Sındırgı’da 6,1’lik Depremin Ardından: Büyük Deprem Beklentisinde Değiliz
Sındırgı’daki 6,1’lik depremin ardından 40 günde 10 bini aşkın artçı kaydedildi. Prof. Dr. Okan Tüysüz, olağandışı diziyi “saklı fay–jeotermal–magma” olasılıklarıyla açıklayıp yeraltı çalışmalarını önerdi; 6,1’den büyük bir deprem beklemediğini belirtti.
Sındırgı’da 6,1’lik Depremin Ardından: “Büyük Deprem Beklentisinde Değiliz”
YEREL GÜNDEM / SINDIRGI, BALIKESİR, TÜRKİYE
40 Günde 10 Bini Aşan Sarsıntı: “Alışılageldik Değil”
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 10 Ağustos 2025’te meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede hareketlilik sürüyor. İlçe, aynı gün 00.05’te 4,9 ve 12.02’de 4,5 büyüklüğünde iki sarsıntıyla yeniden sallanırken, sonraki 40 günlük süreçte 10 binden fazla artçı deprem kaydedildi. Sarsıntılar İstanbul ve İzmir başta olmak üzere çevre illerde de hissedildi. Deprem uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, bu yoğunluğun “alışılageldik bir sayı olmadığını” belirterek, bölgedeki hareketliliğe ilişkin olası açıklamaları paylaştı.
Üç Olası Mekanizma: Saklı Fay, Jeotermal Hareket veya Magma
Tüysüz, NTV’ye yaptığı değerlendirmede, özellikle Sındırgı’nın güneyinde, 6,1’lik ana şoka yakın alanlarda olağandışı bir sarsıntı dizisi gözlendiğini söyledi. Uzman, üç ihtimal üzerinde duruyor: “Özellikle Sındırgı’nın güneyinde bugünkü depremin de meydana geldiği alanda ya bizim yüzeyde görmediğimiz bir takım faylar var, ya burada jeotermal olarak sıcak suların bir hareketi var” diyerek, “Ya da magma hareketleri var” değerlendirmesinde bulundu. Bu tablo, yüzeyde belirgin bir kırık izi bulunmasa da yeraltında karmaşık bir gerilme ve akışkan hareketi olabileceğine işaret ediyor.
“Yeraltı Çalışmalarına İhtiyaç Var”
Bölgedeki olağandışı artçı sayısının nedenini anlamak için klasik saha gözlemlerinin ötesine geçilmesi gerektiğini vurgulayan Tüysüz, “Yüzeyden yapılan çalışmalarda burada aktif bir fay izlenemiyor. Yeraltı çalışmalarına ihtiyaç var.” ifadelerini kullandı. Uzmanlara göre sismik yansıma–kırılma ölçümleri, gravite–manyetik haritalamalar ve mikrosismisite ağlarının sıklaştırılması, özellikle saklı fay zonları ve jeotermal akışkan sistemlerinin daha net haritalanması açısından kritik önem taşıyor. Böyle bir teknik paket, yalnızca Sındırgı için değil, Marmara ve Ege geçiş kuşağının tamamı için risk azaltma politikalarına veri sağlayabilir.
“Büyük Deprem Olur mu?” Sorusu ve Bilimsel Yanıt
Artçıların yoğunluğu, kamuoyunda “daha büyük bir deprem olur mu?” sorusunu da gündeme taşıdı. Tüysüz, olasılık değerlendirmesini temkinli bir iyimserlikle özetledi: “Olasılıkla bunlar birkaç ay daha devam edecekler. Ancak bölgede büyük deprem yaratacak bir fay olsaydı, bu faylar yüzeye çıkar ve biz bunları belirlerdik.” Uzman, beklentisinin “büyük bir deprem olmaksızın sarsıntıların devamı” yönünde olduğunu vurguladı ve ekledi: “Burada 6,1’den daha büyük bir deprem ortaya çıkacağı kanaatinde değilim.”
Bilim insanlarının bu yaklaşımı, artçı dizisi boyunca enerjinin kademeli boşaldığı; ancak yerel ölçekte hasar riski yaratabilecek orta büyüklükte sarsıntıların zaman zaman görülebileceği anlamına geliyor.
Bölgesel Etki ve Toplum Güvenliği: “Hazırlık Hafifse Tetik Artar”
Sındırgı’daki sarsıntıların çevre illerden hissedilmesi, Marmara–Ege geçiş hattının ne kadar entegre bir sismik sistem olduğunu hatırlattı. Uzmanlar, büyük deprem beklentisi düşük olsa da yapısal dayanım, acil toplanma yerlerinin güncellenmesi, ağır eşya sabitlemesi ve aile afet planları gibi basit ama etkili önlemlerin ihmal edilmemesi gerektiğini anımsatıyor. Deprem döngülerinin belirsizliği, “erken uyarı”, “hızlı hasar tespiti” ve yerel kapasiteyi güçlendiren yatırımların sürekliliğini gerektiriyor. Bu çerçevede, Sındırgı özelinde önerilen yeraltı araştırmaları tamamlayıcı bir rol oynarken, belediyeler ve il afet birimleri için mikrobölgeleme ve risk iletişimi çalışmalarının da hızlandırılması bekleniyor.
Önümüzdeki Süreç: Bilimsel Haritalama ve Şeffaf İzleme
Sahadan gelen veriler, önümüzdeki birkaç ayın artçı aktivite bakımından hareketli geçebileceğine işaret ediyor. Sındırgı ve çevresinde yoğun ağ ölçümleriyle artçıların derinlik–zaman–mekânsal dağılımının izlenmesi, olası saklı fay ya da akışkan hareketi senaryolarını netleştirecek. Şeffaf veri paylaşımı ve periyodik teknik bilgilendirmeler, hem bölge halkının güven duygusunu destekler hem de karar alıcılar için somut yol haritası oluşturur.













