının finansal ölçeğine vurgu yaparak, “Her bir kooperatifte 150–200 üye var; toplamda 4 bine yakın insan 1–1,5 milyon TL aralığında meblağlar yatırmış. Ortada para yok, inşaat yok” ifadelerini kullandı. İddialara göre, soruşturma kapsamındaki ilişkiler “ahtapot gibi” farklı illere uzanıyor. Kaya, “Demek ki mesele sadece İzmir merkezli değil; Ankara’ya kadar uzanmış ki Sayın Özgür Özel, il başkan adaylığı tercihini bu yönde koyuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Aslanoğlu’nun adaylığı ve parti içi tartışma
Tunç Soyer döneminde “kooperatif modeliyle kentsel dönüşüm” hedefiyle başlatılan projelere ilişkin yargılamada tutuklu sanık olan Aslanoğlu’nun, örgüt içi kimi eleştirilere rağmen tek aday olarak belirlenmesi, CHP İzmir teşkilatında soru işaretlerine yol açtı. Kaya, “Kongre sürecinde Aslanoğlu’yla yan yana görünmeyen Özgür Özel’in adaylığa desteği, dosyanın sadece İzmir sınırında olmadığının göstergesi” savını dile getirdi.
“Amaç konut değil”: Hukuki ve idari hat çizgisi
Hukukçu kimliğine de atıf yapan Atilla Kaya, belediyenin kentsel dönüşüm amacıyla izleyebileceği “daha şeffaf” yolların mevcut olduğunu belirtti. “Belediyenin arazisi varsa İZBETON’a devreder, İZBETON da kat karşılığı inşaat için ihaleye çıkar; mevzuata uygun hareket edilirdi. Kooperatif modeliyle ihale sisteminin dışına çıkıldı” diyen Kaya, “Eğer ortada müteahhit yoktuysa kooperatiflerin ardından bir günde nasıl 10–15 müteahhitlik şirketi kuruldu?” sorusunu yöneltti. Kaya’ya göre, süreç “kamu kaynaklarının ihale mevzuatı dışına çıkarılması” anlamına geliyor.
“CHP bizi dolandırdı” diyen ortaklar iddiası
Kaya, “Kooperatif ortaklarının önemli bir kısmının emniyete ve savcılığa verdikleri ifadelerde ‘CHP bizi dolandırdı’ dediğini” ileri sürdü. Duruşmalardaki katılımın düşük olduğuna dikkat çeken Kaya, “Sanık yakınları dışında salonda 100 kişi bile yok; bu da İzmir’deki yaygın kanaati gösteriyor” yorumunu paylaştı. İddiaların odağında, toplanan paraların akıbeti ve projelerin neden hayata geçirilemediği soruları bulunuyor.
“İzBB imzalı kritik belge” ve kurumsal sorumluluk iddiası
Kaya, yargılama sürecinde sanıklardan birinin mahkemeye “İzmir Büyükşehir Belediyesi imzalı” bir belge sunduğunu, belediye başkanının ise “bilgim dışında hazırlanmış” dediğini aktararak, “Bu nasıl kurum? Başkan tanımıyor ama belediyeden imzalı çıkmış” ifadelerini kullandı. Büyükşehir’in “kurumsal sorumluluğu” bulunduğunu belirten Kaya, grup başkanvekilleri Özgür Hızal’ın mecliste defalarca uyarıda bulunduğunu, “yaklaşık 4 bin mağdurun” bulunduğunu söyledi. Kaya, İzBB Teftiş Kurulu raporları, Sayıştay ve İçişleri denetimlerinin “usulsüzlüğü ortaya koyduğunu” savundu.
CHP cephesine yansıma ve Ankara bağlantısı iddiası
Kaya, dosyada “CHP Ankara İl Başkanının adının geçtiğini, kısa sürede çok sayıda şirket kuruluşu tespit edildiğini” öne sürdü. “Aday belirleme süreci, aslında işin Ankara’ya taşındığının göstergesi” diyen Kaya, yargılama ilerledikçe bu bağlantıların daha görünür hâle geleceğini iddia etti. Kaya’nın sözlerine göre, “iyi niyet protokolleri” ile mağduriyetlerin giderilmesi mümkün değil; “isnat edilen suçun” yargıda karşılık bulması gerekiyor.
Sırada ne var?
Soruşturmanın seyri, mahkemeye sunulacak yeni deliller ve kurumların şeffaf bilgilendirmesiyle netleşecek. Kaya’nın işaret ettiği sorular —toplanan paraların akıbeti, şirket kuruluşlarının zamanlaması, belediyedeki belge trafiğinin kurumsal denetimi— hem yargısal hem de siyasal düzlemde takibe açık başlıklar olarak öne çıkıyor. Dosyanın kapsamı büyürse, parti içi dengeler ve yerel yönetim uygulamalarına ilişkin ulusal ölçekte bir tartışma da tetiklenebilir.













