Can Holding Soruşturmasında Gözaltılar ve 121 Şirkete Kayyum: Süreç İstanbul’da Derinleşiyor
İstanbul merkezli soruşturmada Can Holding’e bağlı yapılara operasyon düzenlendi. 10 şüpheliden 5’i gözaltına alınırken, 121 şirkete TMSF kayyum atandı. Soruşturma, mali akışlar ve şirket yapılanmasına dair “aklama” ve “dolandırıcılık” iddialarını içeriyor.

Can Holding Soruşturmasında Gözaltılar ve 121 Şirkete Kayyum: Süreç İstanbul’da Derinleşiyor
YEREL GÜNDEM / İSTANBUL, TÜRKİYE
Operasyonun Kapsamı: Gözaltılar ve Malvarlığı Tedbirleri
İstanbul’da yürütülen soruşturma kapsamında Can Holding’e bağlı yapılara yönelik geniş çaplı bir operasyon gerçekleştirildi. “Suç örgütü kurmak”, “vergi kaçakçılığı”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “kara para aklama” başlıklarında yürütülen soruşturmada, 10 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı; bunlardan 5’i yakalanarak emniyete götürüldü. Gözaltına alınanlar arasında, holding bünyesindeki medya şirketlerini yöneten isimlerden biri olan Kenan Tekdağ da bulunuyor. Şüphelilerin işlemlerinin İstanbul Jandarma Komutanlığı’nda sürdüğü öğrenildi.
Yargı Kararı: 121 Şirkete TMSF Kayyum Ataması
Soruşturma sürecinde, mahkeme kararıyla Can Holding ile bağlantılı 121 şirketin malvarlığına el konuldu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı. Kararda, soruşturma dosyasındaki mali incelemeler ve kolluk tespitleri doğrultusunda, şirketlerin suçtan elde edildiği iddia edilen gelirlerin aklanmasına aracı edildiği şüphesinin bulunduğu belirtildi. Bu kapsamda şirketlerin ortaklık payları, taşınmazları, taşıtları, hak ve alacakları ile banka ve kripto varlık hesaplarına tedbir konuldu.
İddiaların Çerçevesi: Mali Akışlar ve Yapılanma
Soruşturma dosyasına yansıyan iddialara göre; holding çatısı altında faaliyet gösteren çok sayıdaki şirket üzerinden kaynağı belirsiz yüksek tutarlı para girişleri yapıldı, bu tutarlar şirketler arasında aktarılarak izlerin perdelemeye çalışıldığı öne sürüldü. Faturasız işlemler ve sahte belge düzenlemeleriyle vergi yükümlülüklerinin azaltıldığı, bazı şirketlerde ticari faaliyet olmamasına karşın nakit sermaye artışlarına gidildiği iddia edildi. Ayrıca, “ortaklara borçlar” kalemi üzerinden gösterilen kaynakların, varlık barışı düzenlemeleri kullanılarak sisteme yeniden sokulduğu ve bu işlemlerin suçtan elde edilen gelirin aklanması niteliği taşıdığı ileri sürüldü.
Yapısal Yöntem: Çoklu Şirket ve Yönetim Değişiklikleri
İddialar arasında, aynı faaliyet alanlarında çok sayıda şirket kurulması, yönetim kurullarında sık değişiklik yapılarak sorumlulukların dağıtılması ve denetim mekanizmalarının zorlaştırılması da yer alıyor. Soruşturma mercileri, bu örgütlü yapının eğitim, medya, finans ve enerji gibi stratejik sektörlerde şirket alımları, hisse devirleri ve yatırımları doğrudan yasa dışı gelirlerle finanse ettiğini; bu yolla hem ekonomik güç kazanmayı hem de kamuoyu nezdinde meşruiyet oluşturmayı hedeflediğini değerlendiriyor.
Medya, Eğitim ve Enerji Dosyaları: Geniş Etki Alanı
Kayyum atanan şirketler listesinde ulusal ölçekte yayın yapan televizyon kanalları ve medya hizmeti sağlayıcıları, eğitim kurumları ve enerji şirketleri de bulunuyor. Bu durum, operasyonun ekonomik ve sektörel etkilerinin birden fazla alanda hissedileceğine işaret ediyor. TMSF, kayyum ataması sonrasında yaptığı bilgilendirmelerde temel önceliğin şirketlerin faaliyetlerini aksatmadan sürdürmek, çalışanların ve üçüncü tarafların haklarını korumak olduğunu vurguladı.
Süren Süreç: Yargısal Çerçeve ve Masumiyet İlkesi
Gözaltılar ve kayyum atamaları soruşturmanın erken aşamalarında atılan tedbir niteliğindeki adımlar olarak öne çıkıyor. Yargılama süreci devam ederken, tüm şüphelilerin “masumiyet karinesi” gereği haklarının korunduğu; ileri sürülen tüm iddiaların mahkeme önünde delillerle sınanacağı hatırlatılıyor. Soruşturma makamlarının yeni gözaltılar, şirket varlıkları üzerinde ek tedbirler veya iddianameye gidecek süreçlerde kamuoyunu bilgilendirmesi bekleniyor.
Sektörel ve Piyasa Yansımaları
Operasyonun, medya ve eğitim başta olmak üzere farklı sektörlerde yönetim ve finansman akışlarında kısa vadeli belirsizliklere yol açabileceği değerlendiriliyor. Kayyum yönetimi döneminde operasyonel sürekliliğin sağlanması ve tedarikçi-çalışan ödemelerinin düzenli yürütülmesi, piyasa güveni açısından kritik görülüyor. Etki alanı geniş şirket ağlarında, sözleşmelerin gözden geçirilmesi ve bağımsız denetimlerin derinleştirilmesi de beklenen adımlar arasında yer alıyor.
Kaynak: DW Türkçe