Hakan Çelik’in atladığı sorular ve Fener Rum Patriği’ne açık çağrı
İstanbul merkezli MI6 duyurusu ve Bartholomeos röportajı tartışma yarattı. Ekümenik statü, Heybeliada ve ABD temaslarına şeffaflık çağrısı öne çıkıyor.
Hakan Çelik’in atladığı sorular ve Fener Rum Patriği’ne açık çağrı
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL, TÜRKİYE
MI6 Başkanı’nın İstanbul çıkışı ve gazeteciliğin sınavı
Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi ve CNN Türk programcısı Hakan Çelik’in son iki haber–analizi, hem Britanya istihbaratının İstanbul odaklı mesajları hem de Fener Rum Patriği Bartholomeos’la yaptığı söyleşideki tercihleri üzerinden tartışma yarattı. Çelik, 20 Eylül 2025’te MI6 Başkanı ve Birleşik Krallık’ın eski Ankara Büyükelçisi Richard Moore’un İstanbul’da duyurduğu “Silent Courier (Sessiz Kurye)” başlıklı dijital ajan devşirme programını “dönüm noktası” olarak yorumladı; Moore ile 35 yıla dayanan kişisel bağını vurgulayan sıcak bir portre çizdi. Ardından, ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmesine atfen “Türkiye Hristiyanlara zulmediyor” dediği iddia edilen Bartholomeos’a mikrofon uzattı; Patrik, “zulüm” ifadesini reddetti, çeviri–anlam kaymasına işaret etti.
“Zulüm” tartışmasının kaynağı ve geri adım tartışması
Patrikhaneye bağlı Archons.org ve çeşitli diaspora mecralarında yer alan içerikler, ABD’deki temaslarda Patrikhane’ye destek talebine, bölgedeki Hristiyanların durumuna ve İsrail–Gazze başlığına dair ifadeleri öne çıkarmıştı. Sonrasında Bartholomeos, “Günlük hayatta zorluklar var; ‘zulüm’ kelimesini kullanmadım” diyerek söylemini yumuşattı. Türkiye’de farklı eğilimdeki medya organları bu beyanı geniş yer vererek aktardı; bazı yayınlar bunu “geri adım” olarak niteledi. Tartışma, diplomatik söylem–kamuoyu algısı dengesinin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi.
Sorul(a)mayan başlıklar: Ekümenik statü, ABD hattı ve Elpidophoros
Eleştirilerin merkezinde, söyleşide sorulmadığı belirtilen başlıklar var. Bunların başında, Bartholomeos’un ABD Başkanı ile görüşmesinde Heybeliada Ruhban Okulu dosyasını Washington üzerinden takip etmesinin gerekçesi geliyor: “Neden Ankara ile değil?” Diğer kritik başlıklar, Patrikhanenin “ekümenik” statüsünün uluslararası–dinsel çerçevede tanımlanmasının Türkiye’deki yansımaları; HAMAS ve Hizbullah’ı “terör örgütü” olarak niteleyen önceki beyanların bugüne etkisi; ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros’un Kıbrıs ve 1821 vurgulu açıklamalarının Patrikhane–Türkiye ilişkilerine yansıması. Eleştirmenlere göre bu sorular, yalnızca polemik üretmek için değil, net bir çerçeve sağlamak için de gerekli.
İstanbul’daki istihbarat vitrini: Sembol mü, yön mü?
Richard Moore’un İstanbul’dan verdiği mesaj, Britanya’nın Türkiye’yi “kilit ortak” olarak okuduğu bir dönemde geldi. “Silent Courier”in hedeflediği çevrim içi devşirme kapasitesi, hibrit tehditler ve karşı istihbarat başlıklarını doğrudan İstanbul’a bağlayan bir sembolizm taşıyor. Bu tablo, Ankara–Londra güvenlik diyaloğunun yoğunlaşabileceğine işaret ederken, kamuoyunda “Türkiye’den devşirme” çağrışımını tetikleyen ifade ve yöntemlerin şeffaflık sınavını da beraberinde getiriyor. Gazetecilik açısından ise, böyle bir programın kapsamı, denetimi ve hukuk–etik boyutlarının ısrarlı sorularla takip edilmesi bekleniyor.
Patrikliğe açık çağrı: Türkiye dosyasında şeffaf bir çerçeve
Gelinen noktada, tartışmanın sağlıklı zeminde ilerlemesi için iki eksen öne çıkıyor: Birincisi, Patrikliğin Türkiye ile ilgili hassas başlıklarda—Heybeliada, “ekümenik” nitelemesi, azınlık hakları—Ankara ile doğrudan, sistematik ve şeffaf bir diyalog kurması. İkincisi, küresel ölçekte atılan her adımın—ABD Başkanlarıyla temaslar dahil—Türkiye’deki hukuki ve toplumsal hassasiyetler gözetilerek şeffaflıkla paylaşılması. Bu çerçeve, hem yanlış tercüme/polemik riskini azaltır hem de inanç özgürlüğü, tarihî miras ve vatandaşlık hukukunun ortak paydasını güçlendirir.
Sonuç: Üslup, içerik ve denge
Hakan Çelik’in röportajı, üslup olarak “sıcak” bir diplomasi muhabirliği örneği sunarken, içerik olarak atlanan başlıklar nedeniyle eleştirildi. MI6’nın İstanbul duyurusu ve Bartholomeos’un ABD temasları birlikte okunduğunda, ihtiyaç duyulan şey; gazetecilikte ısrarlı sorgulama, kurumlar arası kanallarda doğrudanlık ve kamuoyuna açık, dengeleyici bir bilgilendirme. İstanbul’un inanç ve diplomasi ekosisteminde kazanımın yolu, simgesel jestlerden çok somut, şeffaf süreçlerden geçiyor.
Kaynak: Nadir Temeloğlu / Aydınlık













