Forbes listesi tartışma yarattı: İzmir çalışmayı sevmeyenler arasında ilk 3’te mi?

“Forbes listesi” İzmir’i “çalışmayı sevmeyen iller” arasında gösterdi. Uzmanlar metodoloji ve veri şeffaflığına dikkat çekiyor; İzmir için üretkenlik ve istihdam odaklı politika önerileri öne çıkıyor.

Forbes listesi  tartışma yarattı: İzmir  çalışmayı sevmeyenler  arasında ilk 3’te mi?

“Forbes listesi” tartışma yarattı: İzmir ‘çalışmayı sevmeyenler’ arasında ilk 3’te mi?

YEREL GÜNDEM / İZMİR – TÜRKİYE

Araştırma ne söylüyor, ne söylemiyor?

ABD merkezli ekonomi dergisi Forbes’in Türkiye’de “çalışmayı en çok seven” ve “çalışmayı en az seven” illeri sıraladığı iddia edilen liste, İzmir’i “çalışmayı en az seven iller” arasında 3’üncü sıraya yerleştirdi. Habere göre listede İstanbul çalışmayı en çok seven şehir olurken, Adana en az çalışan iller listesinde ilk sırayı aldı. İzmir’in “çalışma iştahı” düşük iller arasında anılması, sosyal medyada geniş yankı buldu ve “veri kalitesi–yöntem” tartışmasını beraberinde getirdi.

İzmir neden gündemin merkezinde?

İzmir, Türkiye’nin en büyük üçüncü ekonomisi; sanayi, ticaret, lojistik ve turizm ekseninde yüksek istihdam kapasitesine sahip. Bu nedenle “çalışmayı sevmeme” iddiası, şehrin üretim ve hizmet dinamikleriyle ilk bakışta çelişkili görünüyor. Kentte mevsimsel turizm döngüsü, esnek çalışma biçimleri ve hizmetler sektörünün ağırlığı, “çalışma süreleri–üretkenlik” tartışmasını daha karmaşık hâle getiriyor. Bir başka deyişle, uzun mesai tek başına “çok çalışmak” anlamına gelmediği gibi, verimlilik de yalnızca mesai süresiyle ölçülemiyor.

Listenin görünmeyen yüzü: Metodoloji soruları

Listelerin nasıl derlendiği, hangi veri setlerinin kullanıldığı ve soruların nasıl formüle edildiği kritik önemde. Örneğin:

  • Örneklem: Kaç kişiyle, hangi yaş–sektör dağılımında görüşüldü?

  • Kriter: “Çalışmayı sevme” hangi göstergelerle ölçüldü? (Haftalık saat, işgücüne katılım, fazla mesai, devamsızlık oranı, memnuniyet anketleri vb.)

  • Zaman: Veri hangi dönemi kapsıyor? Mevsim etkisi elimine edildi mi?

  • Karşılaştırılabilirlik: Şehirlerin sektör yapıları ve kayıt dışılık oranları gözetildi mi?
    Bu soruların açık yanıtı olmadan yapılan sıralamalar, algıyı veriymiş gibi yansıtabilir. Kamuoyunun güveni için listeler, yöntem ve kaynak şeffaflığı ile desteklenmeli.

İzmir’in gerçek göstergeleri ne diyor?

İzmir’in istihdam kompozisyonu, ihracat performansı, teknopark–KOBİ ekosistemi ve yükseköğretim–Ar-Ge ağı, kentin çalışma kültürü ve üretkenliğini çok boyutlu okumayı gerektiriyor. Ayrıca son yıllarda artan uzaktan çalışma, girişimcilik ve serbest zaman ekonomisi gibi trendler, “çalışmayı sevme” gibi öznel bir ölçütün farklı biçimlerde tezahür etmesine yol açıyor. Kısacası, İzmir’in iş yapma kapasitesi tek bir sıralamayla açıklanamayacak kadar katmanlı ve dinamik.

Adana ve Antalya örnekleri: Sektör etkisi ve algı farkı

Listede “çalışmayı en az sevenler” arasında anılan Adana ve Antalya, sektör bileşimleri ve mevsimsellik nedeniyle sıkça dalgalı istihdam ritmine sahip. Tarım, turizm ve hizmetlerdeki dönemsel yoğunluk, resmî çalışma saatleri–fiilî emek arasında farklı okumalara yol açabilir. Bu yüzden “çalışmayı sevme” gibi davranışsal bir kavram, sektörün doğasına bağlı olarak şehirden şehre doğal varyasyon gösterebilir.

Algı yerine politika: İzmir için 5 öneri

Tartışmayı “etiket” üzerinden değil, veri–politika ekseninde yürütmek daha sağlıklı:

  1. Açık veri ve yerel endeks: İzmir’e özgü “Üretkenlik ve İş Yaşamı Endeksi” (çalışma saatleri, verimlilik, memnuniyet, ücret, kayıt dışılık) yılda iki kez yayımlanmalı.

  2. Sektörel mesleki eğitim: Turizm, lojistik, imalat ve bilişimde mikro-sertifika programlarıyla işgücü yükseltmesi (upskilling) hızlandırılmalı.

  3. Esnek çalışmada standart: Uzaktan ve hibrit modelde mesai, performans ve refah ölçütleri kurumsallaştırılmalı.

  4. Kayıt dışılıkla mücadele: Denetim–teşvik dengesinde yerel eylem planı ile işgücü kaybı ve güvencesizlik azaltılmalı.

  5. Refah–üretkenlik dengesi: Çocuk bakımı, ulaşım ve konut destekleriyle işgücüne katılım ve işte kalma oranları güçlendirilmeli.

Sonuç: Etiketten önce kanıt

“İzmirliler çalışmayı sevmiyor” iddiası, başlıkta çarpıcı olabilir; fakat kanıt temelli değerlendirme yapılmadıkça genelleyici ve yanıltıcı olur. İzmir’in üretim gücü, hizmetler ekonomisi ve yenilik kapasitesi, çalışmayı sevme/sevmeme ikiliğine sıkıştırılamayacak kadar zengin. Tartışmanın, şeffaf metodoloji ve somut göstergeler üzerinden sürmesi, hem kent imajı hem de istihdam politikaları için en doğru yoldur.


www.yerelgundem.com