CHP'de Yargı Kulisleri ve Siyasi Denge: Halk Baskısı, İmamoğlu Operasyonu ve Erdoğan Sonrası Senaryolar
Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyonlar sonrası CHP'de yargı kulisleri yeniden hareketlendi. Erdoğan’ın halk desteği zayıflarken CHP'nin elindeki dosyalar ve yargı gücünü devreye alıp almayacağı merak konusu.

CHP'de Yargı Kulisleri ve Siyasi Denge: Halk Baskısı, İmamoğlu Operasyonu ve Erdoğan Sonrası Senaryolar
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / ANKARA
İmamoğlu Operasyonu Dengeleri Değiştirdi mi?
Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk operasyonlarıyla birlikte Türkiye siyasetinde yeni bir eşik aşıldı. Uzun süredir yargıda yaşandığı iddia edilen hukuk ihlallerine karşı sessiz kalan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), bu kez halktan gelen sert tepkilerle karşı karşıya kalması, partide "mecburi bir pozisyon değişikliği" doğurdu. Operasyonun ilk anlarında pasif bir görüntü çizen CHP yönetimi, sokaktan yükselen sesin gücünü fark edince adımlarını yeniden belirlemek zorunda kaldı.
Peki, bu sadece geçici bir refleks mi, yoksa CHP yargı yapılanmasını gerçekten harekete geçirmeye hazırlanıyor mu?
CHP'nin Yargı ile Tarihsel İlişkisi ve Sessizlik Eleştirileri
CHP’nin, Türkiye’de yargı bürokrasisi üzerindeki etkisi yeni değil. Özellikle askeri vesayet dönemlerinde, yargının belirli katmanlarında güçlü bir CHP etkisinin olduğu biliniyor. Başörtüsü yasağı gibi birçok temel hak ihlalinde, 28 Şubatçı generallerin arkasında duran yargı unsurlarının siyasal meşruiyeti, dönemin ana muhalefeti CHP'den dolaylı destek almıştı.
Ancak dikkat çeken asıl mesele, Ak Parti iktidarı döneminde yargı bağımsızlığının zedelendiği çok sayıda olayda CHP'nin etkili bir direniş gösterememesi. Bu suskunluk, bazı analizlere göre stratejikti: Hukuk devleti çökünce, halk AK Parti'den yüz çevirir beklentisiyle, ihlaller karşısında pasif kalındı. Nitekim, yaşanan ekonomik kriz ve hukuk güvenliğinin zayıflaması, Erdoğan’ın tabanında ciddi bir çözülmeye neden oldu. Bugün gelinen noktada, CHP'nin "beklediği oldu" gibi bir tablo ortaya çıkmış görünüyor.
Siyasi Gelişmeler CHP'yi Harekete Geçirebilir mi?
İktidar bloğundaki erime CHP’yi yargı sahasında daha aktif hale getirebilir. Yargıdaki tarikat-cemaat yapılanmalarının etkisi sıkça dile getirilirken, CHP'nin elindeki yargı kadrolarının bugüne dek “sessiz güç” olarak kalması da eleştiri konusu olmuştu. Ancak artık İmamoğlu operasyonları gibi somut saldırılarla karşı karşıya kalan CHP'nin, yargı içinde elde ettiği birikimi harekete geçirip geçirmeyeceği büyük merak konusu.
CHP kulislerinde, uzun süredir hazırlanmış yolsuzluk ve usulsüzlük dosyalarının olduğu, bu dosyaların siyasal iktidarın daha da zayıfladığı bir anda devreye alınabileceği konuşuluyor. Özellikle kamu kaynaklarının dağılımı, imar izinleri, kamu ihaleleri gibi başlıklarda belgelenmiş dosyaların, Erdoğan ve ailesi ile bazı AK Parti üst düzey isimlerini hedef alabileceği iddia ediliyor.
Özgür Özel'den Erdoğan'a Sert Tepki: "Menemen Yapmam Seninle!"
CHP lideri Özgür Özel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasa çağrısına karşı verdiği yanıt sadece bir polemik değil, aynı zamanda CHP'nin yaklaşan döneme nasıl baktığını da gösteriyor. Özel’in “Sen AİHM ve AYM kararlarına uymayacaksın, sonra gel Anayasa yapalım diyeceksin. Menemen yapmam seninle, Anayasa mı yapacağım?” sözleri, bir uzlaşma zemini değil, çatışma dili kurulduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Özel’in çıkışı, anayasa tartışmalarını bertaraf etmenin ötesinde, CHP'nin Erdoğan sonrası Türkiye’de hem siyasal hem de kurumsal olarak "eski düzenle" hesaplaşmaya hazırlandığına işaret ediyor.
Kurultay, Kayyum ve Kurumsal Direniş
Parti içi tartışmalar ve kurultay davası üzerinden koparılan fırtınaya rağmen Özgür Özel’in mesajı net: CHP içinden verilecek her mesaj, Erdoğan’ı değil, partinin birliğini korumayı hedefliyor. Kayyum tehdidinin geri püskürtülmesi, İBB’deki direnç, parti tabanındaki mobilizasyon bu yeni dönemin işaret fişekleri.
Özel'in “CHP’yi MHP ile karıştırmasınlar” sözleri ise, partinin sistem içinde kendi ayakları üzerinde durma iradesini vurguluyor. Her ne kadar geçmişte statükonun tarafı olmakla eleştirilmiş olsa da, bugünkü CHP, hem devlet kurumları içindeki etkisini hem de sokaktaki enerjiyi daha bütünlüklü kullanmaya hazırlanıyor.
Erdoğan'ın Zayıflaması Yeni Yargı Süreçlerini Tetikler mi?
Siyasi yorumculara göre Erdoğan'ın halk desteğindeki zayıflama, sadece seçim sonuçlarını değil, hukuk sahasını da dönüştürebilir. Erdoğan’ın güçlü olduğu dönemde rafta tutulan dosyalar ve soruşturmalar, artık “siyasi maliyet” korkusu olmadan işleme alınabilir. CHP'nin, geçmişteki yargı etkisini daha bilinçli bir şekilde kullanarak, hesaplaşma değil ama “hukuki denetim” mekanizmasını çalıştırması beklenebilir.
Özetle, Türkiye yeni bir siyasi dengeye doğru evrilirken, yargı bu denklemin merkezinde yer alacak gibi görünüyor. CHP ise, bu kez tarihteki pasif rolünü değil, aktif ve hukuki bir güç olarak konumlanma fırsatını elinde tutuyor.