Soylu’dan 16–17 Eylül mesajı: Demokrasimizin en karanlık günleri

Süleyman Soylu, 16–17 Eylül yıl dönümünde 27 Mayıs sonrası idam edilen Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu andı; darbenin “ABD tarafından planlandığı” tezini yineledi. Yassıada yargılamaları ve infazların tarihleri yeniden gündeme geldi.

Soylu’dan 16–17 Eylül mesajı:  Demokrasimizin en karanlık günleri

Soylu’dan 16–17 Eylül mesajı: “Demokrasimizin en karanlık günleri”

YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE

Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti milletvekili Süleyman Soylu, X hesabından 16–17 Eylül’ün “Türkiye demokrasi tarihinin en karanlık günleri” olduğunu belirten bir mesaj paylaştı. Soylu, “iftiralar ve yalanlarla bir Başbakan ve iki Bakanın idam edildiğini” vurguladı; Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile Yassıada ve Kayseri cezaevlerinde “eziyet gören tüm demokrasi kahramanlarını” andı. Soylu, 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin “ABD tarafından planlandığının tarihi belgelerle ispatlandığını” ileri sürerek, darbenin “Türkiye’nin büyümesini geciktirmiş olsa da istikametini değiştiremediğini” savundu. 

Paylaşımın odağı: Yassıada yargılamaları ve idamların hatırlatılması

Soylu’nun mesajı, 1961 Eylül’ünde tamamlanan Yassıada yargılamalarının ardından verilen idam kararlarının yıl dönümüne denk geldi. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes 17 Eylül 1961’de, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise 16 Eylül 1961’de İmralı’da idam edilmişti. Kaynak: Anadolu Ajansı arşivleri, Yassıada yargılamalarının 15 Eylül 1961’de karara bağlandığını ve infazların 16–17 Eylül’de gerçekleştiğini aktarıyor. 

“Dış müdahale” tartışması: Soylu’nun iddiası ve literatürdeki çerçeve

Soylu, 27 Mayıs darbesinin “ABD tarafından planlandığı” tezini dile getirdi. Darbe dönemiyle ilgili akademik ve arşiv temelli çalışmalar, Washington’ın Türkiye’deki siyasi gelişmeleri yakından izlediğini ortaya koysa da “planlama” meselesi tarih literatüründe tartışmalı bir başlık olarak yer alıyor. ABD’nin deklasifiye edilen belgelerine dayanan yorumlarda, dönemin ilişkilerine ve diplomatik temaslarına dikkat çekilirken, doğrudan “planlama” iddiasına dair farklı değerlendirmeler bulunuyor. 

Siyasi hafıza ve “demokrasi” söylemi

Soylu’nun “en karanlık günler” nitelemesi, Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve siyasal meşruiyet tartışmalarında 27 Mayıs ve Yassıada yargılamalarının simgesel konumunu yeniden hatırlattı. Menderes ve arkadaşlarının isimleri, sonraki yıllarda iade-i itibar kararları, üniversite ve havaalanı gibi kurumlara verilen adlar ve anma törenleriyle kamusal hafızada güçlü bir yer edinmiş durumda. Bu vurgu, güncel siyasette “vesayet–milli irade” eksenli söylemin de ana referanslarından biri olmayı sürdürüyor. 

Toplumsal yankı: “Geciktirdi ama değiştiremedi”

Soylu’nun “Türkiye’nin istikametini değiştiremediler” ifadesi, darbenin ekonomik-siyasal sonuçlarına ilişkin uzun soluklu tartışmalara gönderme yapıyor. Bir yanda askerî müdahalenin çok partili hayat ve sivil siyaset üzerindeki etkileri anımsatılırken, diğer yanda Türkiye’nin kalkınma hedeflerinin “kesintiye uğradığı fakat rotasını koruduğu” tezi savunuluyor. Yıl dönümleri, hem yakın tarih muhasebesi hem de güncel siyasette demokratik standartlar, hukuk güvenliği ve kurumların tarafsızlığı gibi başlıklara dair çağrıları canlandırıyor.

Gündemde ne var?

Yıl dönümü boyunca düzenlenen anmalarda Yassıada (Demokrasi ve Özgürlükler Adası) temalı etkinlikler, açıklamalar ve belgesel yayınları öne çıkıyor. Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının mesajlarında, “darbelerle hesaplaşma” ve “milli iradenin üstünlüğü” ortak paydasında buluşan vurgular dikkat çekiyor. Arşivlerin açılması, akademik araştırmaların teşviki ve kamusal tartışmanın çoğulculuk zemininde sürmesi, geçmişin sağlıklı biçimde anlaşılmasına katkı sağlayabilir.





www.yerelgundem.com