BM Genel Kurulu öncesi tarihi adım: İngiltere, Avustralya ve Kanada Filistin’i tanıdı
BM Genel Kurulu öncesi İngiltere, Avustralya ve Kanada, Filistin’i tanıdı. Hamle, Gazze’deki insani kriz ve iki devletli çözüm vurgusuyla açıklandı; İsrail sert tepki gösterdi. Avrupa’da yeni tanımalar ve BM’de yoğun diplomasi bekleniyor.
BM Genel Kurulu öncesi tarihi adım: İngiltere, Avustralya ve Kanada Filistin’i tanıdı
YEREL GÜNDEM / LONDRA–KANBERRA–OTTAWA
Üst Düzey Hafta öncesi eşgüdümlü tanıma kararı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Üst Düzey Haftası başlamadan günler önce İngiltere, Avustralya ve Kanada, Filistin Devleti’ni resmen tanıdıklarını açıkladı. Eşgüdümlü duyurular, Gazze’de süren insani krizin ortasında diplomatik baskıyı artırmayı hedefleyen “tarihi” bir hamle olarak değerlendiriliyor. Açıklamalar, Filistin’in statüsüne ilişkin tartışmaları yeniden küresel gündemin ilk sırasına taşıdı.
Küresel tablo: Tanıyan ülke sayısı 150’nin üzerinde
Filistin, 193 BM üyesinin yaklaşık 150’si tarafından –çoğu on yıllar önce olmak üzere– tanınıyor. Bu ülkelerin ağırlığı Küresel Güney’de bulunuyor. Avrupa Birliği cephesinde ise tablo parçalı: AB’ye üye 27 ülkenin sadece bir bölümü Filistin’i tanımış durumda. 2024 yılında İspanya, İrlanda ve Norveç’in attığı adımlar dikkat çekmiş; Portekiz “ortak AB tutumu” arayışını vurgulamıştı. Son dalga, Batı blokunda yeni bir eşik olarak yorumlanıyor.
Batı başkentlerinde gerekçe: “İnsani kriz ve siyasi çözüm ihtiyacı”
Üç başkentten gelen mesajların ortak paydası, Gazze’deki ağır insani koşullar ve iki devletli çözüm vurgusu oldu. Londra, Canberra ve Ottawa; tanımanın, çatışmanın kalıcı biçimde sona erdirilmesi ve müzakerelere zemin oluşturulması için “siyasi gerçekliğin kabulü” anlamına geldiğini savunuyor. Yetkililer, tanımanın nihai statü müzakerelerinin yerini tutmadığını ancak diplomatik denge açısından “gecikmiş bir adım” olduğunu belirtiyor.
İsrail’den sert tepki: “Terörü ödüllendirmek” suçlaması
İsrail hükümeti, tanıma kararlarını “terörü ödüllendirmek” olarak niteleyerek sert tepki gösterdi. Tel Aviv yönetimi, Gazze’de rehin tutulan kişilerin serbest bırakılması yönündeki çabaların “baltalandığını” savundu. Kudüs’ten gelen açıklamalar, kararların bölgedeki dengeleri daha da zora sokabileceğini öne sürerken; tanımayı savunan Batılı hükümetler, adımın tam tersine barış sürecini canlandırabileceği görüşünü dile getiriyor.
AB içinde “ivme” arayışı: Yeni tanımalar kapıda mı?
Son haftalarda Avrupa’da da dikkat çekici bir diplomatik hareketlilik izleniyor. Bazı başkentler, BM Genel Kurulu marjında ortak bir çizgi oluşturulması için temaslarını sıklaştırdı. Bir yanda “ön koşullu tanıma” formülleri tartışılırken, diğer yanda 2024’te tanıyan ülkelerin açtığı yolda ilerlemek isteyen yeni AB üyeleri gündeme geliyor. Bu ivmenin, Filistin’in uluslararası kurumlarda temsili ve somut devlet inşası süreçlerine yansıması bekleniyor.
Washington çizgisi ve transatlantik denge
ABD ve bazı Batılı ülkeler uzun süredir tanımadan kaçınarak, nihai çözümün İsrail ile Filistin’in karşılıklı anlaşmasına bağlı olduğu görüşünü savunuyordu. Ancak Gazze’de uzayan savaş ve artan sivil kayıplar, transatlantik hattında yaklaşım farklılıklarını belirginleştirdi. Londra, Canberra ve Ottawa’nın hamlesi, Washington’la genel ittifak çizgisini bozmayacak ölçüde, fakat sahada “siyasi gerçeklik” vurgusunu güçlendiren bir pozisyon olarak değerlendiriliyor.
Sahadaki etkiler: Beklentiler ve belirsizlikler
Diplomatik tanıma, sahadaki askeri dengeyi tek başına değiştirmeyecek olsa da Filistin kurumlarına yönelik mali ve teknik desteğin artması bekleniyor. Ayrıca, tanıyan ülkelerin elçilik/temsil düzeylerini yükseltmesi, pasaport ve konsolosluk hizmetlerinde yeni uygulamalar ile uluslararası forumlarda koordinasyonun güçlenmesi öngörülüyor. Buna karşılık, İsrail’in olası karşı adımları, ticari-diplomatik ilişkilerde geçici gerilimlere yol açabilir.
BM kürsüsünde kritik hafta
Üst Düzey Hafta oturumlarında Filistin meselesinin tonunun yükselmesi bekleniyor. Yeni tanımalar, Genel Kurul kulislerinde iki devletli çözüm için “takvim ve parametreler” arayışını hızlandırabilir. Gözler, NATO ve AB içindeki mesaj birliği ile Arap dünyası ve Küresel Güney’in koordineli adımlarında olacak. Kulislerde, ateşkes–rehine takası–yeniden inşa üçlemesine bağlanmış bir yol haritasının konuşulacağı belirtiliyor.













