2025 Aile Yılında Elif ve Ayşe: Babasız Büyüyen Çocuklar
AK Parti 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etti, ancak birçok aile hukuksuzluk nedeniyle parçalanıyor. Mehmet Ocaktan, aile politikalarındaki çelişkileri ve gerçekleri yazdı.

AK Parti 2025’i "Aile Yılı" İlan Etti: Gerçekten Aileyi Korumak Mı, Yoksa Sadece Slogan Mı?
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılını "Aile Yılı" ilan ettiklerini duyurdu. Ancak, Türkiye'de aile kurumuna yönelik tehditlerin yalnızca belirli ideolojilerle sınırlı olmadığını belirten eleştiriler gündeme oturdu. Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, hükümetin aile politikalarındaki çelişkileri ele alarak, gerçek bir aile koruma stratejisinin olup olmadığını sorguladı.
Aileyi Korumak İçin Gerçekçi Politikalar Şart
Erdoğan, aile kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Aile yapımızın korunması ve geleceğe sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz" dedi. Ancak, son yıllarda Türkiye'de aile yapısını etkileyen sosyo-ekonomik ve hukuki sorunlar çözüm beklerken, "Aile Yılı" ilanının ne derece uygulanabilir olduğu tartışılıyor.
Özellikle ekonomik kriz nedeniyle artan boşanma oranları, gençlerin evlilikten kaçınması ve çocuk sahibi olmanın giderek zorlaşması gibi faktörler, hükümetin aile politikalarını etkisiz hale getiriyor. Ocaktan, hükümetin yalnızca belli ideolojik tehditlere odaklanarak gerçek sorunları göz ardı ettiğini belirtiyor.
Elif ve Ayşe: Babasız Büyüyen Çocuklar
AK Parti’nin "Aile Yılı" ilanı, hukuk mağduru ailelerin yaşadığı trajedileri de tekrar gündeme getirdi. Ukrayna’da yaşayan ve 7 yıldır ailesine dönemeyen bir babanın çocukları Elif ve Ayşe, devletin "aileyi koruma" iddiasının pratikte nasıl çelişkilerle dolu olduğunu gösteren örneklerden biri. Babalarının hukuki engeller nedeniyle çocuklarını görememesi, "Aile Yılı" söyleminin ne derece gerçekçi olduğu konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Türkiye'de birçok aile, keyfi mahkeme kararları, adil yargılanma hakkının ihlali ve hukuksuz uygulamalar nedeniyle parçalanıyor. Hükümetin "aileyi koruma" iddiasına rağmen, adaletsizlik nedeniyle mağdur olan binlerce aile, devletin bu konudaki gerçek niyetini sorguluyor.
Televizyon Programları ve Çürüyen Aile Yapısı
Mehmet Ocaktan, iktidara yakın medya kuruluşlarının yayınladığı içeriklerin de aile yapısını tehdit ettiğini vurguluyor. AK Parti’nin "ahlaki yozlaşma" vurgusuna rağmen, aile değerlerini zedeleyen televizyon programlarının, devlet desteğiyle ekranlarda yer aldığını belirtiyor.
Özellikle reyting uğruna aile içi çatışmaları, aldatmaları ve toplumsal değerleri aşındıran içeriklerin sunulduğu programlar, Anadolu irfanının bir parçası olarak sunuluyor. Ancak, bu tür yayınların, aile kurumuna zarar verdiği açıkken, hükümetin bu konuda herhangi bir adım atmaması büyük bir çelişki olarak öne çıkıyor.
Gerçek Bir Aile Politikası Mümkün Mü?
AK Parti’nin "Aile Yılı" söylemi, sosyal politikalar ve hukuki reformlarla desteklenmediği sürece yalnızca bir slogandan ibaret kalacak gibi görünüyor. Gerçek anlamda aileyi korumak için şu adımların atılması gerektiği vurgulanıyor:
- Ekonomik Destek: Artan hayat pahalılığı nedeniyle evlenmek ve çocuk sahibi olmak isteyen gençlere destek mekanizmaları oluşturulmalı.
- Hukukun Üstünlüğü: Aileleri parçalayan hukuksuz uygulamalar ve keyfi yargı kararları son bulmalı.
- Medya Denetimi: Aile yapısını bozan programlar yerine eğitici ve kültürel içeriklere ağırlık verilerek toplumun değerleri korunmalı.
- Toplumsal Bilinçlendirme: Aile kavramı, yalnızca ideolojik bir araç olarak kullanılmaktan çıkarılmalı ve gerçek sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar getirilmeli.
Sonuç olarak, 2025’in gerçekten "Aile Yılı" olması için hükümetin yalnızca slogan üretmekten vazgeçip, somut adımlar atması gerekiyor. Aksi halde, "Aile Yılı" da, önceki yıllarda olduğu gibi sadece bir propagandadan ibaret kalacak.