Şamil Tayyar Kime Mesaj Verdi? Can Holding'ten Sonra Sıra Kimde?
Can Holding’e yönelik operasyonda 121 şirkete el koyuldu, 10 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Şamil Tayyar, dosyada kaynağı belirsiz gelir ve kara para aklama iddiaları bulunduğunu öne sürerek “yeni sürprizler” mesajı verdi. Medya varlıklarının TMSF’ye devri tartışma yarattı.
Can Holding soruşturması büyüyor mu? Şamil Tayyar’dan dikkat çeken iddialar: “Yeni sürprizler gelebilir”
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL
Operasyonun kapsamı: 121 şirkete el koyma, 10 gözaltı kararı
İş dünyası ve medya sektörünü sarsan Can Holding operasyonu, soruşturmanın İstanbul Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı koordinasyonunda yürütüldüğü bilgisiyle gündemin ilk sırasına yerleşti. Soruşturma kapsamında holding bünyesindeki 121 şirkete el konuldu, aralarında holdingin üst yöneticilerinin de bulunduğu 10 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. El koyma tedbirleriyle birlikte, grubun medya varlıklarının yönetiminin TMSF’ye devredildiği bildirildi.
Tayyar’ın iddiası: “Kaynağı belirsiz gelir ve kara para aklama”
Eski AK Parti milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda operasyonun “sıradan bir adli süreçten öte” olduğunu savundu. Tayyar’a göre dosyada, 254 milyon TL tutarında “suç geliri”nin aklanması ve 88 milyar TL’lik kaynağı belirsiz gelirin kullanılması yönünde iddialar yer alıyor. Ayrıca örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık, kaçakçılık ve kara para aklama başlıklarının da soruşturma dosyasında bulunduğunu ileri sürdü.
Tayyar, “Operasyonu önlemek için son günlerde kendini paralayan çok kişi oldu; güçleri yetmedi” diyerek soruşturmanın genişleyebileceği yorumunda bulundu ve “Yeni sürprizlere hazır olun” ifadesini kullandı.
Bu açıklamalar, soruşturmanın seyrine ilişkin resmî makamlarca teyit edilmeyen unsurlar içerdiğinden, iddia olarak kayda geçti.
Medya ayağı: Show TV, Habertürk ve Bloomberg TV varlıkları soruşturma kapsamında
Operasyonun en çok tartışılan boyutu, holdingin medya şirketlerine yönelik tedbirler oldu. Grup bünyesindeki Show TV, Habertürk ve Bloomberg TV gibi kanalların da kapsama alınması, haber merkezlerinin işleyişi, reklam piyasasının dengesi ve sektörel rekabet üzerine etkiler tartışılırken, yönetim devrinin ardından yayıncılık faaliyetlerinin mevzuat çerçevesinde sürdürülmesi bekleniyor. Uzmanlar, bu tür tedbirlerin yargı süreci tamamlanana dek geçici nitelikte olduğuna dikkat çekiyor.
Soruşturmanın seyri: Yargı sürecinde “masumiyet karinesi” vurgusu
Hukukçular, kapsamı bu denli geniş operasyonlarda delil toplama, mali inceleme ve şirket denetimi süreçlerinin zaman aldığına işaret ediyor. Gözaltı ve el koyma kararları yargılama sonucunu peşinen belirlemiyor; Türk Ceza Kanunu ve CMK hükümlerine göre “masumiyet karinesi” geçerliliğini koruyor. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında iddianame düzenlenmesi hâlinde, suçlamaların somut delillerle mahkemeye taşınması bekleniyor.
Siyaset ve piyasa etkisi: “Genişleme” olasılığı tartışılıyor
Operasyonun iş dünyası–medya–siyaset üçgeninde yansımaları yakından izleniyor. Bir yandan soruşturmanın mali şemalar ve ilişki ağları üzerinden başka şirketlere uzanabileceği konuşulurken, diğer yandan piyasa istikrarı ve medya çoğulculuğu açısından “yargı süreci tamamlanana kadar yayıncılıkta kesinti yaşanmaması” beklentisi öne çıkıyor. Tayyar’ın, tutuklu avukat Rezan Epözdemir ile gözaltındaki Kenan Tekdağ arasında geçtiğini iddia ettiği sosyal medya paylaşımına yaptığı atıf da dikkat çekse de, bu konuya ilişkin resmî açıklama bulunmuyor.
Ne anlama geliyor?
Kapsamlı el koyma ve gözaltı kararları, Türkiye’de mali suç soruşturmalarında daha sert tedbirlerin uygulanabildiğini bir kez daha gösteriyor. Dosyanın medyaya uzanan yönü, kamusal ilgiyi artırırken, yargı bağımsızlığı, şeffaflık ve ifade/medya özgürlüğü denklemi üzerinden de tartışmaların sürmesi bekleniyor. Sürecin yönünü, mali incelemelerin sonuçları, olası iddianame ve mahkeme kararları belirleyecek.













