Gazze için en kritik masa: Trump–Erdoğan buluşmasında kalıcı ateşkes ve rehine takası masada
New York’ta Trump ve Erdoğan’ı aynı masada buluşturan Gazze zirvesinde kalıcı ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması ve insani koridor gündem oldu; sonuç bildirgesi ve 25 Eylül Beyaz Saray görüşmesi sürecin seyrini belirleyecek.
Gazze için “en kritik” masa: Trump–Erdoğan buluşmasında kalıcı ateşkes ve rehine takası masada
YEREL GÜNDEM / NEW YORK, ABD
Zirvenin odağı: Ateşkes, rehineler, insani koridor
Birleşmiş Milletler haftasında New York’ta gerçekleştirilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ı aynı masada buluşturan “Gazze” toplantısı, bölgesel diplomasi trafiğinin merkezine yerleşti. Dokuz ülkenin yer aldığı görüşmede, Gazze’de “kalıcı ateşkes”, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve insani yardım akışının güvence altına alınması başlıkları masaya yatırıldı. Toplantı öncesi “Bunu önemli bir toplantıya dönüştüreceğiz” diyen Trump, gün içindeki 32 teması arasında bu buluşmayı “en önemlisi” olarak nitelendirdi. Zirve bitiminde Erdoğan da “Çok verimli, güzel bir toplantı” açıklaması yaparak sonuç bildirgesinin yayımlanacağını duyurdu.
Kimler katıldı, hangi mesajlar verildi?
U şeklindeki masa etrafında; Türkiye, Katar, Ürdün, Endonezya ve Pakistan lider düzeyinde temsil edildi. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır dışişleri/bakanlar düzeyinde yer aldı. ABD tarafında Dışişleri Bakanı da masadaydı; Türkiye’den Dışişleri Bakanı Hakan Fidan toplantıya katıldı. Görüşme, ateşkes zemini ve rehine takası için ülke bazlı taahhütleri, insani yardımın deniz ve kara üzerinden güvenli geçişini ve sahadaki gerilimi düşürmeye dönük koordinasyonu ele aldı.
Farklı söylemler, ortak hedef: Savaşı bitirmek
Toplantının siyasi zemini, iki liderin BM kürsüsündeki farklı tonlarına rağmen “çatışmayı sonlandırma” ortak paydasına oturdu. Trump, Filistin’i devlet olarak tanımanın “Hamas’ı ödüllendirmek” olacağı görüşünü yinelerken, “Rehineleri geri almak ve hayata geri dönmek istiyoruz” vurgusu yaptı. Erdoğan ise “Bu cinnet hali artık devam edemez” sözleriyle Gazze’deki yıkımın durması çağrısını yineledi, fotoğraflarla sivil kayıplara dikkat çekti. Farklı yaklaşım ve önceliklere karşın, toplantıda insani yardımın kesintisiz akışı ve rehinelerin bırakılması için somut adımların hızlandırılması gündemin ana kalemi oldu.
Sahaya dair seçenekler: Barış gücü ve garantörlük
Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’nun Genel Kurul konuşmasında dile getirdiği “20 bin barış gücü askeri” teklifi, New York buluşmasında da not edildi. Modelin BM şemsiyesi, çok uluslu düzenlemeler veya bölgesel güvenlik mimarileriyle nasıl hayata geçirilebileceği tartışıldı. Körfez ülkelerinin finansman ve yeniden imar rolü; Mısır’ın sınır- geçiş güvenliği; Ürdün’ün mülteci ve güvenlik hassasiyetleri; Katar’ın rehine diplomasisi tecrübesi başlıklara yansıdı. Masada, ateşkes sonrası “garantörlük” veya “izleme/ doğrulama” mekanizmaları gibi teknik seçeneklerin de değerlendirildiği belirtildi.
Diplomaside bir sonraki durak: Beyaz Saray buluşması
New York’taki çok taraflı görüşmenin ardından gözler, 25 Eylül’de Beyaz Saray’da yapılacak Trump–Erdoğan ikili zirvesine çevrildi. Bu görüşmenin, Gazze başlığında çizilecek çerçevenin netleşmesi ve olası sonuç bildirgesinin uygulama takvimine dönüştürülmesi açısından kritik olması bekleniyor. İkili masanın gündemine, savunma ve ticaret dosyalarının yanı sıra, Gazze’de ateşkesin parametreleri, rehinelerin serbest bırakılması ve kalıcı insani erişimin garantilenmesi girmesi öngörülüyor.
Neden “çok önemli” deniyor?
New York’taki buluşma, sahadaki askeri tırmanmanın bölgesel çatışmaya dönüşmesini önleme hedefini taşıyor. Üstelik karar alıcı kapasitesi yüksek aktörlerin aynı masa etrafında toplanması, diplomasi penceresini genişletiyor. Kalıcı ateşkesin yol haritası; rehineler için takvim; sınır kapılarında denetimli ve sürdürülebilir insani koridor; savaş sonrası güvenlik düzenlemesi ve yeniden inşa fonlaması, kısa vadeli “barışı durdurma” ile orta–uzun vadeli “barışı inşa etme” hedeflerini birleştiren bir paket oluşturuyor. Zamanlama ve siyasi irade, bu paketin hayata geçirilmesindeki en belirleyici iki unsur olarak öne çıkıyor.













