AİHM, ByLock verilerinin elde edilişini münferit dosyada inceleyecek
AİHM, Ayhan Bahar/Türkiye (27231/20) dosyasında ByLock verilerinin elde ediliş yöntemlerini münferit biçimde inceleyecek; Türk Hükümeti’nin savunma süresi 16 Ekim 2025’e uzatıldı. Karar, delil üretim sürecinin hukuka uygunluğu ve veri bütünlüğü açısından emsal etkisi taşıyor.

AİHM, ByLock verilerinin elde edilişini münferit dosyada inceleyecek
İYİ AVUKAT / STRAZBURG
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ByLock verilerine ilişkin en kritik başvurulardan biri olan Ayhan Bahar / Türkiye (Başvuru No: 27231/20) davasını benzer başvurulardan ayırarak münferit biçimde ele alma kararı verdi. Mahkeme, özellikle verilerin hangi yöntemlerle elde edildiği, bu sürecin hukuka uygunluğu ve verilerin doğruluk–bütünlüğünün bağımsız bilirkişi incelemesine tabi tutulup tutulmadığına odaklanacak. Karar, 3 Eylül 2025 tarihli gelişmeler ışığında duyuruldu.
Ayrı inceleme kararı ne anlama geliyor?
Münferit inceleme, AİHM’in dosyayı teknik ve usule ilişkin yönleriyle derinlemesine ele alacağını gösteriyor. Bu yaklaşım, ByLock kullanımına dair kanıt üretim sürecinin merkezde olduğu, binlerce kişiyi etkileyen tartışmalı bir delil ekosisteminin standartlarını netleştirme potansiyeli taşıyor. Türkiye’de uzun süredir yalnızca ByLock kullanımı iddiasına dayalı mahkûmiyetlerin adil yargılanma ve kanunsuz ceza olmaz ilkeleri bakımından sorgulandığı biliniyor. AİHM’in bu dosyada delilin kaynağı ve elde ediliş tekniği üzerine odaklanması, benzer davalara emsal teşkil edebilir.
Davanın çerçevesi: Hangi sorular sorulacak?
Dosyada Mahkeme, ByLock verilerinin kim tarafından, hangi araç ve prosedürlerle elde edildiğini; hukuka uygunluk denetiminin yapılıp yapılmadığını ve verilerin bağımsız bir uzman tarafından bütünlük doğrulamasından geçip geçmediğini sorguluyor. Bu yönelim, önceki karar setlerinde (örneğin Yüksel Yalçınkaya) daha çok mahkeme süreçlerindeki usuli güvencelere odaklanan değerlendirmeden farklı olarak, delilin üretim/elde ediliş aşamasını ayrıca mercek altına alıyor.
Türkiye için neden kritik?
ByLock verileri, 2016 sonrası ceza yargılamaları ve idari işlemler (kamu görevinden çıkarma dâhil) açısından belirleyici rol oynadı. AİHM’in bu davada vereceği tespitler, delil değeri, güvenilirlik ve doğrulama standartları bakımından iç hukuk uygulamalarını doğrudan etkileyebilir. 22 Temmuz 2025 tarihli Demirhan ve Diğerleri / Türkiye kararında Mahkeme, ByLock kullanımını mahkûmiyet için yeter gören yaklaşımın AİHS m.7 ve m.6/1 bağlamında ihlallere yol açtığını belirterek içtihadı güçlendirmişti. Mevcut münferit inceleme, bu hattın delilin teknik kaynağına genişlemesi anlamına geliyor.
Takvim: Hükümete ek süre
Türk Hükümeti, savunmaya esas bilgi ve belgelerin hacmi nedeniyle ek süre talep etti; AİHM bu talebi kabul ederek savunma ve gözlemlerin sunulması için son tarihi 16 Ekim 2025 olarak belirledi. Bu, dosyanın teknik nitelikteki kapsamına işaret eden önemli bir usuli gelişme olarak öne çıkıyor.
Daha geniş çerçeve: Sistematik dosyalar ve emsal etkisi
AİHM, 25 Kasım 2024’te Türkiye’ye iletişim aşamasında ByLock temelli çok sayıda başvuruyu birlikte ele almış; temel sorun alanlarını hükümete yöneltmişti. Ayhan Bahar dosyasının ayrıştırılması, bu gruplandırılmış başvurular içerisinden kanıt elde etme yöntemleri odağında bir pilot/emsal etkisi doğurma ihtimalini artırıyor. Bu nedenle karar, yalnızca bireysel bir şikâyet değil; sistemik bir sorunun yargısal standartlar bakımından sınanması olarak görülüyor.