Mehmet Uçum’dan Yüzde 50+1 Vurgusu: Demokratik Birikim Korunmalı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, yüzde 50+1 sisteminin korunmasının Türkiye’de demokratik birikimin güvencesi olduğunu vurguladı. Uçum’un açıklamaları, yeni anayasa ve rejim tartışmalarında önemli bir pozisyon ortaya koyuyor.
Mehmet Uçum’dan Yüzde 50+1 Vurgusu: “Demokratik Birikim Korunmalı”
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Yüzde 50+1 Sistemi, Halkın Egemenliğinin Teminatı mı?
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Demokrasi Hukuku Notları” başlıklı sosyal medya yazı dizisinin yedinci bölümünü yayımladı. Uçum’un bu bölümde verdiği mesaj, Türkiye siyasetinde son dönemde yeniden tartışma konusu olan yüzde 50+1 sistemi üzerineydi. Uçum, sistemin halkın demokratik kazanımı olduğunu belirterek, değişim süreçlerinde bu ilkenin korunmasının şart olduğunu vurguladı.
“Demokratik Kazanımlar Değişimle Silinmemeli”
Mehmet Uçum, doğrudan halk iradesine dayanan sistemin, Türk demokrasisinin temel taşı olduğunu ifade ederek, “Demokratik kazanımları koruyarak değişim; değişim zamanlarında yurtsever demokrasinin temel gücü olan halkın demokratik birikimlerini korumak demektir” dedi. Uçum’a göre halkın cumhurbaşkanını doğrudan ve salt çoğunlukla seçmesi, sadece hükümet modeli değil, aynı zamanda milli egemenliğin fonksiyonel işleyişinin bir parçası olarak görülmeli.
Başkanlık Modeli ve Milli Egemenliğin Bütünlüğü
Uçum’un dikkat çektiği bir diğer önemli başlık ise “yurtsever demokrasi” tanımı oldu. Bu tanıma göre milli egemenlik halkın elinde toplanmalı, hiçbir bürokratik ya da kurumsal güç halk iradesinin üzerine çıkmamalı. Başkanlık sistemi bu açıdan Uçum’a göre ideal model: Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor, devletin başı oluyor ve yürütme yetkisini doğrudan halkın vekâletiyle kullanıyor.
“Uluslararası Hukuk İç Hukuka Üstün Olamaz”
Uçum’un yazısında dikkat çeken bir diğer ifade de milli hukuk vurgusu. Uluslararası hukuk kurallarının, Türkiye’nin iç hukuk düzeninin üzerine çıkarılmasına karşı çıkan Uçum, “Milli hukukun üstünlüğü yurtsever demokrasinin pozitif hukuk niteliğidir” diyerek Türkiye’nin hukuk sisteminin kendi iç dinamiklerine göre şekillenmesi gerektiğini söyledi. Bu vurgu, Türkiye’nin son dönemde uluslararası yargı mercileriyle yaşadığı hukuki gerilimleri de akla getiriyor.
Yeni Anayasa Tartışmalarıyla Paralel Bir Çizgi
Uçum’un mesajı aynı zamanda iktidar çevresinde sıkça dile getirilen “yeni anayasa” çağrısıyla da örtüşüyor. Özellikle vesayet tartışmalarına karşı milli iradeyi daha güçlü kılacak bir anayasal düzen ihtiyacına vurgu yaparak, halkın doğrudan temsil hakkının anayasal güvence altında kalması gerektiğini savunuyor. Bu çerçevede yüzde 50+1 formülünün sadece teknik bir tercih değil, bir demokrasi ilkesi olduğu savunuluyor.
Yeni Bir Rejim Mi Tartışılıyor?
Yüzde 50+1 sistemi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin merkezinde yer alıyor. Ancak son dönemde bazı siyasi aktörlerin bu sistemin değişmesini teklif etmesiyle, Uçum’un çıkışı “sistemi savunma refleksi” olarak yorumlandı. Özellikle muhalefet cephesinden gelen “daha az oyla seçilebilen cumhurbaşkanlığı” teklifleri, demokratik meşruiyetin zedelenebileceği kaygılarını doğuruyor. Uçum’un bu hassas noktada yaptığı çıkış, hem iç siyaset hem de anayasal tartışmalar açısından belirleyici olabilir.













