Kabinede revizyon iddiası: Fidan’ın KAAN çıkışı sonrası Dışişleri’nde değişim senaryosu
Fidan’ın KAAN açıklaması sonrası Ankara kulislerinde kabine revizyonu ve Dışişleri’nde değişim iddiaları. Albayrak adı öne çıkıyor; dış politikada yeniden kalibrasyon masada.
Kabinede revizyon iddiası: Fidan’ın KAAN çıkışı sonrası “Dışişleri’nde değişim” senaryosu
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE
Kulisler alevlendi: 1 Ekim açılışıyla “kabine değişikliği” beklentisi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD temasları sırasında KAAN savaş uçağı programına dair sözleri Ankara siyasetinde büyük bir dalgalanma yarattı. TBMM’nin 1 Ekim 2025’te başlayan yeni yasama yılına, kabinede revizyon ihtimali damga vurdu. Kulislerde en çok konuşulan başlık, Fidan’ın görevden alınarak yerine, ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın çevresiyle “doğrudan iletişimi bulunan” eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın getirilebileceği iddiası. Bu senaryo, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dış politikada güvence ve ivme” arayışının işareti olarak yorumlanıyor.
KAAN tartışması: “Devlet sırrı” polemiği, “casusluk” ithamları
Fidan’ın KAAN programına ilişkin lisans ve tedarik vurgusu, savunma sanayii başlığında teknik bir tartışmayı da tetikledi. Muhalif çevreler, bu açıklamaların “devletin hassas bilgilerini ifşa” anlamına gelebileceğini savunurken, iktidar kanadına yakın bazı yorumcular söz konusu beyanların “siyasi değil teknik bir gerçekliği” işaret ettiğini belirtiyor. “Açık ve aleni bilgi sızdırma” şeklindeki sert ithamlar ise hukuki nitelendirme açısından tartışmalı; konu şimdilik siyaset ve kamuoyu katmanında polemik düzeyinde seyrediyor.
Dış politikada bilanço: Suriye, CAATSA ve bölge dosyaları
Uzun süredir Ankara’nın dış politika gündeminde bir “yeniden kalibrasyon” ihtiyacı konuşuluyor. Suriye sahasındaki riskler, CAATSA yaptırımlarının gölgesi ve komşu ülkelerle ilişkilerde dönem dönem yaşanan gerilemeler; “diplomasinin yeniden ele alınması” çağrılarını güçlendirdi. AK Parti koridorlarında Dışişleri Bakanlığı’nda bir görev değişiminin “uzun süredir masada” olduğu; son tartışmanın ise bu beklentiyi hızlandırdığı belirtiliyor.
Albayrak ismi neden öne çıkıyor?
Berat Albayrak’ın adı, Washington hattındaki “özel kanal” ve iş dünyası–enerji–finans üçgeninde kurduğu temas ağı nedeniyle öne sürülüyor. Kulis bilgilendirmelerine göre, Albayrak’ın dış politikaya “ekonomik güvenlik” perspektifini daha görünür taşıyabileceği; ABD yönetimi ve Cumhuriyetçi çevrelerle kurulacak köprülerde “kişisel temasın” payının artabileceği değerlendirmeleri yapılıyor. Buna karşın parti içinde “kurumsal diplomasi” vurgusunu önceleyenler ise bireysel temasların “dengeyi bozabilecek yan etkilerine” dikkat çekiyor.
İktidar içi tartışma: Strateji mi, taktik mi?
Fidan’ın açıklamaları bazı AK Parti kurmaylarınca “maksat dışı algı üretimi” olarak nitelense de, sürecin iletişim boyutunda “risk yönetiminin” güçlendirilmesi gerektiği kabul görüyor. Edinilen izlenime göre, Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kurumlar, savunma–dış politika kesişim alanlarında mesaj disiplinini sıkılaştırma eğiliminde. Bu çerçevede olası bir kabine değişikliği, sadece isim değişimi değil; “yöntem ve koordinasyonun revizyonu” şeklinde de okunuyor.
Piyasalar ve savunma sanayiine etkisi ne olur?
Dış politikadaki her yön değişikliği, piyasalarda risk algısı üzerinden anlık fiyatlamalara konu oluyor. Diplomasi-dışı söylemler veya savunma projelerine dair belirsizlik sinyalleri, yatırımcı duyarlılığını etkileyebiliyor. Bu nedenle, KAAN benzeri kritik projelerde “takvim, tedarik ve yerlileşme stratejisi”nin tek ağızdan, teknik zeminde ve öngörülebilir bir dille paylaşılması bekleniyor. Ankara’da hâkim görüş, savunma sanayiinde ana eksenin “çoklu tedarik, yerli motor/aviyoniklerde hız, dışa bağımlılığı azaltma” odağında korunacağı yönünde.
Sonraki adımlar: Sessiz diplomasi, kontrollü iletişim
Yasama yılının açılışıyla birlikte kulis yoğunluğu artarken, nihai kararın “siyasi takvim–dış temaslar–parti içi denge” üçgeninde şekilleneceği konuşuluyor. Bu süreçte, hem Washington hem bölge başkentlerine verilecek mesajların “kurumsal kanallardan, kontrollü iletişimle” aktarılması planlanıyor. Kabine revizyonu gerçekleşirse, bunun dış politikada “güven, öngörülebilirlik ve dosya yönetiminde hız” başlıklarını öne çıkaracak bir yeniden ayarlama anlamına gelmesi bekleniyor.













