Alsancak’ta dev ekran tartışması: Şehir hizmetleri mi, reklam panoları mı?
Alsancak İskelesi’ndeki dev LED ekranlar “tanıtım”ı büyütürken “kent hizmetleri–bütçe önceliği–görsel kirlilik” tartışmasını alevlendirdi. İzmir için şeffaflık ve denetim çağrısı.
Alsancak’ta dev ekran tartışması: Şehir hizmetleri mi, reklam panoları mı?
YEREL GÜNDEM / İZMİR
Görüntü şovunun gölgesinde kalan sorular
İzmir’in en yoğun yaya akslarından biri olan Alsancak Vapur İskelesi’nin çatısını çepeçevre saran dev LED ekranlar, “kentsel vitrini güçlendirme” iddiasıyla son dönemde öne çıkıyor. Ancak kentlinin gündeminde başka başlıklar var: altyapıdaki aksamalar, çöp ve koku sorunları, yetersiz yeşil alan bakımı ve özellikle de kamu kaynaklarının öncelik sıralaması. “Kültürpark’a kütüphane açıldı” gibi duyuruların ekranlardan görünür kılınması olumlu bulunurken, “reklam başarısı”nın şehir hizmetlerindeki aksamaları perdelememesi gerektiği yönünde eleştiriler yükseliyor.
Kamu yararı–görsel kirlilik dengesi
İskele üzerindeki ekranlar, günün büyük bölümünde yüksek parlaklıkta yayın yapıyor. Yaya güvenliği ve şehir estetiği açısından, bu ölçekteki dijital panoların parıltısı, ışık yansıması ve hareketli içerikleri uzun süredir tartışma konusu. Uzmanlar, bu tür kurulumlarda “yaya sirkülasyonu–görsel dikkat” dengesinin kritik olduğuna, ışık ve ses düzeylerinin standartlara uygunluğunun düzenli denetlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ekranların kamusal duyurulara alan açması faydalı görülse de, reklam–bilgilendirme oranı ile yayın içeriklerinin kamusal alan etiğine uygunluğu ayrı bir tartışma başlığı.
Bütçe ve öncelik: Panoya mı, hizmete mi?
Kent gündeminde öne çıkan itirazların merkezinde “bütçe önceliği” var. İzmirliler, yağışla beraber sıklaşan altyapı arızaları, belirli mahallelerde biriken katı atıklar, yaz aylarında artan koku şikâyetleri ve yeşil alan bakımındaki düzensizlikler karşısında, yüksek maliyetli ekran yatırımlarının “acil ihtiyaçlar” listesinde nerede durduğunu soruyor. Belediyelerin mevzuat gereği açık, rekabetçi ve denetlenebilir ihaleler yoluyla bu tip yatırımları gerçekleştirmesi bekleniyor. Süre, bedel, bakım–işletme yükümlülükleri ve reklam gelirlerinin şeffaf paylaşımı; “kamusal fayda” tartışmasının üç sacayağı olarak öne çıkıyor.
Halkla iletişimde doğru mecra tartışması
Yerel yönetimler için güçlü iletişim kanalları elbette önemli. Ne var ki kamusal alanın merkezine yerleştirilen dev panolar, “mesaj görünürlüğü”nü artırırken “kamusal mekânın niteliği”ni de belirliyor. Şehir plancıları, meydanların ve iskelelerin “kentlinin nefes alanları” olduğunu, bu tip alanlarda reklam–duyuru unsurlarının ölçeğinin, konumunun ve toplam yoğunluğunun dikkatle tasarlanması gerektiğini vurguluyor. Dijital panoların olası art alan etkileri—gölgelenme, yaya akışında darboğaz, acil tahliye yönlendirmelerinin görünürlüğü—de gözden kaçmaması gereken teknik başlıklar arasında.
Şeffaflık, denetim ve katılım çağrısı
Kamusal alan düzenlemelerinde ideal çerçeve, üç temel ilkeden geçiyor: şeffaflık (maliyet ve gelir kalemlerinin açıklığı), bağımsız teknik denetim (ışık–ses düzeyi, yaya güvenliği, yapı–tesisat güvenliği) ve katılımcılık (mahalle sakinleri, esnaf, meslek odaları ve sivil toplumun görüşlerinin alınması). İzmir özelinde, Alsancak İskelesi gibi sembolik noktalarda bu ilkelerin görünür biçimde işletilmesi, hem tartışmaları yumuşatabilir hem de daha nitelikli bir kamusal alan tasarımına zemin sağlayabilir. Kentlilerin beklentisi; reklam başarısının şehir hizmetlerinin önüne geçmemesi, ekranların kamusal faydayı önceleyen bir içerik politikasıyla yönetilmesi ve tüm süreçlerin denetime açık olması.
Sonuç: Güçlü vitrin, güçlü hizmetle anlamlı
İzmir’in marka değerini yükselten dinamik kültür hayatı ve canlı kıyı aksları, elbette etkili tanıtım araçlarıyla desteklenebilir. Ancak “güçlü vitrin” söylemi, ancak “güçlü temel hizmetler”le birlikte anlam kazanır. Alsancak Vapur İskelesi’ndeki dev ekranlar, kentin yüzü niteliğindeki bir noktada dikkat çekici bir tanıtım alanı yaratıyor; fakat bu tercihin, altyapıdan çevre temizliğine, koku ve yeşil alan bakımından yaya güvenliğine uzanan başlıklarda hissedilir bir iyileşmeyle eşzamanlı ilerlemesi gerekiyor. Kent yönetiminin atacağı şeffaflık ve denetim adımları, tartışmayı “reklam mı, hizmet mi?” ikileminden çıkarıp “hem tanıtım hem nitelikli hizmet” çizgisine taşıyabilir.
Kaynak: Dicle Şahin / Gaze-Temiz.com













