Trump 901 milyar dolarlık 2026 savunma bütçesini onayladı
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'daki askeri varlığı garanti altına alan ve asker çekilmesini sınırlandıran 901 milyar dolarlık 2026 yılı savunma bütçesini imzaladı.
Yerel Gündem 
YEREL GÜNDEM / WASHINGTON, ABD — 20 ARALIK 2025
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını garanti altına alan ve yönetiminin kıtadan asker çekme yetkisini kısıtlayan 901 milyar dolarlık 2026 yılı savunma bütçesini onayladı. Kongre'den geçen yasa, Trump'ın NATO müttefiklerine yönelik sert söylemlerine rağmen Avrupa'ya güçlü bir güvenlik taahhüdü olarak nitelendiriliyor.
Savunma yasası, başkanın Kongre izni olmadan Avrupa'daki asker sayısını 76 binin altına düşürmesini ve büyük askeri teçhizatların çekilmesini fiilen engelliyor. Rusya tehdidine karşı bir yanıt olarak hazırlanan bütçe, Baltık bölgesindeki NATO ülkelerine daha fazla kaynak ayrılmasını öngörürken, Ukrayna için de 400 milyon dolarlık yardımı güvence altına alıyor. Ayrıca, Çin kaynaklı riskler gerekçesiyle Güney Kore'deki ABD askeri varlığının 28 bin 500'ün altına indirilmesi yasaklanıyor.
Trump'ın öncelikleri ve "Altın Kubbe" projesi
Trump'ın savunma bütçesine destek vermesinde, kendi siyasi önceliklerinin yasaya dahil edilmesinin etkili olduğu belirtiliyor. Yasa, ABD askerleri için maaş artışını ve Trump'ın 175 milyar dolara mal olacağını öngördüğü "Altın Kubbe" hava savunma sistemi projesine fon sağlanmasını kapsıyor. Ocak 2029'da tam kapasite devreye girmesi planlanan sistemin maliyeti ve takvimi konusunda ise uzmanlar şüphelerini koruyor.
Sosyal düzenlemeler yasalaştı
Yeni savunma bütçesi sadece askeri stratejileri değil, sosyal düzenlemeleri de içeriyor. Trump'ın daha önce başkanlık kararnameleriyle hedef aldığı Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık (DEI) uygulamalarının kaldırılmasına yönelik maddeler bu yasayla resmiyet kazanmış oldu. Avrupa başkentlerinde ABD'nin güvenlik şemsiyesine dair endişeler sürerken, Kongre'nin Cumhuriyetçi ve Demokrat üyelerinin ortak desteğiyle geçen bu bütçe, transatlantik ilişkilerde kritik bir eşik olarak görülüyor.
