BM Komisyonundan Sarsıcı Rapor: İsrail’in Gazze’de ‘soykırım’ işlediği ileri sürüldü

BM Soruşturma Komisyonu, İsrail’in Gazze’de soykırım suçunu işlediği sonucuna vardığını açıkladı; İsrail raporu reddetti. Bulguların UAD sürecine ve diplomatik cepheleşmeye etkileri tartışılıyor.

BM Komisyonundan Sarsıcı Rapor: İsrail’in Gazze’de ‘soykırım’ işlediği ileri sürüldü

BM Komisyonundan Sarsıcı Rapor: İsrail’in Gazze’de ‘soykırım’ işlediği ileri sürüldü

YEREL GÜNDEM / LONDRA – BİRLEŞİK KRALLIK

Raporun bulguları

Birleşmiş Milletler bünyesindeki İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı “soykırım” suçu işlediği sonucuna vardığını açıkladı. BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Komisyon, 2023’te başlayan savaş bağlamında Soykırım Sözleşmesi’nde tanımlanan beş eylemden dördüne ilişkin deliller bulunduğunu bildirdi. Bu eylemler; topluluğun üyelerinin öldürülmesi, ciddi fiziksel/ruhsal zarar verilmesi, topluluğun yaşam koşullarının kasten yok edici biçimde değiştirilmesi ve doğumların engellenmesi olarak sıralandı. Komisyon ayrıca, siyasi ve askeri liderlerin söylem ve uygulamalarını “niyet” değerlendirmesinde dikkate aldı.

İsrail’den sert ret

İsrail Dışişleri Bakanlığı, raporu “çarpıtılmış ve yanlış” diyerek reddetti; Komisyon üyelerini taraflı olmakla suçladı. İsrail makamları, operasyonların yalnızca Hamas’ın askeri kapasitesini ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu, sivillerin hedef alınmadığını ve uluslararası hukuk çerçevesinde sivil kayıpları azaltmaya dönük tedbirler uygulandığını savunuyor. Tel Aviv, 7 Ekim 2023’teki saldırılarda 1.200 kişinin öldürüldüğünü ve 251 kişinin rehin alındığını hatırlatarak, Hamas’ın “soykırım niyeti” taşıdığı iddiasını öne çıkarıyor.

Hukuki çerçeve ve UAD süreci

1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi uyarınca, bir topluluğu kısmen veya bütünüyle yok etme amacıyla gerçekleştirilen eylemler “soykırım” kapsamına giriyor. Komisyon, tespitlerinin devlet sorumluluğu bağlamında İsrail’e atfedilebileceğini belirtti ve üye devletlerin de sözleşme gereği “önleme ve cezalandırma” yükümlülüklerini hatırlattı. Öte yandan Güney Afrika’nın açtığı davayı görüşen Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) süreç sürüyor; İsrail, dosyayı “asılsız ve taraflı” buluyor. Nihai hukuki sonuçlar, UAD kararları ve olası diğer yargısal mekanizmaların değerlendirmeleriyle şekillenecek.

Sahadaki insani tablo

Gazze’de savaşın başlangıcından bu yana tekrarlanan yer değiştirmeler, altyapı çöküşü ve temel hizmetlere erişimdeki kesintiler, insani krizi derinleştirdi. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre can kaybı 64 bin 900’ü aşmış durumda. Bölgenin geniş kesimlerinde sağlık, su, arıtma ve hijyen sistemlerinin ciddi hasar aldığı, gıda güvenliği uzmanlarının Gazze Şehri için “kıtlık” uyarısı yaptığı belirtiliyor. Komisyon raporu; tıbbi hizmetlere erişimin kısıtlanması, enerji ve yakıt akışındaki engeller, zorla yerinden edilme ve çevresel tahribat gibi başlıklarda da ayrıntılı tespitlere yer veriyor. Bu tablo, sivil nüfusun korunmasına yönelik uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinin uygulanmasına dair tartışmaları büyütüyor.

Siyasi etkiler: Uluslararası ayrışma derinleşiyor

Raporun zamanlaması, BM Genel Kurulu maratonu ve bölgesel gerilimin tırmandığı bir döneme denk geliyor. Avrupa’da bazı ülkelerin Filistin’i devlet olarak tanıma tartışmalarını hızlandırdığı; diğer yandan ABD’nin İsrail’e askeri ve diplomatik desteğini sürdürdüğü bir konjonktürde, yeni bulguların diplomatik cepheleşmeyi artırması bekleniyor. Kısa vadede, raporun AB, Arap Ligi ve bölge ülkelerinin pozisyonlarını yeniden gözden geçirmesine yol açabileceği; orta vadede ise silah transferleri, yaptırımlar, uluslararası yargı süreçleri ve siyasi tanıma adımları gibi somut politikalara yansıyabileceği değerlendiriliyor.

Bundan sonra ne olacak?

Komisyonun vardığı sonuçlar hukuki bir hüküm niteliği taşımıyor; ancak önce UAD’deki süreç, ardından da ulusal/uluslararası yargı mercilerinin olası adımları açısından etkili bir referans oluşturabilir. İsrail’in askeri doktrini, hedefleme usulleri ve sivil koruma tedbirleri, yeni delil ve değerlendirmelerle daha yakından mercek altına alınacak. Sahada ateşkes ve insani erişim mekanizmalarının güçlendirilmesi ise hem sivil kayıpların azaltılması hem de hukuk karşısında sorumluluğun tespiti için veri akışının sağlanması bakımından belirleyici görülüyor.


www.yerelgundem.com