Kissinger’ın Dönüşü: ABD, Rusya’yı Çin’den Koparmaya mı Çalışıyor?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği görüşme, ABD’nin Henry Kissinger’ın jeopolitik stratejisine geri dönüş yaptığını gösteriyor. Washington, Rusya’yı Batı’ya çekerek Çin’i yalnızlaştırmayı hedeflerken, bu yeni politika Avrupa’da endişeye yol açıyor.
Kissinger’ın Dönüşü: ABD, Rusya’yı Çin’den Koparmaya mı Çalışıyor?
YEREL GÜNDEM / DÜNYA
ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği uzun telefon görüşmesi, ABD’nin dış politikasında önemli bir stratejik değişimin işareti olarak değerlendiriliyor. Uzmanlara göre, Trump yönetimi, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin küresel politikalarına yön veren Henry Kissinger’ın stratejik yaklaşımlarına geri dönüyor.
Kissinger’ın Öngörüleri ve ABD’nin Yeni Hamlesi
ABD’nin en önemli dış politika stratejistlerinden biri olan Henry Kissinger, 2022 yılında Ukrayna savaşına dair yaptığı değerlendirmelerde, Kiev yönetiminin NATO üyeliği için attığı adımların çatışmaları tetiklediğini belirtmişti. Kissinger’a göre, Batı’nın Rusya’yı ağır bir yenilgiye uğratmaya çalışması stratejik bir hata olabilirdi. Ona göre, Moskova’nın Batı’dan tamamen koparak Çin’in kalıcı müttefiki haline gelmesi, ABD’nin uzun vadeli çıkarları açısından büyük bir tehdit oluşturuyordu.
Kissinger, bu riskin önüne geçmek için ABD’nin Rusya’ya karşı daha ılımlı bir politika izlemesi gerektiğini savunuyordu. Ukrayna’nın toprak tavizleri vermesiyle savaşın sonlandırılması gerektiğini vurgulayan Kissinger, Batı’nın Rusya ile yeniden bir ilişki kurmasının Çin’i yalnızlaştırmada kritik bir hamle olacağını öngörüyordu.
Trump, Kissinger’ın İzinden mi Gidiyor?
Trump yönetimi, Kissinger’ın bu stratejik yaklaşımlarını hayata geçirmenin ilk adımlarını atmış gibi görünüyor. Putin ile yapılan görüşmede Rusya’nın G7’ye yeniden dahil edilmesi gündeme gelirken, Ukrayna savaşının sonlandırılması için barış anlaşması çabalarının hızlandığı bildiriliyor.
Trump’ın Ukrayna’nın NATO üyeliği sürecine dair yaptığı açıklamalar da Kissinger’ın analizleriyle örtüşüyor. ABD Başkanı, savaşın temel nedenlerinden birinin Ukrayna’nın NATO üyeliği arayışı olduğunu belirtirken, Kiev yönetiminin toprak tavizi vermesi gerektiğine yönelik mesajlar veriyor.
Bu yeni yaklaşım, ABD’nin asıl hedefinin Çin ile olan küresel rekabeti ön plana almak olduğunu gösteriyor. Kissinger’ın uzun yıllardır savunduğu gibi, ABD’nin küresel rakibi olarak Çin’i yalnızlaştırma stratejisi, Trump döneminde yeniden canlanıyor.
Avrupa’da Tedirginlik: ABD, Kıta’yı Yüzüstü mü Bırakıyor?
Trump yönetiminin bu yeni dış politika hamlesi, Avrupa ülkelerinde endişeyle karşılandı. Bazı Avrupalı siyasetçiler, ABD’nin Rusya’ya taviz vermesinin kıtanın güvenliği açısından büyük bir risk oluşturabileceğini savunuyor. Öte yandan, bazı Avrupalı liderler ABD’nin Ukrayna meselesinden kademeli olarak çekilmesinin, Avrupa’nın savunma stratejilerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kıldığını düşünüyor.
Özellikle Fransa ve Almanya, ABD’nin görece geri çekilmesiyle birlikte Avrupa Ordusu fikrini yeniden gündeme alıyor. Avrupa’nın güvenlik mimarisinde yeni bir yapılanmaya gidilip gidilmeyeceği, önümüzdeki süreçte şekillenecek.
ABD, Transatlantik İlişkileri Revize Edebilir mi?
Trump yönetiminin Rusya’ya yönelik ılımlı yaklaşımı, ABD ve Avrupa arasındaki geleneksel Transatlantik ilişkilerini de etkileyebilir. Washington’ın, Avrupa’yı yüzüstü bırakmadan küresel politikalarını revize etmesi gerektiği belirtiliyor.
Rusya’nın Batı’ya nasıl entegre edileceği sorusu, sadece ABD’nin değil, Avrupa’nın da güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendiriyor. ABD’nin Rusya ile ilişkilerini yeniden tanımlama süreci, NATO’nun geleceği ve Avrupa Güvenlik Mimarisi açısından belirleyici bir etken olacak.
Sonuç: Kissinger Doktrini Yeniden mi Doğuyor?
Henry Kissinger’ın yıllar önce dile getirdiği jeopolitik hamleler, Trump yönetimi tarafından yeniden hayata geçiriliyor gibi görünüyor. Ukrayna krizine dair yapılan açıklamalar, Rusya’nın Batı’ya kazandırılması için verilen sinyaller ve Çin’in yalnızlaştırılması stratejisi, ABD’nin küresel politikalarının yeni bir döneme girdiğini gösteriyor.
Ancak bu süreç, hem Avrupa’nın güvenlik yapılanmasını hem de küresel güç dengelerini nasıl etkileyecek? ABD’nin Rusya ile kuracağı yeni denklemin, Çin ile olan rekabeti nasıl şekillendireceği, önümüzdeki dönemde dikkatle takip edilecek.
KAYNAK: MEHMET ALİ GÜLER / CUMHURİYET













