Yağmur Suyu Zorunluluğu Meclis Gündeminde: MHP teklifi İzmir’de SüngerKent tartışmasını alevlendirdi
MHP’nin belediyelere yağmur suyu kullanımını en az yüzde 10 zorunlu kılan teklifini TBMM’ye sunması, İzmir’de iptal edilen “SüngerKent” projesini yeniden gündeme taşıdı. Kentte, teknik yol haritası ve şeffaflık çağrıları öne çıkıyor.
Yağmur Suyu Zorunluluğu Meclis Gündeminde: MHP teklifi İzmir’de “SüngerKent” tartışmasını alevlendirdi
YEREL GÜNDEM / İZMİR, TÜRKİYE
TBMM’de yeni iklim-adaptasyon adımı
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in hazırladığı, büyükşehir ve il belediyelerinde toplam su tüketiminin en az yüzde 10’unun yağmur suyundan karşılanmasını zorunlu kılan kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Teklif, kuraklık riski artan kentlerde alternatif su kaynaklarının devreye alınmasını hedeflerken, uygulama takviminden denetim esaslarına kadar belediyelere yeni yükümlülükler getiriyor.
Gözler İzmir’de: iptal edilen “SüngerKent” dosyası yeniden masada
Meclis hamlesi, İzmir’de Tunç Soyer döneminde başlatılan ve yağmur suyu hasadıyla kentsel su yönetimini güçlendirmeyi amaçlayan “SüngerKent” yaklaşımını yeniden gündeme taşıdı. Mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın projeyi sürdürmemesi ve teknik kılavuza erişimin kapatılması, yerel kamuoyunda “neden-sonuç” tartışmasına yol açmıştı. Uygulamada çatı, yol ve meydanlardan yağmur suyunun toplanması; gri su kullanımının artırılması ve su taşkınlarının azaltılması hedefleniyordu.
Siyasi polemik: “CHP kentleri örnek gösterebilirdi”
İz Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal, sosyal medya paylaşımlarında teklif vesilesiyle İzmir’i işaret ederek, “CHP, ‘Belediyelerimiz zaten yapıyor; İzmir’e bakın’ diyebilirdi ama diyemiyor” eleştirisini dillendirdi. Kartal, “SüngerKent’in sırf önceki yönetimin projesi olduğu için iptal edildiğini” savunurken, rapor ve kılavuzlara erişimin kapatılmasını da eleştirdi. Bu iddialar, yerel siyasette “süreklilik–devamlılık” prensibinin ne ölçüde gözetildiği sorusunu büyüttü.
Belediyenin penceresi: önceliklendirme ve kaynak yönetimi tartışması
Belediye cephesinde ise son yıllarda artan maliyetler, altyapı bakım-onarım yükü ve acil hizmet ihtiyaçlarının önceliklendirilmesi gerekçeleri öne çıkıyor. Yağmur suyu hasadının yaygınlaştırılması, yalnızca bir mühendislik uygulaması değil; planlama, mülkiyet, bütçe ve mevzuat eşgüdümü gerektiren çok aktörlü bir süreç. Kanalizasyon–yağmur suyu ayrıştırması, depolama hacimleri, şebekeye entegrasyon ve kalite kontrol gibi başlıklar, projelerin hem mali hem idari yükünü belirliyor.
Teklif ne getiriyor? Belediyelere yol haritası ve yaptırım riski
MHP’nin teklifi, belediyelere yağmur suyu kullanım oranı için taban bir hedef tanımlıyor. Bu hedef, yeni yapılarda çatı suyu depolamayı zorunlu kılmaktan mevcut kamu tesislerinde gri su sistemleri kurulumuna; park-bahçe sulamasında alternatif su kullanımından sanayi-ticaret tesisleri için teşvik ve zorunluluk dengesine kadar geniş bir araç seti gerektiriyor. Denetim mekanizmasının nasıl işleyeceği, belediyelerin performansını doğrudan etkileyecek. Uyum sağlamayan idareler için yaptırımlar ve performans kriterleri, teklifin en kritik unsurları arasında yer alıyor.
İzmir için fırsat ve riskler: su güvenliği, taşkın kontrolü, bütçe
Akdeniz iklim kuşağında yağış rejimi giderek düzensizleşirken, yağmur suyu hasadı iki yönlü fayda sağlıyor: Birincisi, içme suyu şebekesine binen yük azalıyor; ikincisi, ani yağışlarda sel ve taşkın riski düşüyor. İzmir özelinde, çok odaklı mini depolama sistemleri, yeşil altyapı (yağmur bahçeleri, geçirgen zeminler) ve kamusal binalarda gri su kullanımı; nispeten kısa vadede etkisi görülebilecek kalemler olarak öne çıkıyor. Buna karşın bütçe disiplini, hibe/uluslararası fon erişimi ve özel sektörle iş birliği, uygulamanın sürdürülebilirliği için belirleyici olacak.
Kamuoyunun beklentisi: şeffaf bir teknik takvim
Teklifin yasalaşma süreci kadar, yerelde atılacak adımlar da yakından izleniyor. İzmir’de kamuoyu; yağmur suyu hedefinin mahalle bazında nasıl karşılanacağı, hangi pilot bölgelerin seçileceği, yıllık kapasite artış planı ve yatırım kalemlerinin paylaşılması gibi somut bir yol haritası bekliyor. Ayrıca, geçmişte üretilen teknik doküman ve raporların arşivlenerek kamu erişimine açılması çağrısı, bilgiye dayalı politika üretimi açısından önem taşıyor.
Sonuç: kutuplaşma yerine uygulama ekonomiği
Meclis’teki teklif, iklim uyumu ve su verimliliğinin siyasetin gündeminde üst sıralara çıktığını gösteriyor. İzmir’deki tartışma, yerel yönetimlerin değişen idari öncelikleri ile uzun vadeli dayanıklılık yatırımları arasındaki gerilimi görünür kılıyor. Kent için temel soru açık: SüngerKent benzeri programlar, teknik ve mali gerçekliklere uygun, ölçülebilir hedeflerle yeniden tasarlanıp hayata geçirilecek mi; yoksa politik polemik, uygulamanın önüne mi geçecek?













