Cansu Çamlıbel anlatıyor: Trump deyince aklımıza neden Brunson geliyor?
Gazeteci Cansu Çamlıbel, Erdoğan-Trump görüşmesinde İmamoğlu operasyonunun konuşulmadığını söyledi. Trump’ın Brunson kriziyle Türkiye’ye karşı hâlâ pazarlıkçı bir tutum sergilediğine dikkat çekti.
Cansu Çamlıbel anlatıyor: Trump deyince aklımıza neden Brunson geliyor?
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Brunson krizi Erdoğan-Trump ilişkisini nasıl şekillendirdi? Çamlıbel: “Trump, Türkiye’ye pazarlık yapılabilir bir aktör gibi bakıyor.”
Gazeteci Cansu Çamlıbel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Donald Trump arasında geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen görüşmenin Ekrem İmamoğlu operasyonuyla ilişkilendirilmesini gerçekçi bulmadığını söyledi. Çamlıbel, “Bu tür bir konuşmanın liderler arası resmi görüşmede geçmesi mümkün değil” dedi.
Çamlıbel’in yorumları, Ruşen Çakır’ın YouTube kanalındaki programda gündeme geldi. Özellikle “Trump deyince neden akla Brunson geliyor?” sorusuna verdiği yanıtlar, Türkiye-ABD ilişkilerinin geçmişindeki kırılma noktalarını yeniden gündeme taşıdı.
Brunson krizi bir dönüm noktasıydı
Çamlıbel, 2018 yazında yaşanan Rahip Andrew Brunson krizi sırasında Washington’da gazetecilik yaptığını hatırlatarak, Trump’ın bu meseleyi doğrudan Erdoğan’a karşı kişiselleştirdiğini söyledi. “Trump, Brunson için 48 ila 72 saat süre verdi, ardından yaptırımlar geldi. Bu süreç Türkiye ekonomisinde de ciddi sarsıntılara yol açtı” dedi.
Trump’ın halen Türkiye’ye yaklaşımında Brunson örneğini referans aldığını belirten Çamlıbel, “Ben istedim, aldım” yaklaşımının halen Trump’ın zihninde Türkiye’yi tanımlayan bir model olduğunu ifade etti. “Trump, Türkiye’yi bir hukuk devleti değil, pazarlık yapılabilir bir aktör olarak görüyor” yorumunu yaptı.
İmamoğlu operasyonuna yeşil ışık iddiaları gerçekçi mi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gündeme getirdiği “Trump’tan İmamoğlu operasyonuna icazet alındı” iddiasını da değerlendiren Çamlıbel, bu tür bir konuşmanın yapılmasının mümkün olmadığını belirtti. “16 Mart’taki görüşme diplomatik düzeyde, kayıt altında gerçekleşen bir temas. Cep telefonundan yapılacak türden değil. Bu nedenle Özel’in bu çıkışı spekülatif” dedi.
İki yönlü popülizm eleştirisi
Çamlıbel, hem Türkiye'de hem ABD'de siyasi aktörlerin söylemlerinde popülizmin baskın hale geldiğini vurguladı. “Biri 'Trump'tan icazet aldınız' diyor, diğeri 'İngiltere Başbakanı neden beni aramadı' diye sitem ediyor. Bu çift yönlü bir popülizm.” diyerek her iki tarafın da toplumsal algı üzerine kurulu mesajlar verdiğini belirtti.
Trump-Netanyahu görüşmesinde Erdoğan vurgusu
Oval Ofis’te gerçekleşen Trump-Netanyahu görüşmesinde Erdoğan’a dair kullanılan üslubu da dikkat çekici bulduğunu belirten Çamlıbel, “Trump, Erdoğan’ı hem övdü hem de üstten bir dil kullandı. ‘Aptallık yapmıştın, şimdi akıllandın’ demesi, Türkiye’ye bakış açısında hâlâ denge problemi olduğunu gösteriyor” dedi.
“Dış aktörler etkili olabilir ama karar Türkiye’de verilir”
Ruşen Çakır’ın “Bu tip süreçlerde dış aktörlerin etkisi ne kadar belirleyici olabilir?” sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi: “Erdoğan hükümeti ABD’ye danışmış değildir ama Trump’ın tavrına güvenmiş olabilir. Bu tarz hesaplamalar yapılmış olabilir. Fakat mücadele sonuçta burada, Türkiye’de verilecek.”
Çamlıbel’in bu değerlendirmeleri, Türkiye’nin dış politikasında özellikle ABD ile ilişkilerinin kişisel liderlikler etrafında nasıl şekillendiğini ve bunun iç politikaya etkilerini anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor.













