AİHM’nin Demirtaş kararı için kritik eşik: Türkiye 8 Ekim’e kadar ne yapacak?
AİHM’nin Demirtaş ihlal kararında 8 Ekim’de itiraz süresi doluyor. Kesinleşirse tahliye, tazminat ve Bakanlar Komitesi denetimi gündemde. Ankara ne yapacak?

AİHM’nin Demirtaş kararı için kritik eşik: Türkiye 8 Ekim’e kadar ne yapacak?
YEREL GÜNDEM / ANKARA–STRASBOURG
Üç aylık süre doluyor: Tahliyenin önü açılabilir mi?
HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 8 Temmuz 2025’te verdiği ihlal kararına yapılacak itirazlar için tanınan üç aylık süre 8 Ekim’de doluyor. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, “Bu tarih, kararın kesinleşmesi ve tahliyenin önünün açılması bakımından belirleyici” diyerek gözlerin Ankara’ya çevrildiğini açıkladı. AİHM içtihadı gereği, karar üç ay içinde Büyük Daire’ye taşınmazsa kesinleşmiş sayılıyor ve uygulanması Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin denetimine giriyor.
AİHM ne dedi? “Tutukluluk hukuki değil, siyasi”
Mahkeme, Demirtaş’ın 20 Eylül 2019’da başlayan tutukluluğunun “hukuki gerekçelerden yoksun” olduğunu ve “siyasi amaç taşıdığını” belirledi. Kararda; savunmaya ve dosyaya erişimin kısıtlanması, suç vasfının “suça teşvik”ten “suç işlemeye kışkırtma”ya gerekçesiz biçimde dönüştürülmesi, siyaset içerikli konuşmalar ile yöneltilen suçlar arasında makul bağ kurulamadığı gibi hususlar vurgulandı. Bu tespitler temelinde AİHS’nin kişi özgürlüğü ve güvenliği başta olmak üzere birden çok maddesinin ihlal edildiğine hükmedildi. Mahkeme, ikinci tutuklama kararının “başvurucunun siyasi faaliyetlerini engelleme” amacı taşıdığı kanaatiyle, “demokratik tartışmanın daraltıldığı” değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset cephesinde beklenti: “Kobani tutukluları için de bağlayıcı”
DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, AİHM kararının yalnızca Demirtaş’ı değil Kobani davasında yargılanan ve tutuklu bulunan diğer siyasetçileri de ilgilendirdiğini hatırlatarak, “8 Ekim’de karar kesinleşecek. Hukukun gereği açıktır: AİHM kararlarının uygulanması, Kobani tutuklularının tahliyesi ve çözüm sürecinin güvenilirliği için bu adım zorunludur” dedi. Karaman da aynı dosyada yargılanan isimler bakımından kararın “bağlayıcı sonuçlar” doğuracağını vurguluyor.
Uygulanmazsa ne olur? Bakanlar Komitesi denetimi ve yaptırım hattı
Kararın kesinleşmesi halinde Türkiye’nin Demirtaş’a 3.245 avro maddi, 32.500 avro manevi tazminat ve 20.000 avro yargılama gideri ödemesi gerekecek. Daha önemlisi, infaz ve tahliye dahil tüm icra adımları Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yakın takibine girecek. Türkiye’nin kararı uygulamaması halinde dosya, Osman Kavala kararında olduğu gibi, uzun bir denetim ve siyasi baskı sürecine evrilebilir. Komite, üye devletlere karşı kademeli yaptırım araçlarını gündeme alabiliyor; Ankara ise Kavala dosyasında bugüne kadar çağrılara olumlu karşılık vermedi.
Hukukî takvim: Büyük Daire olasılığı ve “kesinleşme” senaryosu
AİHM daire kararına itiraz, üç ay içinde yapılırsa önce ön incelemeye tabi tutuluyor. Uygun görülmesi halinde dosya Büyük Daire’ye taşınabiliyor; reddedilirse daire kararı kesinleşmiş oluyor. Kararın 1’e karşı 6 oyla alındığı notu, itirazın kabul şansına ilişkin yorumları sınırlasa da gözler 8 Ekim’de. Sürecin seyrine göre Anayasa Mahkemesi ve derece mahkemelerinde yeniden yargılama, tahliye ve tazminat başlıkları gündeme gelebilir.
Saha gerçekliği: Dokuzuncu yılına giren tutukluluk ve yargı bağımsızlığı tartışması
Demirtaş, 4 Kasım 2016’dan bu yana cezaevinde. AİHM 2018, 2020 ve 2025’te toplam üç kez ihlal kararı verdi; buna rağmen tutukluluk rejimi ve yargı süreçleri, “siyasî saik” tartışmasını bitirmedi. Son karar, Ekim 2014 olaylarına ilişkin delil standardı, makul şüphe ve ölçülülük kriterleri açısından iç hukukta emsal niteliğinde. Kesinleşme halinde, istinafta bulunan Kobani dosyası dâhil pek çok başvuru bakımından içtihat etkisi yaratması bekleniyor.
Olası sonuçlar: Normalleşme adımı mı, yeni bir gerilim mi?
Ankara’nın karara uyumu, Avrupa Konseyi ile ilişkiler ve hukukun üstünlüğü göstergeleri açısından kritik. Uygulama yönünde atılacak adımlar, hem içerde yargı reformu tartışmalarını hem de dışarda siyasi ve ekonomik ilişkileri olumlu etkileyebilir. Tersi senaryo ise, Konsey mekanizmalarında yeni bir gerilim, yaptırım tartışmaları ve yatırımcı güveninde ilave dalgalanma riskini barındırıyor. 8 Ekim takviminin yaklaştığı bu günlerde, Türkiye’nin vereceği karar, yargı bağımsızlığı ve demokratik standartlar ölçeğinde bir turnusol testi olarak görülüyor.