Ankara’nın Gazze denklemindeki yeni çizgisi: İslamcı aktivizmi destekleme refleksi kesiliyor

Emekli Büyükelçi Şafak Göktürk, Gazze denkleminde kısa vadeli somut hedeflerin ilerlediğini, iki devletli çözümün ise “müphem” bırakıldığını söylüyor. Ankara’nın Hamas’ın militan etkinliğinin tasfiyesinde üstlendiği rol, “İslamcı aktivizmi destekleme” refleksinden uzaklaşma olarak yorumlanıyor.

Ankara’nın Gazze denklemindeki yeni çizgisi: İslamcı aktivizmi destekleme refleksi kesiliyor

Ankara’nın Gazze denklemindeki yeni çizgisi: “İslamcı aktivizmi destekleme refleksi kesiliyor”

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Göktürk’ün isabetli öngörüleri: “Gazze’de savaş bitecek, Hamas’ın militan gücü tasfiye edilecek”

7 Ekim 2023’ten sonra yaptığı analizlerle dikkat çeken emekli Büyükelçi Şafak Göktürk, bir yılın sonunda sahadaki tabloya dair değerlendirmesinde, Gazze merkezli çatışmanın nihai sonucunun “siyasi zeminde” belirleneceğini, Hamas’ın ise Gazze’de militan kapasiteyle varlığını sürdüremeyeceğini belirtiyor. Göktürk’e göre, Arap ve Körfez başkentlerinde şekillenen mutabakat, Hamas’ın Gazze’den çıkarılmasını ve daha geniş Filistin çerçevesinde “siyasi aktör” rolüyle sınırlanmasını öngörüyor.

Kısa vadede somut hedefler, uzun vadede “müphemlik”

Göktürk, yürürlükteki planın temel amacının Filistin sorununu “çözmekten” ziyade “yönetilebilir kılmak” olduğunun altını çiziyor. İlk fazda somut hedefler; çatışmaların sonlandırılması, İsrailli rehinelerin serbest bırakılması, sivillere yönelik saldırıların durması ve kesintisiz insani yardım akışının sağlanması. Buna karşılık iki devletli çözüme ilişkin referanslar, Arap kamuoylarını gözeten genel ifadelerle sınırlı kalıyor. “Açık ‘olmayacak’ denirse süreç yönetilemez; bu nedenle müphem tutulan bir iki devletli çözüm hedefi, Arap tarafının talebi olarak metinde duruyor” değerlendirmesi öne çıkıyor.

İsrail’in “tam militarizasyon” sınırı ve Batı Şeria gerçeği

Deneyimli diplomata göre İsrail, “tam militarizasyon” stratejisinin sınırına dayandı: Askerî kapasite, siyasi hedefi gerçekleştirmeye yetmedi. 2006’dan beri izlenen “Filistin’i terör/güvenlik dosyasına indirgeme ve bu sırada Batı Şeria’daki iki devletli çözüm zeminini aşındırma” politikası, Gazze’ye yoğun müdahale ile görünür hâle geldi. Hükümet içindeki radikal unsurların açık söylemleri, Washington’dan gelen vetolarla karşılaştı; Batı Şeria’daki fiilî durum, barış mimarisinde en kritik başlığa dönüştü.

Türkiye ve Katar’a verilen “ikna” rolü

Göktürk, ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap/Körfez ülkeleriyle kurduğu hat üzerinden Hamas’ın Gazze’den çekilmesine yönelik bir konsensüsün geliştirildiğini aktarıyor. Bu çerçevede Hamas’la “doğrudan ikna” misyonu Türkiye ve Katar’a verildi. Ankara, daha önce “direniş hareketi” olarak tanımladığı Hamas’ın militan etkinliğinin sonlandırılmasında rol üstlenirken, Batı Şeria’daki Filistin yönetimiyle ilişkileri dengeleme arayışına girdi. Göktürk’e göre bu hat, iktidarın uzun yıllar refleks hâline gelen “İslamcı aktivizmi destekleme” çizgisinden uzaklaşmasına da işaret ediyor.

Trump faktörü: “Olumlu manivela” ve liderlerin “ihtiyaçları”

Büyükelçi, Trump’ın bölge siyasetinde “olumlu manivela” yöntemiyle aktörleri kendi çizgisine çektiğini; yaptırım/teşvik dengesiyle Suudi Arabistan’dan Suriye dosyasına uzanan temaslarda bunu defalarca uyguladığını hatırlatıyor. Aynı yaklaşımın Ankara hattında da işlediği; “Ben senin için çok şey yaptım, şimdi de senin bunu yapmana ihtiyacım var” mesajı üzerinden, Türkiye’nin sahada ve masada daha görünür bir rol üstlendiği değerlendiriliyor. Bu bağlamda Washington’dan gelen “övgü dili”, Ankara’nın yeni konumlanmasının uluslararası meşruiyet katmanlarıyla pekiştirildiğine işaret ediyor.

Siyasi sonuçlar: Yönetilebilirlik mi, kalıcı çözüm mü?

Kısa vadede rehinelerin bırakılması ve insani erişimin kalıcılaştırılması gibi adımların mümkün olduğu; buna karşılık iki devletli çözümün yol haritasının hâlâ muğlak kaldığı saptaması öne çıkıyor. Ankara’nın Hamas’ın militan kapasitesinin tasfiyesinde üstlendiği rol, bölgesel dosyalarda yeniden ölçeklenen dış politika çizgisiyle birlikte okunuyor. Uzmanlara göre önümüzdeki dönemde barış mimarisinin inşası, Batı Şeria’daki fiilî durum, Filistin siyasetindeki temsil meselesi ve Körfez başkentlerinin “garantörlük” kapasitesi üzerinden sınanacak.


www.yerelgundem.com

Kaynak: Barçın Yinanç / T24