Türköne'nin Apo’ya paşalık önerisi yeniden gündemde mi?

Eski Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne’nin “Bahçeli erken seçimle çözüm sürecini başlatacak” açıklaması Ankara’da siyasi dengeleri sarstı. MHP lideri Bahçeli iddiaları yalanladı. Tartışmalar sürüyor.

Türköne'nin Apo’ya paşalık önerisi yeniden gündemde mi?

Bahçeli Erken Seçime mi Hazırlanıyor? Mümtaz'er Türköne'nin Açıklamaları Siyasi Gündemi Sarstı

YEREL GÜNDEM / ANKARA

MHP içinden yükselen iddia siyasetin dengesini bozdu
Eski Zaman yazarı ve bir dönem Ülkü Ocakları’nda etkili bir isim olan Mümtaz’er Türköne’nin “Bahçeli erken seçime götürecek ve yeni iktidar çözüm sürecini başlatacak” çıkışı, Ankara kulislerini adeta karıştırdı. Açıklamaların ardından gözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çevrilirken, Bahçeli “seçimler zamanında yapılacak” diyerek iddiaları yalanladı. Ancak tartışmalar sona ermiş değil.

Türköne’nin geçmişten bugüne çözüm süreci duruşu
Mümtaz’er Türköne’nin bu tür açıklamalar yapması tesadüf değil. Türköne, 2009 yılında kaleme aldığı “Apo’ya paşalık rütbesi verelim” başlıklı yazısında çözüm sürecine sıra dışı bir yaklaşım önermiş, Osmanlı’nın eşkıya ile baş etme yöntemlerine gönderme yaparak Abdullah Öcalan’a çiftlik verilmesini, ev hapsi koşullarında yönetimde rol üstlenmesini savunmuştu. Bu fikir, o dönem sert eleştirilere maruz kalmış, Türköne’nin çizgisi “devlet aklı” ile çelişmekle suçlanmıştı.

Aynı proje yeniden mi gündemde?
Türköne’nin son açıklamaları, yıllar önce dillendirdiği bu çözüm modelinin güncellenmiş bir versiyonu mu? Sorusunu gündeme taşıdı. Kulislerde konuşulanlara göre Türköne, Bahçeli’nin bilgisi olmadan böyle bir çıkış yapmaz. Bu nedenle, “erken seçim ve yeni çözüm süreci” senaryosunun MHP içinde bir kesim tarafından desteklendiği ileri sürülüyor.

Devlet Bahçeli’den net yalanlama
Tartışmalar alevlenirken MHP lideri Devlet Bahçeli, bu iddiaları yalanladı. Bahçeli, seçimlerin zamanında yapılacağını duyurdu. Ancak bu açıklama, Türköne’nin ifadelerinin ardından “talimat olmadan böyle bir yazı yazmaz” diyen çevreleri tatmin etmedi. Hatta bazı çevreler, Türköne’nin söz konusu yazısı için “Bahçeli çevresinden gelen bir rüzgarın ürünü” yorumunu yaptı.

Çözüm sürecinde ‘hukuk’ vurgusu dikkat çekiyor
Türköne’nin çözüm süreci ile ilgili temel tezi ise “hukuk olmadan çözüm olmaz” yönünde. Yazılarında sürekli olarak demokratik meşruiyetin, toplumsal mutabakatın ve anayasal zeminlerin altını çizen Türköne, şiddetin durması halinde toplumun Öcalan’ın farklı bir statüde konumlandırılmasına ikna olabileceğini savunuyor. Ona göre, “şiddet sona ererse, ev hapsi ya da çiftlikte yaşam gibi formüller kabul edilebilir.”

Kamuoyu nasıl tepki veriyor?
Bahçeli’nin çözüm sürecine sıcak bakmadığı genel kanaat iken, Türköne’nin açıklamaları kamuoyunda karışık tepkilere neden oldu. Bir kesim bu önerileri “akıl dışı” olarak değerlendirirken, başka bir kesim, “yeni bir çözüm süreci başlamalı” görüşünü yüksek sesle dile getirmeye başladı. Özellikle Kürt siyasi hareketi çevresinde, “yeniden müzakere masası” fikri ciddi şekilde konuşuluyor.

