Barış Süreci Tartışılırken Demirtaş’a 15 Yıl Hapis İstemi: Siyasette Şaşkınlık ve Rekabet Yorumları

Barış süreci yeniden tartışılırken, Selahattin Demirtaş hakkında 15 yıl hapis istemiyle dava açılması siyasette yeni bir rekabet tartışmasını gündeme getirdi.

Barış Süreci Tartışılırken Demirtaş’a 15 Yıl Hapis İstemi: Siyasette Şaşkınlık ve Rekabet Yorumları

Barış Süreci Tartışılırken Demirtaş’a 15 Yıl Hapis İstemi: Siyasette Şaşkınlık ve Rekabet Yorumları

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Öcalan’ın ev hapsi ve barış süreci konuşulurken, Demirtaş hakkında yeni dava açılması “liderlik rekabeti” yorumlarını beraberinde getirdi

Türkiye’de barış sürecine dair yumuşama sinyalleri ve Öcalan’ın cezaevi koşullarında iyileştirme talepleri gündemdeki yerini korurken, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istemiyle yeni bir dava açılması, siyasi kulislerde kafa karışıklığına neden oldu.

Özellikle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile DEM Parti heyetinin barış sürecine dair talepleri görüşmekte olduğu günlerde bu gelişmenin yaşanması, "Zamanlama manidar" yorumlarını beraberinde getirdi. Söz konusu iddianamenin 2016 yılına ait yedi farklı konuşma üzerinden hazırlandığı ve Diyarbakır 18. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildiği bildirildi. İlk duruşma tarihi ise 24 Eylül 2025 olarak belirlendi.

“Barış sürecini destekleyen birine dava açılması düşündürücü”

Medyascope’tan Ferit Aslan’ın haberine göre, dava konusu yapılan konuşmalarda Demirtaş’ın çözüm sürecine ve Öcalan’ın tecrit koşullarına dair yaptığı açıklamalar bulunuyor. Demirtaş’ın şu sözleri iddianameye delil olarak girdi:

“Çözüm ve müzakere masa dediğimiz şey en erdemli yoldur... Sayın Öcalan’ı İmralı’da bir esir gibi tecrit altında tutmaya devam ettikçe işte bu yol açılmıyor… Bu yolu açmanın biricik tek anahtarı var artık… Sayın Öcalan’ın şahsında bir kez daha müzakereye dönülmesi adına lütfen meydanları daha fazla kullanın.”

Demirtaş’ın avukatları, çözüm süreci bağlamında yapılan bu açıklamaların siyasi içerikli olduğunu, şiddetle ilişkilendirilemeyeceğini savundu. Ayrıca, müvekkillerinin hukuki durumunun iyileştirilmesi bir yana, bu tür yeni davaların açılmasının sürece zarar verdiğini ifade ettiler.

Siyaset kulislerinde rekabet tartışması: “Öcalan dışında lider istenmiyor mu?”

Siyasi kulislerdeki en çarpıcı yorum ise, Öcalan’ın ev hapsi veya kontrollü serbestlik çerçevesinde siyasi süreçte daha aktif bir rol alacağı iddialarıyla birlikte yapılıyor. Bu gelişmenin, Öcalan dışındaki isimlerin –özellikle siyasi karizmasıyla öne çıkan Selahattin Demirtaş’ın– tasfiye edilmek istenmesiyle ilişkilendirildiği belirtiliyor. Bazı yorumculara göre, “Öcalan kendisine alternatif bir lider istemiyor” algısı doğabilir.

Bu gelişmeler, Demirtaş’a yakın çevrelerde huzursuzluk yaratırken, kamuoyunun özellikle barış sürecini destekleyen kitleler nezdinde nasıl bir tepki vereceği merak konusu oldu.

Zamana yayılan bir tasfiye mi yoksa hukuki prosedür mü?

Eleştirmenler, yıllar önce yapılmış konuşmaların şimdi dava konusu edilmesini, yalnızca bir “hukuki işlem” olarak görmüyor. DEM Parti’nin çözüm sürecine yeniden dönüş çağrılarının yapıldığı günlerde böyle bir davanın açılması, “stratejik bir hamle” olarak yorumlanıyor. Özellikle Selahattin Demirtaş’ın son dönemde Öcalan’a yönelik eleştirilerde daha özgür ve cesur bir söylem kullanması, bu tür bir yargı sürecini tetiklediği düşüncesini güçlendiriyor.

DEM Parti sessiz, kamuoyu tepkili

DEM Parti yetkilileri, konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmazken, partinin iç çevrelerinde bu durumun “adaletsiz ve sürece zarar veren bir girişim” olarak değerlendirildiği biliniyor. Özellikle partinin genç kadroları ve Demirtaş’a yakın seçmen kesiminde, bu davanın açılmasına yönelik sessizlik dikkat çekiyor.

Yeni süreçte siyasi taşlar yeniden mi diziliyor?

Türkiye siyasetinde “barış”, “müzakere” ve “liderlik” başlıklarının yeniden konuşulduğu bir dönemde, Selahattin Demirtaş’ın yeniden yargı kıskacına alınması, yalnızca bir kişinin davası değil, yeni siyasi mimarinin şekillenme süreci olarak da değerlendiriliyor. Bu bağlamda, sadece DEM Parti'nin değil, bütün muhalefetin, hatta iktidarın bile bu gelişmeler karşısında pozisyon alması kaçınılmaz görünüyor.

www.yerelgundem.com