Avrupa’da İsrail’e Dönük Politikada Tarihi Kırılma: Sokaktan Diplomasiye Yükselen Tepki

Avrupa’da İsrail’e karşı politikada değişim rüzgarları esiyor. Kamuoyunun baskısıyla AB ve İngiltere ticari ilişkileri gözden geçiriyor, liderlerden yaptırım sesleri yükseliyor.

Avrupa’da İsrail’e Dönük Politikada Tarihi Kırılma: Sokaktan Diplomasiye Yükselen Tepki

Avrupa’da İsrail’e Dönük Politikada Tarihi Kırılma: Sokaktan Diplomasiye Yükselen Tepki

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / ANKARA

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonlar nedeniyle Avrupa’da kamuoyundan yükselen sert tepkiler, nihayet hükümetlerin politikalarına da yansımaya başladı. On yıllardır İsrail’e koşulsuz destek veren Avrupa ülkeleri, şimdi hem ticari ilişkilerini gözden geçiriyor hem de "soykırım" ifadesini açıkça kullanmaktan çekinmiyor. Bu değişim, yalnızca diplomatik bir yön tayini değil; halktan siyasetçilere, sokaktan kabine toplantılarına uzanan derin bir dönüşümün sinyali.

Sokakta Başlayan Dalgalar: Protestolar Politikayı Zorluyor

Avrupa’nın birçok kentinde binlerce insan, Gazze’de yaşanan insani krizi protesto etmek için sokağa döküldü. Lahey’de yaklaşık 100 bin kişi İsrail yanlısı politikaları protesto ederken, Brüksel’de Avrupa Parlamentosu önünde yere uzanarak sessiz eylem yapan aktivistler, Avrupa kamuoyunun vicdanını harekete geçirdi. Bu eylemler, sadece insani bir çağrı değil, hükümetlere yönelik ciddi bir politik baskı niteliği taşıyor.

Avrupa'da halktan gelen bu yoğun baskı, karar vericileri zor durumda bırakıyor. Zira hem diplomatik ilişkileri sürdürmek hem de kamuoyu huzurunu sağlamak artık aynı anda mümkün görünmüyor. Bu çelişki, AB ülkelerinde yönetimlerin pozisyonlarını yeniden tanımlamasını zorunlu hale getiriyor.

Siyasi Liderlerin Tavır Değişikliği: Sessizlikten Yaptırıma

Gazze’deki durumun ağırlaşması üzerine Avrupa siyasetinde belirgin bir tutum değişikliği görülüyor. Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar’ın, İsrail'in Gazze’de yürüttüğü operasyonları “soykırım” olarak tanımlaması bu kırılmanın sembolü haline geldi. Sadece Musar değil, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Kanada Başbakanı Mark Carney’in yaptığı ortak açıklama, Netanyahu hükümetinin “aşırı eylemlerine” sessiz kalmayacaklarını net şekilde ortaya koydu.

İngiltere’nin İsrail ile sürdürdüğü serbest ticaret anlaşması müzakerelerini askıya alması ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimcilere yaptırım açıklaması, sözden eyleme geçişin somut örneklerinden biri. Avrupa Birliği de benzer bir adım atarak, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nı gözden geçirme sürecine girdiğini duyurdu.

İnsanlık Krizi Derinleşiyor: Gazze’de Ekmeğe Muhtaç Bir Yaşam

Uluslararası kamuoyunda yarattığı politik dalgaların ötesinde, Gazze’deki insani tablo giderek kararıyor. İsrail’in uzun süredir engellediği yardım girişlerine sınırlı izin vermesiyle birlikte, 93 kamyonluk un ve tıbbi malzeme Gazze’ye ulaşsa da, BM yetkilileri bu yardım miktarını “okyanusta bir damla” olarak nitelendirdi. BM İnsani İşler Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher, gerekli yardımlar ulaştırılamazsa sadece 48 saat içinde 14 bin bebeğin ölebileceği uyarısında bulundu. Bu açıklama, sadece diplomatik masalarda değil, kamu vicdanında da büyük yankı buldu.

Netanyahu’dan Geri Adım Yok: “Avrupa Trump Gibi Olmalı”

Tüm bu gelişmelere karşın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Batı’dan gelen baskıları reddederek Avrupalı liderlerin “ABD Başkanı Donald Trump gibi” İsrail’e koşulsuz destek vermesi gerektiğini savundu. Netanyahu’nun bu açıklaması, hem ABD hem Avrupa’daki yönetimlerin iç kamuoylarına karşı verdikleri denge savaşını daha da çetin hale getiriyor.

Bir Paradigma Değişikliği mi?

Avrupa’nın İsrail’e dönük politikalarında yaşanan bu değişim, sadece geçici bir tepki mi yoksa uzun vadeli bir politika değişikliğinin işareti mi, henüz net değil. Ancak açık olan şu: Artık Avrupa halkları, sadece ekonomik çıkarlar ya da diplomatik dengelerle değil, vicdani ve ahlaki sorumlulukla da hareket eden bir dış politika istiyor. Bu talep, siyasetçilere sadece Gazze’de değil, kendi koltuklarında da bir sınav yaşatıyor.

Sonuç: Diplomatik Sessizlikten Vicdani Hesaplaşmaya

Gazze’de bir dilim ekmeğe muhtaç hale gelen insanların görüntüleri, Avrupa’da sadece hümanist çevreleri değil, ana akım siyaseti de sarstı. Avrupa liderleri, artık halklarının gözünün içine bakarak bu trajediye kayıtsız kalamayacaklarını görüyor. İsrail’le diplomatik ilişkilerin sorgulanması, sadece Gazze’ye değil, Avrupa’nın demokrasi, insan hakları ve uluslararası hukuk gibi temel değerlerine de bir sadakat testi anlamı taşıyor.

Bu tarihi kırılma noktası, Avrupa'nın gelecekte hangi değerleri temel alarak dış politika yürüteceğini belirleyecek. Sokaktan yükselen bu çağrı, artık sadece duvarlara değil, başkentlerdeki karar masalarına da ulaşmış durumda.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com