Bürûc Sûre-i Şerifi: Göklerde Yazılan Azametli Gerçekler
Kur’an’ın 85. suresi olan Bürûc Sûresi, zulme direnen mü’minlerin ödülünü, zalimlerin akıbetini ve Allah’ın gözeten adaletini anlatıyor. Ashab-ı Uhdûd kıssasıyla tarihten bugüne mesaj taşıyan bu sureyi detaylarıyla keşfedin.
Bürûc Sûre-i Şerifi: Göklerde Yazılan Azametli Gerçekler
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Zalimlerin şaşaalı saltanatlarına karşı Allah’ın adaletle yazdığı ebedi hesap: Bürûc Sûre-i Şerifi.
Kur'ân-ı Kerim'in 85. sûre olan Bürûc Suresi, göklerin ve yeryüzünün sonsuz kudret sahibi olan Allah’ın, zalimlerin zulmüne maruz kalan mü’minleri nasıl bir adalet terazisiyle tartacağını hatırlatan çarpıcı mesajlarla doludur. Süre, “Yemin olsun burçlarla dolu göğe…” diyerek başlar ve insanoğlunun göremediği ama mutlaka gerçekleşecek bir hesap gününe dikkat çeker.
Ashab-ı Uhdûd: Tarihin karanlığında yanan iman ateşi
Sürede, “Ashab-ı Uhdûd” olarak anılan zalim bir topluluk anlatılır. Yemen'de Miladi 4. yüzyılda geçtiği rivayet edilen bu hadisede, Yahudi kıral Zû Nüvâs tarafından Necran'da yaşayan Hıristiyan mü’minler, sırf Allah’a inandıkları için kazılan hendeklere atılıp yakılırlar. Bu vahşetin seyircileri ise zalimlerden başkası değildir. Kur'ân bu tüyler ürpertici tabloyu şöyle tasvir eder: "Onlar o ateşin başına oturmuş, mü'minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı."
Zulme Sessizlik, Şahide Şeref Değildir
Surenin ilk ayetlerindeki yeminler, Allah’ın hesap gününe dair hatırlatmasıdır. "Şahitlik eden ve hakkında Şahitlik edilen” vurgusuyla, her insanın amel defterine yazılanların, yarın şahitleşilecek gerçekler olduğu ifade edilir. Bugün zalime sessiz kalan, yarın mazluma niçin sessiz kaldığının hesabını verecektir.
Zulme Karşı Duranların Ödülü: Cennet
Bürûc Suresi'nde zalimlerin sonu cehennem azabı olarak bildirilirken, imanı uğruna bedel ödeyenlerin ödülü ise ırmaklar altından akan cennetlerdir. Bu, Allah’ın iman eden kullarına verdiği sözdür. Ve bu vaat, Firavun’un, Semûd'un ve Ashab-ı Uhdûd’un akıbetinden ibret alınması gereken bir hatırlatmadır.
Allah’ın Vedûd ve Ğafûr İsimleriyle Tebessüm Eden Ölümler
Sürede Allah’ın "Ğafûr" (bağışlayan) ve "Vedûd" (seven, sevilen) isimleri zikredilir. Allah, dostlarını sever, onların çilesini rahmete dönüştürür. Hz. Ebubekir'in hastalığında tebessüm ederek, "Doktor geldi, bana 'Ben dilediğimi yaparım' dedi" sözleriyle ölümü kucaklaması, bu muhabbetin bir tecellisidir.
Kur’an’ın Şerefi: Levh-i Mahfuz’daki Korunmuş Gerçek
Surenin son ayetlerinde Bürûc Suresi'nin de içinde yer aldığı Kur’an-ı Kerim’in Levh-i Mahfuz’da korunduğu belirtilir. Yani Kur’an, sözlerin en yücesidir. Yalanlayıcılar dilediğini söylesin, onun hakikati asla zarar görmez.
Netice: Bu bir tarih anlatısı değil, Şimdi’nin uyarısıdır
Bürûc Suresi, yalnızca gecelerde okunup geçilecek bir dua metni değil, bugünün zalimlerine, sessizlerine, mazlumlarına ve sabredenlerine gönderilmiş İlahi bir beyannamedir. Rabbimizin Şehîd ismiyle zulmü kayda aldığına, Vedûd ismiyle mazluma yakın olduğuna ve Batşış ismiyle zalimi mutlaka yakalayacağına iman etmek, Bürûc Suresi'ni anlamak demektir.













