Tarlada Kalan Meyveye İkinci Hayat: Ulukaya–Trump Ortaklığı Gıda İsrafına Karşı Sahada

Ulukaya–Trump ortaklığı, görünüşü nedeniyle tarlada kalan ürünleri sanayiye kazandırarak israfı azaltmayı ve çiftçiye yeni gelir yaratmayı hedefliyor. Detayları keşfedin.

Tarlada Kalan Meyveye İkinci Hayat: Ulukaya–Trump Ortaklığı Gıda İsrafına Karşı Sahada

Tarlada Kalan Meyveye İkinci Hayat: Ulukaya–Trump Ortaklığı Gıda İsrafına Karşı Sahada

YEREL GÜNDEM / NEW YORK

İş birliğinin odağı: Tüm hasadı ekonomiye kazandırmak

Chobani’nin Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya ile Planet Harvest’ın kurucusu Ivanka Trump, gıda israfını kaynağında azaltmayı hedefleyen sürdürülebilirlik odaklı ortaklıklarını canlı yayında açıkladı. Model, boyut–şekil–renk gibi görünüş standartlarını tutturamadığı için tarlada kalan sağlıklı meyve ve sebzelerin işlenerek ekonomiye kazandırılmasına dayanıyor. Amaç; çiftçiye yeni gelir kapıları açmak, tüketiciye erişilebilir ürün sunmak ve çevresel yükü düşürmek.

Tarladan ürüne: Rakamlarla etki

Açıklamaya göre Chobani, Planet Harvest aracılığıyla atıl kalma riski taşıyan yaklaşık 545 ton çilek satın aldı. Bu hacim, 55 milyonun üzerinde yoğurt içeceği/ürünü üretimine dönüştürüldü. Proje, sahada “standart dışı” kabul edilip hasat sonrası değerlendirilmeyen ürünlerin zincire dâhil edilmesiyle israfı azaltırken, tedarik kırılganlıklarını da yumuşatmayı hedefliyor. Çiftçiler, daha önce gelir yaratmayan bu meyvelerden kilogram başına 0,59 dolar kazanırken, birkaç çiftlik özelinde yüz binlerce dolarlık yeni bir gelir akışı doğdu.

Model nasıl işliyor?

Planet Harvest, “bütün hasat tedariki” yaklaşımıyla çiftçileri doğrudan gıda şirketleri ve perakendecilerle buluşturuyor. Görünüş nedeniyle pazarlama şansı azalan ürünler; püre, dondurulmuş meyve, sos gibi kategorilerde hammaddeye dönüşüyor. Tarlada kalacak ürünler böylece sanayide değer buluyor; lojistik ve planlama süreçleri de bu akışa göre yeniden kurgulanıyor. Ortaklık, kriz dönemlerinde gıda arzının sürekliliğine katkı sağlayacak bölgesel tedarik ağlarının güçlendirilmesini de hedefliyor.

Çiftçiye gelir, çevreye nefes

ABD’de her yıl yetiştirilen meyve–sebzelerin hatırı sayılır bölümü yalnızca görünüş standartları yüzünden pazara giremiyor; bu durum hem ekonomik kayba hem de su ve karbon ayak izinde gereksiz artışa yol açıyor. Projenin öngördüğü kazanımlar arasında; tarımsal su kullanımının azaltılması, atık yönetimi maliyetlerinin düşmesi ve gıdanın değer zinciri boyunca daha verimli kullanılması yer alıyor. Tarlada kalması muhtemel yüz binlerce ton çileğin sanayiye kazandırılması, özellikle kırılgan tarım topluluklarında gelir istikrarını güçlendiriyor.

Neden şimdi?

Gıda işletmeleri, iklim kaynaklı dalgalanmalar ve tedarik zinciri şokları arasında daha dirençli ağlar kurmak zorunda. “Tüm hasadı değerlendirme” yaklaşımı, atığı hammaddeye dönüştürerek sürdürülebilirlik hedefleriyle kârlılığı aynı denklemde buluşturuyor. Ortaklık, israfın “kayıp değer” olmaktan çıkarılıp yeniden dağıtılan fırsata dönüştürülmesini amaçlıyor. Ulukaya, yıllar önce rBST içermeyen süt kullanımında olduğu gibi sektör geneline yayılabilecek bir standartlaşma beklentisini dile getirirken; bu iş birliğinin hayırseverlikten öte, çiftçi–çevre–tüketici için ortak değer üreten bir iş modeli olduğunun altını çizdi.

Gelecek adımlar: Ölçek ve yayılım

Plan, tedarik ağlarının daha geniş bölgelere yayılması ve farklı ürün gruplarının da değerlendirilmesiyle ölçeklenmeyi öngörüyor. Üretim kapasitesindeki artış ve yeni satın alma anlaşmaları, daha fazla çiftliğin sisteme dâhil edilmesine kapı aralayabilir. Böylece hem tarımsal kaybın azaltılması hem de işlemeye uygun “ikinci pazar”ın kurumsallaşması hedefleniyor.


www.yerelgundem.com