Prostat kanserinde doğru bilinen 7 yanlışa dikkat!

Prostat kanserinde sık yapılan 7 hata—PSA yaşı, belirtiler, BPH-karışıklığı, yaşam tarzı efsaneleri—Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu’nun uyarılarıyla; erken tanı ve kişiye özel takip önerileri.

Prostat kanserinde doğru bilinen 7 yanlışa dikkat!

Prostat kanserinde doğru bilinen 7 yanlışa dikkat!

BİLGE DOKTOR / İSTANBUL

Erkeklerde en sık görülen kanserlerden prostat kanserine ilişkin hatalı inanışlar, hem erken tanıyı geciktiriyor hem de tedaviye uyumu zayıflatıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Turhan Çaşkurlu, risk gruplarında zamana yayılmış tarama, belirtilerin ciddiye alınması ve “tek testle teşhis” yanılgısından kaçınmanın hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor.

Erken tanı kişiye özel: PSA için tek yaş yok

Toplumda “PSA testini 50’den sonra yaptırın” inancı yaygın. Oysa doğru yaş genetik yatkınlığa göre değişiyor. Ailesinde (baba, kardeş) prostat kanseri olmayan, şikâyeti bulunmayan erkekler için 50 yaş makul bir başlangıç iken; birinci derece yakınlarında öykü olanlarda 40–45 yaş, birden çok yakınında kanser bulunanlarda ise 40 yaş öneriliyor. “Genç yaşta prostat kanseri olmaz” düşüncesi de hatalı: Nadir de olsa 40 yaş altı erkeklerde görülebilir; aile öyküsü ve risk profiline göre erken değerlendirme gerekir.

Belirti ve tanıda yanılgılar: ‘Sessiz ilerler’ ve ‘PSA yüksekse kanserim’

Prostat kanseri sinsi seyredebilse de her zaman belirti vermeden ilerlemez. Sık/gece idrara kalkma, akımda zayıflama, idrar yaparken ağrı veya kanama, mesaneyi boşaltamama hissi, damlama, idrar kaçırma, cinsel fonksiyon sorunları gibi şikâyetler erken uyarı olabilir.
Bir başka yaygın hata da PSA değerini tek başına teşhis gibi görmek. Yüksek PSA = kanser demek değildir; enfeksiyon, iyi huylu büyüme gibi durumlarda da yükselebilir. Tersine, bazı kanserlerde PSA düşük seyredebilir. Doğru yaklaşım; öykü, muayene, kan-idrar testleri, görüntüleme, akım testi ve gerekli ise biyopsi ile bütüncül değerlendirmedir.

Prostat büyümesi ≠ prostat kanseri

“Her prostat büyümesi kansere döner” yanlıştır. İyi huylu prostat büyümesi (BPH) çoğunlukla bezin iç kısmından, prostat kanseri ise dış kısımdan gelişir; patolojileri ve sonuçları farklıdır. BPH nedeniyle ameliyat geçiren kişilerde dahi düzenli ürolojik takip gereklidir; “prostatımı aldırdım, kontrole gerek yok” güvenli bir yaklaşım değildir.

Yaşam tarzı efsaneleri: Cinsel ilişki ve ‘mucize’ besinler

“Sık cinsel ilişki prostat kanserinden korur” ifadesi bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. Risk üzerinde asıl belirleyiciler; yaş, genetik yatkınlık, hormon düzeyleri ve yaşam tarzıdır.
Aynı şekilde tek başına koruyan mucize besin yoktur. Sebze-meyve ağırlıklı, doymuş yağın kısıtlandığı, ideal kilonun korunduğu bir diyet; düzenli egzersiz, sigara ve alkolün sınırlandırılması genel kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Domates, brokoli, lahana, yeşil çay, soya gibi gıdalar destekleyici olabilir; ancak taramanın ve doktor takibinin yerini tutmaz.

Ne yapmalı? Kişiselleştirilmiş yol haritası

  • Riskinizi bilin: Aile öyküsü olan erkekler için erken ve sık tarama planı şart.

  • Belirtiyi ertelemeyin: İdrar alışkanlıklarında değişiklik veya yukarıdaki bulgular varsa yaş beklemeden ürolojiye başvurun.

  • Tek teste bağlanmayın: PSA sonucu mutlaka klinik muayene ve ileri değerlendirme ile yorumlanmalı.

  • Takibi sürdürün: BPH veya tedavi geçmişiniz olsa bile rutin kontrolleri aksatmayın.

  • Yaşam tarzını optimize edin: Dengeli beslenme, hareket, tütünsüz yaşam ve kilo kontrolü tedaviyi destekler.

Prof. Dr. Çaşkurlu’ya göre, erken tanı ve hastaya özel planlama ile prostat kanserinde başarılı sonuçlar mümkün: “Efsaneler yerine kanıta dayalı bilgiyle hareket etmek, hayat kurtarıyor.”


www.bilgedoktor.com