Aşûre Günü: On Mucize ve Paylaşma Geleneğinin Kaynağı
Aşûre Günü, hicrî yılın ilk ayı Muharrem’in 10. gününde kutlanıyor. Rivayetlere göre on peygamber mucizesine sahne olan bu gün; oruç, dua ve aşûre tatlısı paylaşımıyla yüzyıllardır İslâm kültüründe birlik ve bereketi simgeliyor.
Aşûre Günü: On Mucize ve Paylaşma Geleneğinin Kaynağı
BİLGE TABİRCİ / İSTANBUL
Kutsal Takvimde Muharrem ve Aşûre’nin Yeri
İslâm dünyasında “Allah’ın ayı” olarak tanımlanan Muharrem, hicrî takvimin ilk ayı ve barışla anılan dört “haram ay”dan biridir. Bu ayın onuncu günü, yani Aşûre; hem yeni bir hicrî yılın simgesi hem de peygamber kıssalarına atıfta bulunan bir tefekkür fırsatı kabul edilir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç Muharrem’de tutulan oruçtur” buyurarak (Müslim, Sıyâm 202) bu dönemin manevî değerini vurgulamıştır.
On Mucize: Beşeriyet Tarihindeki Kırılma Anları
Geleneksel rivayetlere göre Aşûre Günü, insanlık hikâyesinin kilometre taşlarını belirleyen on olaya sahne olmuştur:
-
Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesi kabul edildi.
-
Hz. Nuh’un (a.s.) gemisi Cûdî Dağı’na oturdu.
-
Hz. İbrahim (a.s.) ateşten kurtuldu.
-
Hz. Yakub’un (a.s.) görme kaybı sona erdi.
-
Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından çıkarıldı.
-
Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından şifaya kavuştu.
-
Hz. Yusuf kuyudan çıkarıldı.
-
Hz. Musa (a.s.) Kızıldeniz’i geçip Firavun’u geride bıraktı.
-
Hz. Davud’un (a.s.) tövbesi kabul edildi.
-
Hz. İsa (a.s.) doğdu ve aynı gün ilâhî kudretle göğe yükseltildi.
Bu silsile, Aşûre’yi yalnızca tarihî bir hatıra değil, Allah’ın kullarına lütfunun sembolü hâline getirir.
Aşûre Günü İbadetleri: Oruç, Dua ve İnfak
Din âlimleri, 9–10 veya 10–11 Muharrem günlerinde oruç tutmayı tavsiye eder; “Aşûre orucu geçen yılın küçük günahlarına kefaret olur” (Tirmizî, Savm 48) hadisi buna temel oluşturur. Nafile namaz, Kur’an tilaveti, zikir, salavat ve sadaka; günün manevî atmosferini güçlendiren diğer uygulamalardır. Bazı tekke kaynaklarında ilk gün 360 Âyetel Kürsî ya da 1000 İhlâs okunması dile getirilir; bu uygulamalar sahih hadislerde geçmese de zikirle meşgul olmanın fazileti öne çıkarılır.
Paylaşma Kültürünün Simgesi: Aşûre Tatlısı
Rivayete göre Hz. Nuh (a.s.), tufan sonrası gemide kalan erzakın tamamını “âş” kazanına katınca ilk aşûre ortaya çıktı. Osmanlı’da saray mutfağından mahalle ocaklarına uzanan bu gelenek, komşuluk bağlarını pekiştirir: “Kim Aşûre’de ailesine ikramda bulunursa, Allah o yıla bolluk ihsan eder” mealiyle aktarılan hadis, cömertliği teşvik eder. Hububat, kuru meyve ve bakliyatın buluştuğu aşûre; kültürel hafızada birlik, bereket ve şükrün yenilebilir bir sembolü olarak yaşar.
Modern Zamanda Aşûre Geleneğinin Sosyal Boyutu
Günümüzde hayır kurumları, belediyeler ve sivil inisiyatifler, Aşûre Günü’nü sosyal dayanışma etkinliğine dönüştürüyor. Kamusal alanlarda paylaşılan kazanlar, ihtiyaç sahiplerine uzatılan eller ve dijital çağda yayılan “Aşûre gönderimi” kampanyaları; geleneğin çağdaş yansımaları arasında. İnfak kültürünün bu görünür hâli, Aşûre’yi sadece hatırlanan mucizeler günü değil, toplumsal kaynaşma vesilesi de kılıyor.













