Prof. Ayşen Uysal’dan CİMER ve Muhbirlik Uyarısı: Korku Rejiminin Konsolidasyonuna Tanıklık Ediyoruz
Prof. Dr. Ayşen Uysal, Türkiye'de muhbirliğin CİMER aracılığıyla nasıl kurumsallaştığını ve otoriter yönetimle ilişkisinin nasıl geliştiğini değerlendirdi.
Prof. Ayşen Uysal’dan CİMER ve Muhbirlik Uyarısı: “Korku Rejiminin Konsolidasyonuna Tanıklık Ediyoruz”
İYİ AVUKAT / İZMİR
Uysal: CİMER’in sunduğu kolaylıklar, ihbarcılığı meşrulaştırdı
9 Eylül Üniversitesi öğretim üyesi ve Sciences Po araştırmacısı Prof. Dr. Ayşen Uysal, Türkiye’de muhbirliğin toplumsal, siyasal ve teknolojik dinamiklerle kurumsallaştığını belirtti. CİMER’in bu süreçte kilit bir rol oynadığını vurgulayan Uysal, “Artık karanlıkta kalması gereken muhbirlik, devlet eliyle görünürlük kazandı. Bu bir yönetim tekniği haline geldi” dedi.
CİMER’e erişim kolaylığı, ihbar kültürünü yaygınlaştırdı
Uysal, CİMER’in sunduğu 7/24 erişim kolaylığı ve başvuruların “kişisel temas gerektirmemesi” sayesinde muhbirliğin kitleselleştiğini söylüyor. "Gece üçte kalkıp, kimseyle yüzleşmeden tek tuşla ihbar yapılabiliyor. Bu da klavye başında hayat karartmaya imkan tanıyor" ifadesiyle bu sürecin geldiği noktayı özetliyor.
Erkek muhbir çoğunluğu: “Kamusal görünürlük ile bağlantılı”
Verilerine göre CİMER’e yapılan başvuruların yaklaşık %70’i erkekler tarafından yapılıyor. Kadınlar ise çoğunlukla mağdur konumunda yer alıyor. Uysal’a göre, erkeklerin muhbirliğe daha yatkın olması “erkekliğin doğası” değil, toplumsal rol ve kamusal görünürlükle ilgili. Ayrıca kadın muhbirliğin tarihsel örneklerde bulunduğunu da hatırlatıyor: “Nazi Almanya’sında ve Doğu Bloku ülkelerinde çok sayıda kadın muhbir belgelenmiştir.”
Toplumsal çürüme mi, sistemsel bir sonuç mu?
Bir baba ile kızının karşılıklı CİMER’e “hakaret” gerekçesiyle ihbarı gibi vakaların münferit olmadığını vurgulayan Uysal, bu durumu sistemin işleyişiyle açıklıyor. “İhbar kişisel çıkar ve çatışmalarla sıkı bağlıdır. Modern muhbir, genellikle tanıdığı ve çevresindeki kişiyi hedef alır. Bu artık aileyi bile güvenli alan olmaktan çıkarmıştır.”
“Demokraside de muhbirlik olabilir ama marjinaldir”
Uysal, muhbirliğin yalnızca otoriter rejimlere özgü olmadığını ancak demokrasilerde marjinalleştiğini belirtiyor. “Demokrasiler çatışma anlarında muhbir üretir, ancak bu geçicidir. Otoriter rejimlerde ise ihbar teşvik edilir, kurumsallaşır ve sistemin parçası olur.”
CİMER’in hukuki durumu: “Yasal zemin yok”
Uysal, Anayasa Mahkemesi’nin Kasım 2024 tarihli kararını hatırlatarak, CİMER’in mevcut haliyle yasal dayanağı olmadığını vurguladı: “Yasal düzenleme yapılmadığı sürece, CİMER’in tüm işlemleri geçersizdir. Bu da hak mücadeleleri açısından önemli bir fırsat alanı yaratıyor.”
İhbarcılık modern adalet arayışının maskesi mi?
Uysal, muhbirliğin adalet duygusuyla meşrulaştırıldığını fakat çoğunlukla bu algının kişisel hesaplaşmalara dayandığını söylüyor: “Maske takmadığı için Tunç Soyer’i ihbar eden kişi, aslında ayrıcalıklara karşı çıkıyor gibi görünse de, ihbarın ötesinde hiçbir demokratik mücadele vermiyor.”
Etiketler:
#CİMER #Muhbirlik #Demokrasi #AyşenUysal #İfadeÖzgürlüğü #OtoriterRejim #AnayasaMahkemesi #Türkiye2025