Apo’ya paşalık önerisi yeniden gündemde mi?
2009 tarihli yazısında Türköne, “Osmanlı’nın eşkıya sorununu çözmek için paşa rütbesi verdiğini” belirterek, Öcalan’ın benzer bir statüye çekilerek şiddetin durdurulabileceğini savunmuştu. Bu öneri uzun süre kamuoyunun hafızasından silinmemişti. Bugün yeniden benzer bir çözüm modeli dillendirilince, geçmişteki bu yazı yeniden gündeme geldi.

Siyasi tablo nasıl şekillenecek?
Mümtaz’er Türköne’nin yazısı, sadece MHP’yi değil, Cumhur İttifakı’nın bütün dengelerini sarsabilecek nitelikte. Erdoğan’ın “çözüm süreci istemiyor” ifadesiyle hedef alınması da, ilerleyen dönemde yeni bir siyasi ayrışmanın habercisi olabilir. Bahçeli’nin “erken seçim yok” sözleriyle geçici olarak rafa kalksa da, bu tartışmaların Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yeniden alevlenmesi kuvvetle muhtemel.

İşte Türköne'nin çok tartışılan o yazısı; (2009)

-Mümkün mü? Anayasa'nın 104. maddesine göre mümkün. Cumhurbaşkanı'nın hükümlülerin cezalarını, 'sürekli hastalık' gibi gerekçelerle affetme veya hafifletme yetkisi var.

"ŞİDDET SONA ERECEKTİR"

'Gözetim altında bulundurmak' veya 'ev hapsi' Cumhurbaşkanı'nın kullanacağı 'hafifletme' yetkisi içinde yorumlanabilir. Peki, Cumhurbaşkanı bu yetkiyi Öcalan için kullanır mı? Toplumda çok geniş kapsamlı bir mutabakat ve destek olursa kullanır. Toplumda genel bir mutabakat gerçekleşir mi? Şiddetin kayıtsız ve şartsız sona ereceğine herkes inanırsa, toplum bu konuda ikna olabilir. Bu muhakemede aksayan bir nokta var mı? Kan duracak. Şiddetin her türü sona erecek. Buna karşılık Öcalan'ın toprağa ayağını basabileceği, istiyorsa çiçeklerle-böceklerle uğraşabileceği ve elbette gelen ziyaretçileriyle birlikte mangal yakıp muhabbet edebileceği bir hayatı olacak. Hatta bu şartlarda örgütünü aracısız yönetecek.

KARANLIK TERÖRE KARŞI ZAFER KAZANILAMAZ

Ayrı ayrı hem Kürt sorununda hem de şiddet sorununda bakış açılarımızı ve ezberlediğimiz doğruları gözden geçirmemiz gerekiyor. Büyük ve iddialı bir devlete, sağduyulu ve feraset sahibi bir topluma yakışan, çözüme odaklanmaktır. Önümüzde canımızı yakan, takatimizi kesen bir sorun var. Adını doğru koyalım: Bu sorun uzun zamandır devam eden Kürt silahlı kalkışması. Bu sorun millî birliği yeni bir uzlaşma ile sağlamlaştırarak çözülebilir. İki kilo patlayıcı ile hangi sivil hedefleri gözüne kestirdiğini bilemediğiniz karanlık teröre karşı zafer kazanılamaz. Bugünün Türkiye ve dünya şartlarında silahlı kalkışmaya girenler de amaçlarına ulaşamaz; ancak İran-Suriye kayığına binerek Ortadoğu'nun kirli oyunlarının sıradan oyuncağı haline gelirler. Kazananı olmayan bir savaş iki taraf için de sona ermeli.

