Şehitler Ölmez: Şehadet Mertebesinin İslam’daki Yüce Konumu
İslam’da şehitlik, ölümden sonra kesintisiz bir hayatın başlangıcı olarak kabul edilir. Şehitler, Allah katında diri olup cennet nimetleriyle ödüllendirilir. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde bu yüksek mertebe övgüyle anlatılır.
Şehitler Ölmez: Şehadet Mertebesinin İslam’daki Yüce Konumu
BİLGETABİRCİ.COM / TÜRKİYE
Şehitlik: Ölüm Değil, Yeni Bir Hayata Geçiş
İslam’a göre şehitler, fiziksel olarak ölse de gerçekte ölü değildirler. Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi 154. ayette açıkça ifade edildiği gibi, Allah yolunda öldürülenlerin diri olduğu ancak insanların bunu bilemeyeceği belirtilir. Şehit olan bir kişi, ölümün soğukluğunu hissetmez ve kabirdeki hayatını dünya hayatının bir devamı olarak görür.
Şehadet, Allah’ın En Büyük İkramıdır
Şehitler, vefat ettiklerinde ayrılık acısını yaşamazlar. Hadislerde, Allah’ın şehitlerine ölüm acısını hissettirmediği, onların cennette huzur içinde rızıklandırıldığı bildirilmiştir. Abdullah bin Abbas’ın (ra) rivayet ettiği bir hadise göre, Uhud Savaşı’nda şehit olanların ruhları yeşil kuşlar içine yerleştirilmiş ve cennet nimetlerinden istifade etmeleri sağlanmıştır.
Şehitler İçin Verilen İlahi Müjde
Kur’an-ı Kerim’de şehitlerin cennette Allah’ın lütfundan faydalandıkları ve onlara hiçbir korkunun olmayacağı bildirilir. Âl-i İmran Suresi 169. ve 170. ayetlerde, şehitlerin dünyada kalan müminlere, cennet nimetlerine kavuştuklarını haber vermek istedikleri, bu nedenle onların cihaddan geri durmamaları gerektiği vurgulanır.
Dünyevi Hayattan Berzah Âlemine Yumuşak Geçiş
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat adlı eserinde şehitlerin berzah âleminde zahmetsiz, kedersiz bir hayat yaşadıklarını ifade eder. Şehitler kendilerini ölmüş olarak görmez, sadece daha iyi bir âleme geçtiklerinin farkında olurlar. Bu, onların Allah’ın özel lütufları ile ödüllendirildiklerini gösteren en büyük işaretlerden biridir.
Şehitlik ve Gazilik Ruhunun Taşıdığı Anlam
Tarihte İslam ordularının zaferlerinin ardında şehadet ve gazilik ruhunun olduğu bilinir. Malazgirt’ten İstanbul’un fethine, Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar Müslüman toplumlar, "Ölürsem şehit, kalırsam gazi" inancıyla hareket etmişlerdir. Bu inanç, onların cesaretle mücadele etmesini ve vatanlarını savunmasını sağlamıştır.
Şehadet Yolunda Mücadele
İslam dünyasında şehitlik, iman edenlerin en büyük mertebesi olarak kabul edilir. Peygamber Efendimiz (sav), Allah yolunda mücadele eden kişinin en faziletli insanlardan biri olduğunu belirtmiş ve kıyamet gününde peygamberler, âlimler ve şehitlerin insanlara şefaat etme hakkına sahip olacağını bildirmiştir.
İmanla Yaşayan Nesiller Yetiştirmek
Şehitlik ve gazilik ruhunun korunması, ancak imanlı nesiller yetiştirmekle mümkündür. İslam medeniyetinin korunması ve yaşatılması için toplumun şehadet kavramına sahip çıkması, dini ve milli değerlerini koruması gerekmektedir.
"Dördüncü Tabaka-i Hayat: Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur'ân'la, şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet, şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarik-i hakta feda ettikleri için, Cenâb-ı Hak, kemâl-i kereminden, onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı âlem-i berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar, ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kubûrun çendan ruhları bâkidir; fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez." (Mektubat, Birinci Mektup)
"Allah yolunda öldürülenlere 'Ölüdür!..' demeyin. Aslında onlar diridirler, fakat siz bunu bilemezsiniz." (Bakara Suresi, 2/154)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfunden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayıp rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler." (Âl-i İmran Suresi, 3/169, 170)
Abdullah bin Abbas (ra)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah Efendimiz (asm) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Uhud savaşında kardeşlerimiz şehid olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların içine yerleştirdi. Onlar cennet nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler ve Arş’ın gölgesi altında asılı bulunan altın kandillere konarlar."
"Onlar yiyecek ve içeceklerinin tadını, eğlenip dinlendikleri yerin güzelliğini görünce de: ‘Kardeşlerimizin cihaddan uzak durmamaları ve savaştan yüz çevirmemeleri için, bizim cennette rızıklandırıldığımızı onlara kim bildirecek?’ dediler."
"Allah Teâlâ: ‘Sizin arzunuzu onlara ben duyururum.’ buyurdu. Bunun üzerine bu âyetler indi.” (Ebu Davud, Cihad, 25)













