Avrupa’nın mahpus yoğunluğu lideri: Türkiye’de cezaevleri kapasiteyi aştı

Türkiye’de cezaevleri kapasiteyi aştı: 413 bin 780 kişi, 304 bin 964 yatak. Avrupa’da mahpus oranında birinciyiz. Nedenler ve çözüm seçeneklerini okuyun.

Avrupa’nın  mahpus yoğunluğu lideri: Türkiye’de cezaevleri kapasiteyi aştı

Avrupa’nın “mahpus yoğunluğu” lideri: Türkiye’de cezaevleri kapasiteyi aştı

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Son üç yılda 100 bine yakın artış

Adalet Bakanlığı’nın Ağustos 2025 itibarıyla paylaştığı verilere göre, Türkiye’de yaklaşık 304 bin 964 kişilik kapasitesi bulunan cezaevlerinde 413 bin 780 kişi barınıyor. Bu tablo, 2022’ye kıyasla dikkat çekici bir yükselişe işaret ediyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre 31 Mart 2022 tarihinde cezaevlerindeki toplam kişi sayısı 314 bin 502 idi. Söz konusu toplamın 275 bin 965’i hükümlü, 38 bin 537’si tutuklu statüsündeydi. Son üç yılda mahpus sayısındaki yaklaşık 100 bin kişilik artış, kapasite baskısını belirgin şekilde artırdı.

Bazı cezaevlerinde iki katına varan doluluk

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) ziyaretleri sonrası yayımlanan raporlar, kapasite üstü barındırma sorununun ülke genelinde yaygınlaştığını gösteriyor. Öne çıkan başlıklar şöyle:

  • Malatya Akçadağ T Tipi Kapalı Cezaevi: Kapasite 384, mahpus 750

  • Konya Ereğli 1 No’lu Y Tipi Kapalı Cezaevi: Kapasite 455, mahpus 659

  • Kalecik Açık Cezaevi: Kapasite 1.400, mahpus 3.155

  • Elazığ R Tipi Kapalı Cezaevi: Kapasite 1.140, mahpus 1.535

  • Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi: Kapasite 287, mahpus 382

  • Kayseri Kapalı Cezaevi: Kapasite 1.318, mahpus 3.162

Bu veriler, bazı kurumlarda doluluk oranının yüzde 100’ün de üzerine çıktığını, koğuş, ortak alan ve sosyal hizmetler üzerinde ciddi baskı yarattığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, kapasite aşımı; barınma, sağlık hizmetleri, psikososyal destek ve eğitim-iyileştirme programları gibi temel alanlarda kalite kaybı riskini artırıyor.

Avrupa liginde zirvedeyiz

Avrupa Konseyi’nin yıllık ceza istatistikleri (SPACE) çalışmasında Türkiye, her 100 bin kişiye düşen mahpus sayısında Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer aldı. 31 Ocak 2024 tarihli raporda Türkiye’de bu oranın 356 olduğu belirtilirken, Türkiye’yi Azerbaycan (264), Gürcistan (261) ve Moldova (235) gibi ülkeler izliyor. Raporda ayrıca Türkiye, mahpusların yaş ortalaması göstergesinde 36 ile Avrupa’da 35. sırada bulunuyor. Bu tablo, Türkiye’nin hem nicelik hem de demografik açıdan Avrupa genelinden ayrıştığına işaret ediyor.

Nedenler ve etkiler: Hangi dinamikler öne çıkıyor?

Uzman değerlendirmelerine göre mahpus sayısındaki artışta birden fazla dinamik rol oynuyor:

  • Ceza politikalarının yönelimi: Bazı suç tiplerinde daha sert yaptırımlar, alternatif tedbirlerin sınırlı kullanımı.

  • Yargılama süreçleri: Tutukluluk uygulamasının genişliği, dosya yoğunluğu nedeniyle yargılama sürelerinin uzaması.

  • Toplumsal-eğitsel eksen: Tekrarlayan suçları düşürmeye dönük iyileştirme ve rehabilitasyon programlarının kapsayıcılığı ve etkinliği.

  • Altyapı baskısı: Hızlı artışa karşı yeni kurum yapımı ve personel kapasitesinin aynı hızda büyüyememesi.

Bu baskı, cezaevlerinin asli amacı olan ıslah ve topluma yeniden kazandırma işlevlerinde aksama riski yaratıyor. Doluluk, kişisel alan yetersizliği, güvenlik gerilimleri ve hizmet kalitesinde düşüş gibi sorunları da beraberinde getiriyor.

Çözüm tartışmaları: Alternatif yaptırımlar ve reform ihtiyacı

Politika setlerinde öne çıkan öneriler arasında; denetimli serbestlik kapsamının rasyonel genişletilmesi, elektronik izleme, kısa süreli hapis yerine para cezası/erteleme/konutta infaz gibi alternatiflerin etkin kullanımı, yarı-açık/iyileştirme odaklı kurumların yaygınlaştırılması ve tutuklamada ölçülülük ilkesi yer alıyor. Ayrıca hızlandırılmış yargılama, uzlaşma/seri muhakeme gibi usullerin standardizasyonu ve yargı insan kaynağının güçlendirilmesi de tıkanıklığı azaltabilecek başlıklar arasında. Uzmanlar, kapasite baskısının yalnızca yeni bina ile çözülemeyeceğini; ceza adaleti zincirinin tamamında eş zamanlı adımlara ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Takvim ve beklenti: Göstergelerde kalıcı iyileşme mümkün mü?

Önümüzdeki dönemde, yeni cezaevi yatırımları, mevzuat güncellemeleri ve alternatif infaz uygulamalarının dengeleyici etkiler yaratması bekleniyor. Ancak kalıcı bir iyileşme için veri temelli politika tasarımı, kurumlar arası koordinasyon ve bağımsız izleme-değerlendirme mekanizmalarının güçlendirilmesi kritik görülüyor. Türkiye’nin Avrupa ligindeki sıralamasını aşağı çekebilmesi, bu bütüncül yaklaşımın hayata geçirilmesine bağlı olacak.


www.yerelgundem.com