PKK’nın Feshi Siyasi Dengeleri Nasıl Değiştiriyor? İttifaklar, Anayasa Tartışması ve Partiler Arası Geçişler
PKK'nın feshi, Türkiye'de siyasi partilerin konumlarını ve ittifak yapılarını yeniden şekillendiriyor. DEM Parti'nin rolü, anayasa süreci, CHP'nin tutumu ve seçmen davranışları siyasette yeni denklemlerin önünü açıyor.
PKK’nın Feshi Siyasi Dengeleri Nasıl Değiştiriyor? İttifaklar, Anayasa Tartışması ve Partiler Arası Geçişler
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Yeni dönem, yeni pozisyonlar: Siyasi aktörler değişen denklemde nasıl şekillenecek?
PKK'nın silahlı mücadeleye son verip kendini feshettiğini açıklaması, sadece güvenlik ve toplum gündemini değil, siyasi partilerin konumlarını ve Türkiye’nin iç siyasetini de yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Siyaset bilimciler ve araştırmacılara göre, bu gelişme sadece bir "barış" hamlesi değil; aynı zamanda parti ittifaklarını, oy geçişlerini ve anayasa tartışmalarını etkileyebilecek temel bir kırılma anı.
DEM Parti’den AK Parti’ye mi, yoksa CHP’ye mi yakınlaşma olacak? İYİ Parti’nin pozisyonu nasıl etkilenir? Anayasa değişikliği sürecine hangi parti nasıl yaklaşacak? Bu soruların yanıtı, önümüzdeki aylarda siyasi haritayı ciddi biçimde etkileyebilir.
Siyasette kırılma kaçınılmaz: Partiler uyum arayışında
Siyaset bilimci Seren Selvin Korkmaz’a göre, PKK’nın silah bırakması siyaset tarzını ve parti konumlarını doğrudan etkileyecek. Mevcut fay hatlarının ve ittifak yapılaşmalarının sarsılması bekleniyor. Korkmaz, “Bir yıl önceki siyasi denklemler artık geçerli değil. Partiler yeni sürece uyum sağlayan program ve söylemler geliştirmek zorunda” görüşünde.
Süreçle birlikte DEM Parti’nin alanının genişlemesi bekleniyor. Ancak bu genişleme, AK Parti ile bir yakınlaşma mı getirir yoksa DEM Parti’yi CHP ile daha sıkı bağlar mı, belirsiz. Bu durum, özellikle yaklaşan anayasa değişikliği tartışmalarında belirleyici olacak.
CHP: Demokratikleşme çizgisinde temkinli ilerleyiş
CHP, çözüm süreci yaklaşımında başından beri temkinli bir tavır sergiliyor. Özgür Özel liderliğinde sürece karşı çıkmayan ancak doğrudan angaje de olmayan bir pozisyon alan parti, hem seçmen beklentileri hem de toplumsal uzlaşıyı göz önünde bulundurarak hareket ediyor. CHP’nin çözüm süreci konusunda yarışa katılması, siyasal kutuplaşmayı yumuşatabilecek bir fırsat sunuyor.
Ancak bu duruşun riskleri de var. Korkmaz’a göre CHP, İmamoğlu’nun tutukluluğu ve kutuplaşma nedeniyle yeni hedef haline gelmiş durumda. MHP ve iktidar kanadının söyleminde CHP, artık "yeni düşman" konumunda. Bu durum, CHP’nin siyasal manevra alanını daraltabilir.
DEM Parti: İttifak dengelerinde "tampon güç" mü olacak?
DEM Parti’nin yeniden şekillenmesi ihtimali sıkça konuşulurken, Prof. Dr. Mesut Yeğen bu konuda temkinli. Öcalan’ın Cumhur İttifakı beklentilerine uygun bir yönlendirme yapmayacağını düşünen Yeğen, DEM Parti’nin Cumhur İttifakı ile anayasa ittifakı kurması ihtimalini zayıf görüyor.
Bununla birlikte DEM Parti’nin doğrudan bir ittifaka yanaşmadan, iki büyük blok arasında "tampon güç" işlevi göreceği, anayasa gibi kritik konularda kilit rol oynayabileceği belirtiliyor. Bu durum, partiyi güçlendirirken aynı zamanda yoğun baskı altında tutabilir.
İttifaklarda parçalanma mı, yeni kombinasyonlar mı?
Yeğen’e göre hem CHP, hem AK Parti hem de DEM Parti içinde iç çatlaklar yaşanabilir. Bir partinin diğerine yaklaşması, mevcut seçmen kitlesinde kopuşlara neden olabilir. Örneğin, DEM Parti AK Parti’ye yakınlaşırsa, CHP’ye doğru oy kayması yaşanabilir. CHP’nin DEM Parti ile iş birliğini artırması ise İYİ Parti’ye oy kaptırmasına neden olabilir.
Buna göre her partinin oy tabanındaki değişken dinamikler, önümüzdeki dönemin siyasi kırılmalarını belirleyecek.
Toplumsal destek zayıf ama belirleyici
MetroPOLL araştırmasına göre, toplumun yalnızca yüzde 23,8’i Öcalan’la yürütülen süreci destekliyor. Desteklemeyenlerin oranı yüzde 67,7. AK Parti ve MHP seçmeninde de sürece destek zayıf. Bu, iktidarın süreçte atacağı adımların tabanında karşılık bulamayabileceği anlamına geliyor.
Bu zayıf destek, aynı zamanda milliyetçi bir tepki dalgasını da tetikleyebilir. Nitekim İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun grup toplantısını Lozan Parkı’nda yapacaklarını duyurması da bu atmosferin işareti olarak görülüyor.
Anayasa süreci kilit eşik olacak
Yeni anayasa tartışmaları, sürecin asıl kırılma noktası olabilir. Siyaset bilimciler, Türkiye’nin demokratikleşmesi için yeni bir anayasanın kaçınılmaz olduğunu belirtirken, mevcut iktidarın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçmeyeceği görüşünde birleşiyor.
Burada kilit soru şu: Kürt meselesi demokratikleşme yönünde mi ele alınacak, yoksa mevcut otoriter eğilimlerin içine mi çekilecek?