DEVLET EZBER BOZDU

Sorunun hükümet içinde ilk elden sahibi olan Beşir Atalay, iyimser bir tablo çiziyor. 'Zaman uygun, atmosfer iyi' sözü, işlerin yoluna girdiğini gösteriyor. 'Devletin bütün mekanizmaları ortak bir strateji üzerinde ve çok ciddi bir uyum içinde çalışmalarını sürdürüyor' demesi, inisiyatif boşluğu bulunmadığı olarak yorumlanmalı. 'PKK savaşı kaybetti' demiştim. İlk defa devlet ezberi bozdu, müzakere yürüttü ve PKK'nın savaş lordları açığa düştü. Çaresiz yeni bir savaş başlattılar. İşe yaramadı.

YEDİ BAŞLI EJDERHAYA BENZİYOR

Geniş bir açıya ihtiyacımız var. İran, Murat Karayılan'ı bize teslim etseydi ne olurdu? 'İyi olurdu' diyenler Dr. Bahoz'un egemen olduğu bir Kandil'i gözlerinde canlandırsınlar. Öcalan gözetim altında tutulursa ne olur? Cevabı Türkiye'den önce PKK'nın şahinlerinden alsınlar. PKK, silahlı gücü, mali kaynakları, Güneydoğu'daki kitlesel örgütlenmesi, sivil ve siyasî uzantıları ile yedi başlı bir ejderhaya benziyor. Bu ejderhayı tek başına kimse kontrol edemiyor. BDP'nin yani sivil siyasetin önünün açılması, Güneydoğu'da PKK'nın silahlı vesayetinin sona ermesi lâzım. Çare, çözüm ne?

APO'YU PAŞA YAPALIM

'Apo'yu paşa yapalım' sözüyle, bu ateşin söndürülmesi için akıl ve ferasete olan ihtiyacı vurgulamıştım. Yeniyetme bir devlet değiliz. Osmanlı eşkıyaya boşuna mı paşa rütbesi veriyordu? Devletin varlık sebebi barışı ve vatandaşın güvenliğini temin etmektir. Elindeki araçları kullanarak kanı durduracak, kalkışma içindekilerin ellerinden silahları ister zorla ister ikna ederek alacak. Yoksa öfkeden, kinden kuduranların önüne düşüp kan davası gütmeyecek.

PKK'YI HANGİ KÜRT DİNLER?

Atalay, entegre bir stratejiden bahsediyor. Devlete akıl hakim olunca oturup hesap yaparsınız. KCK tutuklamaları kafaları karıştırıyor. Entegre düşünelim. Şiddet durursa, silahlar susarsa KCK isimli bir örgütten bahsedebilir misiniz? Karşımızda paralel bir devlet örgütlenmesi var. Devlet dediğimiz zor kullanma ayrıcalığı ile maruf. Zor kullanamayan bir KCK mahkeme kurabilir mi? Vergi toplayabilir mi? Kürtlerin üzerinden PKK'nın sopası kalkarsa itibarı ve gücü kalır mı? Şiddet yöntemleri kullanamayan bir PKK'yı hangi Kürt hazır olda dinler?

ÖCALAN'A 20 DÖNÜMLÜK ÇİFTLİK

Yaşadığımız son üç aylık savaş dönemi PKK içinde ciddi kırılmaların ve tartışmaların yaşandığı bir dönem oldu. Şiddet sona eriyor. Denendi ve işe yaramadığı görüldü. BDP'liler bir yanda PKK içinde çatışarak, öbür tarafta Türkiye'nin geri kalanına bir şeyler anlatmaya çalışarak sivil siyasetin önünü açmaya çalışıyorlar. Bu evrede 'Öcalan'a ev hapsi' önerisi, Öcalan'ı kurtarmaktan ziyade PKK içindeki dengeleri etkilemeye çalışan taktik bir hamle gibi görünüyor. 'Öcalan'ı muhatap alın' dediler. Devlet alıp müzakere yürüttü. Sonuç? Kim savaş ilan etti?

Diyelim ki, Marmaris veya Kuşadası'nda 20 dönümlük bir çiftlik ve Öcalan'ın her türlü iletişim imkânı var; yani örgütünü yönetiyor. Sadece şu soruya cevap verelim: Kürt sorunu ve terör sorunu ne olur?

www.yerelgundem.com