Doğanın Kucağında Vatan Nöbeti: Tunceli Dağlarında Donarak Şehit Düşen Asım Türkel Unutulmadı
Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel, 26 Ekim 2018'de Tunceli'de operasyon sırasında hipotermi nedeniyle şehit düştü. Memleketi Mersin'de hatırası yaşatılan kahramanın ailesi, odasını bir anıt müzeye çevirdi.
Doğanın Kucağında Vatan Nöbeti: Tunceli Dağlarında Donarak Şehit Düşen Asım Türkel Unutulmadı
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ / MERSİN
Bundan yedi yıl önce, 26 Ekim 2018'de, Tunceli'nin zorlu dağlarında vatan nöbeti tutan Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel, düşman kurşunuyla değil, doğanın acımasız soğuğuyla şehadete yürüdü. Terörle mücadele operasyonu sırasında ani bastıran dondurucu hava koşulları nedeniyle hipotermiye girerek şehit düşen 23 yaşındaki kahraman, memleketi Mersin'in ve tüm Türkiye'nin kalbinde derin bir yara bıraktı. Bugün, ailesinin evlerinde bir müzeye dönüştürdüğü odasında ve hemşehrilerinin dualarında yaşatılan hatırası, Mehmetçiğin sadece teröre değil, en zorlu doğa koşullarına karşı da verdiği mücadelenin simgesi olmaya devam ediyor.
Nazımiye Kırsalında Eksi Derecelerde Gelen Şehadet
Tunceli İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Jandarma Özel Harekât (JÖH) personeli olarak görev yapan Asım Türkel, 26 Ekim 2018 tarihinde Nazımiye ilçesi kırsalında bir operasyona katıldı. Operasyon sırasında aniden değişen hava koşulları ve bastıran yoğun soğuk, arazideki birlikleri zor durumda bıraktı. Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel ve silah arkadaşı Jandarma Uzman Çavuş Ferruh Dikmen, hipotermi nedeniyle ağır şekilde rahatsızlandı. Helikopterle acilen Tunceli Devlet Hastanesi'ne sevk edilen iki kahraman asker, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak şehit düştü. Olayın ardından yapılan resmi açıklamalarda, şehadetlerin "olumsuz hava koşulları" nedeniyle meydana geldiği belirtilirken, konuyla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldı. Bu acı olay, Türkiye gündeminde askeri personelin zorlu iklim koşullarına karşı teçhizat ve hazırlık durumuna ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi.
Annesinin Feryadı: "Oğlum Cennete Gidiyor"
Mersin'in Toroslar ilçesindeki Arpaçsakarlar Mahallesi'nde yaşayan baba Hasan ve anne Sebahat Türkel'e oğullarının şehadet haberi askeri yetkililer tarafından verildiğinde, baba ocağına ateş düştü. Şehidin naaşı, Elazığ'da düzenlenen askeri törenin ardından memleketi Mersin'e getirildi. Muğdat Camii'nde düzenlenen cenaze töreninde, anne Sebahat Türkel’in metanetle söylediği "Oğlum cennete gidiyor" sözleri, törene katılan binlerce kişinin yüreğini dağladı. Kahraman asker, kılınan cenaze namazının ardından Mersin Şehir Mezarlığı içerisindeki Akbelen Şehitliği'nde, gözyaşları ve dualar eşliğinde vatan toprağına emanet edildi.
Odasını Müzeye Çeviren Ailenin Vefası
Şehit Asım Türkel'in ailesi, evlatlarının acısını ve gururunu ilk günkü gibi kalplerinde taşıyor. Aile, şehidin Toroslar'daki evinde bulunan odasını, onun aziz hatırasını yaşatmak için adeta bir anıt müzeye çevirdi. Üniforması, fotoğrafları, kişisel eşyaları ve Türk bayraklarıyla donatılan oda, ailenin ve onları ziyaret edenlerin teselli bulduğu kutsal bir mekana dönüştü. Anne Sebahat Türkel, Anadolu Ajansı'na verdiği bir röportajda, her gün oğlunun odasına girerek onun hatıralarıyla avunduğunu, bu odanın kendilerine güç verdiğini anlatmıştı. Bu dokunaklı vefa örneği, bir annenin evladına olan sonsuz sevgisinin en net göstergesi oldu.
Mersin Kahramanını Unutmuyor
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel'in fedakarlığı, memleketi Mersin tarafından da unutulmadı. Şehadetinin yıl dönümlerinde, Mersin Valiliği ve yerel yönetimlerin katılımıyla ailesinin evinde ve camilerde mevlid programları düzenleniyor. Kamu kurumları, şehidin adını kamusal alanlarda ve okullarda yaşatmak için çeşitli projeler yürütüyor. Mersin halkı, doğanın en zorlu koşullarında vatanı için canını feda eden bu kahraman evladını her zaman minnet ve şükranla anmaya devam ediyor. Onun hikayesi, vatan nöbetinin sadece düşmana karşı değil, her türlü zorluğa karşı tutulduğunun acı ama onurlu bir kanıtı olarak hafızalardaki yerini koruyor.
*
*
*
*
*
*
*
*
Asker Vurulunca Değil, Unutulunca Ölür!













