Parktan rekreasyona: İzmir’de yeşil alan tartışması büyüyor

İzmir’de bazı ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Meclisi’nde park alanlarının “rekreasyon” statüsüne dönüştürülmesine yönelik kararlar tartışılıyor. Destekleyenler bakım ve güvenliği gerekçe gösterirken, eleştiriler ticarileşme ve kamusal erişimin zayıflamasına dikkat çekiyor.

Parktan rekreasyona: İzmir’de  yeşil alan  tartışması büyüyor

Parktan rekreasyona: İzmir’de “yeşil alan” tartışması büyüyor

YEREL GÜNDEM / İZMİR, TÜRKİYE

İzmir’de belediyelerin son dönemde park alanlarını “rekreasyon” statüsüne dönüştürme yönündeki plan değişiklikleri, kamuya ait yeşil alanların geleceği konusunda hararetli bir tartışmayı beraberinde getirdi. Uygulama savunucuları, düzenlemenin bakım, güvenlik ve kullanım çeşitliliği sağlayacağını belirtirken; eleştiriler, parkların ticari işletmelere kapı aralayarak kamusal niteliğinin zayıflayabileceğine işaret ediyor. Kent gündeminde öne çıkan başlık, “kamunun nefes aldığı alanlar nasıl yönetilmeli?” sorusu.

“Rekreasyon” ne getirir, ne götürür?

Şehir planlamasında “rekreasyon alanı”, yürüyüş ve bisiklet yolları, spor alanları, etkinlik/konser sahaları, kafe-kiosk gibi sınırlı ticari birimlerin kurulabildiği çok işlevli bir kullanım çerçevesine işaret ediyor. Klasik park statüsüne göre daha fazla altyapı ve işletme faaliyeti içerebilen bu model, bakımlı ve aydınlatılmış alanlar, etkinlik takvimleri ve güvenlik hizmetleriyle kullanıcı deneyimini artırmayı amaçlıyor. Ancak aynı çerçeve; kiralama, işletme devri ve yapılaşma baskısı gibi konularda kamusal çıkar ile ticari beklenti arasındaki dengeyi hassas hâle getiriyor.

İlçelerden Büyükşehir’e uzanan karar zinciri

Uygulamanın ilk örneklerinden bazılarının Çeşme’de hayata geçtiği, ardından farklı ilçelerde benzer plan değişikliklerinin gündeme taşındığı görülüyor. Yakın tarihte Ödemiş Cumhuriyet Mahallesi (13.06.2025), Çeşme Alaçatı (14.05.2025) ve Bornova’da (13.08.2025) park alanlarına ilişkin meclis kararları kamuoyunun dikkatini çekti. Son olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde de park alanlarının rekreasyon fonksiyonuyla ele alınmasına dönük değişikliklerin tartışıldığı belirtiliyor. Her bir karar; alanın büyüklüğü, mevcut ağaç varlığı, yaya erişimi ve çevresel etkiler açısından farklı sonuçlar doğurabileceği için yerel ölçekte ayrı ayrı değerlendirmeyi gerektiriyor.

Savunulan yararlar: Bakım, güvenlik ve etkinlik çeşitliliği

Destekleyici görüşlere göre rekreasyon modelinin en önemli artıları, sürdürülebilir bakım bütçesi, vandalizmle mücadele ve akşam saatlerinde güvenli kullanım. Belediyelerin sınırlı kaynakları düşünüldüğünde, bakım-onarımın bir bölümünün kiralama gelirleriyle finanse edilmesi savunuluyor. Ayrıca spor sahaları, sahne/etkinlik alanları ve çocuk dostu ünitelerle kullanım çeşitliliğinin artırılması, farklı yaş gruplarını parklara çekebiliyor. Bu yaklaşım, “aktif park” kavramını öne çıkarıyor.

Eleştirilerin odağı: Ticarileşme ve kamusal erişim

Karşıt görüşler ise parkların “gelir kalemi” hâline gelmesinin kamusal erişimi daraltacağı endişesini taşıyor. Kafe, dükkân ve kiralanabilir ünitelerin artması, ücretsiz ve engelsiz kullanım alanlarını azaltabilir. Gürültü, yoğunluk ve otopark baskısı da çevre sakinleri açısından yeni sorunlar doğurabilir. Eleştiriler ayrıca, karar süreçlerinin katılımcı olmaması ve her alanın ekolojik değerinin ayrı değerlendirilmemesi hâlinde geri dönüşü zor sonuçlar ortaya çıkabileceği uyarısı yapıyor.

Karar süreçleri için önerilen şeffaflık ve denge

Uzmanların ortak vurgusu, rekreasyon dönüşümünün “tek kalıp” bir model yerine, yerin ekolojik taşıma kapasitesini ve sosyal ihtiyaç profilini esas alan mikro planlarla yürütülmesi gerektiği yönünde. Buna göre:

  • Katılımcı planlama: Mahalle muhtarları, sivil toplum, çevre ve erişilebilirlik örgütleri ile zorunlu istişare süreci.

  • Çevresel etki analizi: Ağaç dokusu, biyoçeşitlilik, gölgeleme ve ısı adası etkisi gibi göstergelerin raporlanması.

  • Sınırlandırılmış ticari kullanım: Toplam alanın küçük bir yüzdesiyle sınırlı, gürültü ve yoğunluk kriterlerine bağlı işletme izni.

  • Gelir-şeffaflık ilkesi: Kiralama bedellerinin ve harcama kalemlerinin kamuya açık, yıllık faaliyet raporlarıyla izlenmesi.

Çocuklar ve kırılgan gruplar için “erişilebilir park” standardı

Tartışmanın merkezinde yer alan bir diğer başlık, çocukların ve yaşlıların güvenli, ücretsiz ve engelsiz erişimi. Uzmanlar; oyun alanlarının gölgeli ve kauçuk zeminli tasarımı, bebek bakım üniteleri, erişilebilir tuvaletler, bisiklet parkları ve engelsiz rotaların asgari standart olarak belirlenmesini öneriyor. Rekreasyon statüsü verilse dahi bu standartların korunması, kamusal niteliğin teminatı olarak görülüyor.

Sonuç: Denge arayışı sürüyor

İzmir’de parkların geleceğine ilişkin kararlar, “kente değer katma” savıyla “kamusal nefes alanlarını koruma” hedefi arasında hassas bir denge arayışını yansıtıyor. Atılacak her adımın; ekolojik veriler, sosyal etkiler ve mali şeffaflık zemininde tartışılması, olası gerilimleri azaltabilir. Kentlilerin beklentisi ise açık: Ücretsiz, güvenli ve nitelikli yeşil alanların korunması; düzenlemelerin de bu ilkeyi güçlendirmesi.


www.yerelgundem.com