Lütfü Savaş’tan kurultay davası mesajı: İki ihtimalde de mutlu olurum

CHP’de yarın görülecek kurultay davası öncesi Lütfü Savaş, “Şaibe yoksa sevinirim; varsa yapanlar temizlenir yine sevinirim” dedi. Hatip Karaaslan “parayla irade satın alındı” iddiasını yineledi, Yılmaz Özkanat ise “Hiçbir partiden yönlendirme almadık” vurgusu yaptı. Dava, partide meşruiyet ve şeffaflık tartışmasını belirleyecek.

Lütfü Savaş’tan kurultay davası mesajı:  İki ihtimalde de mutlu olurum

Lütfü Savaş’tan kurultay davası mesajı: “İki ihtimalde de mutlu olurum”

YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE

CHP’de yarın görülecek kurultay davası öncesi gözler Ankara’ya çevrilirken, davayı açan üç isimden biri olan Lütfü Savaş çarpıcı bir açıklama yaptı. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş, “Şaibe yoktur denilirse sevinirim, şaibe vardır denirse de bunu yapanlar partiden temizlenir; yine mutlu olurum” sözleriyle kararın hangi yönde çıkarsa çıksın partiyi arındıracağı mesajını verdi. Davanın diğer başvurucuları Hatip Karaaslan ve Yılmaz Özkanat da “CHP şaibeden arınsın” vurgusuyla sürecin parti içi temizlenme fırsatı olduğuna işaret etti.

Dava öncesi atmosfer: Arınma ve hesaplaşma beklentisi

CHP’nin 38. Kurultayı sonrası başlayan “şaibe” tartışmaları, parti içi hukuk zeminine taşınarak yarınki duruşmayla kritik eşiğe geliyor. Başvurucuların ortak argümanı, kurultay süreçlerinde etik dışı uygulamalar iddialarının yargı denetiminde açıklığa kavuşturulması. Parti koridorlarında ise bu davanın yalnızca teknik bir usul denetimi değil, aynı zamanda kurumsal meşruiyetin tazelenmesi açısından da test niteliği taşıdığı görüşü ağır basıyor.

Savaş’ın çerçevesi: “Bu dava CHP’lilerin davası”

Lütfü Savaş, açıklamasında “Partimin adı kirlenmesin, şaibeden kurtulsun, ne var ne yok ortaya çıksın diye dava açtım” diyerek motivasyonunu “parti içi temizlik” olarak özetledi. Savaş, “Kimse karışmasın, hukuk tecelli etsin” çağrısıyla sürecin siyasallaştırılmaması gerektiğini vurguladı. Savaş’ın “İki ihtimalde de mutlu olurum” çıkışı, kararın yönünden bağımsız şekilde meşruiyet tartışmasını noktalamaya dönük bir strateji olarak yorumlanıyor.

Karaaslan’ın iddiaları: “Parayla irade satın alındı”

Davanın bir diğer tarafı Hatip Karaaslan, kurultay ve öncesindeki kongrelerde delege iradesinin para ve çıkar ilişkileriyle zedelendiğini öne sürdü. “İmamoğlu siyasi kariyeri için CHP’yi basamak yaptı ve partinin kimyasını bozdu” diyen Karaaslan, “Kayıtsız kalamadık ve davayı açtık” sözleriyle girişimlerini savundu. CHP içinde “blok oy, delege transferi ve finansal nüfuz” iddiaları, yarınki duruşmada doğrudan yargısal denetime konu olmasa bile, siyaseten şeffaflık talebini büyütüyor.

Özkanat: “Hiçbir partiden yönlendirme almadık”

Üçüncü başvurucu Yılmaz Özkanat ise “İyi bir CHP’li olarak” davayı açtığını belirterek, herhangi bir harici siyasi yönlendirme iddiasını reddetti. Özkanat’a göre, amaç şaibeden arınma ve tartışmaların yargı kararıyla son bulması. Bu vurgu, davayı “iç işlerine müdahale” tartışmalarından yalıtmaya dönük bir özsavunma hattı olarak dikkat çekiyor.

Olası sonuçlar: Meşruiyet tazeleme mi, kriz derinleşmesi mi?

Siyaset kulislerinde iki temel senaryo öne çıkıyor:

  1. “Şaibe yoktur” kararı: Parti yönetimi üzerindeki meşruiyet gölgesini dağıtarak gündemi politika üretimine çevirir. Parti içi muhalefetin söylem alanını daraltabilir; ancak yapısal reform beklentisi canlı kalır.

  2. “Şaibe vardır” kararı: Kurultay sürecinin yenilenmesi veya sorumluların tasfiyesi gibi zor seçenekleri gündeme taşır. Kısa vadede kriz gibi görünse de, orta vadede kurumsal hijyen sağlayarak tabanda güven tazelenmesine yol açabilir.

CHP’de yol ayrımı: Şeffaflık, etik ve tüzük siyaseti

Dava, yalnızca bir kurultayın akıbetinden ibaret değil; tüzük uygulaması, delege sistemi, kampanya finansmanı ve etik kodlar gibi alanlarda kalıcı düzenlemeleri zorunlu kılıyor. Uzmanlara göre, bağımsız denetim, şeffaf bütçe/bağış raporlaması, dijital delege takip sistemi ve etik ihlal bildirim hattı gibi kurumsal araçlar, benzer krizlerin tekrarlanmasını önleyebilir. Aksi hâlde, yargısal karar ne olursa olsun güven erozyonu devam edebilir.

Yarın ne bekleniyor?

Duruşmada mahkemenin, usul ve delil çerçevesini netleştirerek dosyayı hızlı bir takvime bağlaması bekleniyor. Kararın yönü kadar, gerekçeli kararın ortaya koyacağı standartlar da belirleyici olacak. Siyasi sonuçlar ise, parti içi hizalanmalar, yerel–genel seçim takvimleri ve muhalefet bloğundaki ilişkiler üzerinde ölçülecek.


www.yerelgundem.com