Eski MHP’li Akın Üstün’ün ‘PKK Rüyası’ Gündemi: Rüyadan Alegoriye, Siyasetten Ruhbilime

Akın Üstün’ün ‘PKK rüyası’ hem siyasi hem psikolojik tartışmalara yol açtı. Rüyadaki semboller, hem İslami hem Batılı rüya yorumlarıyla analiz edildi. Üstün, rüyasını örgütün çöküşünün alegorisi olarak savundu.

Eski MHP’li Akın Üstün’ün ‘PKK Rüyası’ Gündemi: Rüyadan Alegoriye, Siyasetten Ruhbilime

Eski MHP’li Akın Üstün’ün ‘PKK Rüyası’ Gündemi: Rüyadan Alegoriye, Siyasetten Ruhbilime

YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE

Milliyetçi Hareket Partisi’nin eski MYK üyesi Akın Üstün’ün sosyal medyada anlattığı rüya, Türkiye’de siyaset ve bilinçaltı arasındaki en tartışmalı temsillerden biri haline geldi. X platformunda katıldığı bir sesli sohbet yayınında, PKK kampında geçen bir rüyasını paylaşması kamuoyunda büyük yankı uyandırırken; Üstün, gelen tepkilerin ardından yeni bir açıklama yaptı: “Rüyam sembolikti, PKK’nın yok oluşunu temsil ediyor.”

Peki, bir siyasetçinin gördüğü rüya neden bu kadar konuşuldu? Bu rüya ne anlatıyor, ne ima ediyor, ne saklıyor?


Rüyanın İçeriği: ‘Mağarada Ağırlandım, Komutan Ayaksızdı’

Akın Üstün’ün anlattığı rüya, iki katlı bir mağarada geçiyor. Rüyasında, PKK kampı olduğu belirtilen bu mekânda, bacaklarını kaybetmiş bir “komutan” tarafından misafir ediliyor. “O grup içinde komutanmış, benimle çok ilgileniyor, beni ağırlıyorlar” sözleriyle rüyasını tarif eden Üstün, bu atmosferin şaşırtıcı ölçüde “rahat” olduğunu da vurguluyor.

Rüyanın bu haliyle sunulması sosyal medyada milliyetçi çevrelerden sert tepki alırken, Üstün ikinci bir açıklama yaparak sözlerinin çarpıtıldığını savundu. Rüyadaki “ayaksız komutanı” örgütün hareketsizliği ve sonunun geldiğine dair bir metafor olarak değerlendirdi.


Rüyaya Ruhbilimsel Bakış: Bastırılmış Korkular mı, İçsel Hesaplaşma mı?

Rüya anlatıları tarih boyunca sadece kehanet aracı olarak değil, kişisel bilinçaltının dışavurumu olarak da ele alındı. Psikanaliz kuramının kurucusu Freud’a göre, rüyalar bastırılmış arzuların veya korkuların bir temsili olabilir. Akın Üstün’ün rüyasında terörle özdeşleşmiş bir figür tarafından “iyi karşılanma” sahnesi, bilinçaltındaki çatışma ve uzlaşma arzusunun göstergesi olabilir.

Jung ise bu tür figürleri “gölge arketipi” olarak yorumlar: bireyin yüzleşmekten kaçındığı ama içsel olarak tanıdığı bir figür. Ayaklarını kaybetmiş komutan, hem tehlikeyi hem çaresizliği simgeleyebilir. Bu bağlamda rüya, “tanınan düşmanla yüzleşme” ya da “şiddetin anlamsızlığına dair sezgisel bir fark ediş” olabilir.


İslami Rüya Alimlerine Göre: ‘Ayaksızlık’ Zayıflık, ‘Ağırlanmak’ Barış Daveti

İslam geleneğinde rüyaların bir kısmı Allah tarafından gönderilen işaretler, bir kısmı ise şeytanın vesveseleri olarak kabul edilir. İbn Sîrîn gibi klasik rüya yorumcularına göre:

  • Mağara, korunma ve inziva yeridir. Ruhani sorgulamanın mekânıdır.

  • Ayaklarını kaybetmiş figür, istikamet kaybı ve acziyetin simgesidir.

  • Düşman tarafından ağırlanmak, tehlikeyi tanımak ve ona teslim olmadan yüzleşmek olarak yorumlanabilir.

Bu bağlamda, rüya, siyasi ya da sosyal bir mesajdan çok kişisel bir farkındalığın sembolü olarak değerlendirilebilir.


Siyasal Boyut: MHP Kimliği ile Çatışan Bir Rüya mı?

Rüyayı siyasetin merkezine taşıyan en önemli unsur, rüyayı gören kişinin Milliyetçi Hareket Partisi’nin eski MYK üyesi olması. MHP gibi devletçi-milliyetçi bir siyasi hareketin temsilcisinden gelen bu tür bir rüya, kaçınılmaz olarak kamuoyunda siyasi pozisyonlar üzerinden yorumlandı.

Ancak Üstün, rüyayı anlatış biçimiyle değil, “metafor olarak yorumlayışıyla” siyasal çizgisini koruduğunu savunuyor. Nitekim yaptığı açıklamada şu ifadelerle mesajını netleştirdi:

“Ayakları olmayan örgüt, yolun sonuna gelmiştir. Silah bırakma ya da yok olma çağrısına koşulsuz boyun eğmişlerdir.”

Bu açıklama, rüyanın ilk algısını tersine çevirmeyi amaçlasa da kamuoyunun tepkisini tümüyle yatıştırmadı.


Toplumun Tepkisi: ‘Rüya Gördü Diye Linç Mi Edilir?’

Sosyal medya kullanıcılarının yorumları iki kutupta birleşti: Bir kısmı, Üstün’ün “rüyayı anlatmasının” bile kabul edilemez olduğunu savunurken; diğer bir kesim ise, “rüya gördü diye linç edilmemeli” diyerek ifade özgürlüğü vurgusu yaptı.

Rüya, toplumun bilinçaltında da hassas bir konuyu tetikledi: Kürt sorunu, terörle mücadele, çözüm süreci anıları ve yeni bir dönemin ihtimali… Herkes, bu semboller arasında kendi hakikatini aradı.


Sonuç: Bu Sadece Bir Rüya mıydı, Yoksa Derin Bir Yansıma mı?

Akın Üstün’ün anlattığı rüya, tek başına bir metafor olmanın ötesinde, Türkiye’de siyaset, kimlik, terör ve psikoloji arasındaki karmaşık ilişkilerin kısa bir özeti gibi. Bu rüya üzerinden yapılan tartışmalar, bireysel bilinç ile kolektif travmanın nasıl iç içe geçtiğini bir kez daha gözler önüne serdi.


Etiketler:
#AkınÜstün #PKK #Rüya #MHP #RüyaYorumu #SiyasalAlegori #KürtSorunu #TerörTartışması

www.yerelgundem.com