CHP İzmir’de kriz alarmı: Genel merkez tutuklu adayda ısrarcı, taban ayakta!

CHP İzmir’de il kongresi öncesi, Genel Merkez’in tutuklu İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’yla “devam” eğilimi örgütte huzursuzluk yarattı. Gözler 13 Ekim davasında; konsensüs adayı ve Parti Meclisi formülü kulislerde öne çıkıyor.

CHP İzmir’de kriz alarmı: Genel merkez tutuklu adayda ısrarcı, taban ayakta!

CHP İzmir’de kriz alarmı: Genel merkez tutuklu adayda ısrarcı, taban ayakta!

YEREL GÜNDEM / İZMİR

“Değişim” söylemi ile “aday dayatma” tartışması büyüyor

CHP İzmir’de il kongresi yaklaşırken gerilim tırmanıyor. Genel Başkan Özgür Özel’in, halen tutuklu bulunan mevcut İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’yla “yola devam” eğilimi örgütte geniş bir huzursuzluğu tetikledi. Kulislerde bu yaklaşım, “tabanın iradesine müdahale” ve “değişim söylemiyle çelişki” başlıklarıyla ele alınıyor. İlçe örgütlerinden gençlik ve kadın kollarına kadar pek çok kanalda, “adayın delegeden yetki alması, emanetle değil seçimle gelmesi” vurgusu öne çıkıyor.

13 Ekim davası kritik eşik

Gözler 13 Ekim’de görülecek dosyaya çevrildi. Kulislerde, tutukluluğun sürmesi ya da yeni bir hukuki gelişme yaşanması hâlinde Aslanoğlu’nun adaylıktan çekilme ihtimalinin masada olduğu konuşuluyor. Böyle bir senaryo, kongre aritmetiğini ve bloklaşmaları baştan aşağı etkileyebilir. Buna karşılık, “hukuki belirsizliğe rağmen ısrar”ın kongre sonrasına sarkacak bir meşruiyet tartışmasını körükleyebileceği endişesi dillendiriliyor.

Örgütte kaygılar: Seçilebilirlik, algı ve motivasyon

Parti içi görüşmelerde, üç başlık öne çıkıyor:

  1. Seçilebilirlik ve sürdürülebilirlik: Hukuki belirsizliklerle başlayan bir il başkanlığı döneminin, yönetimi zayıf ve kırılgan kılabileceği değerlendiriliyor.

  2. Kamuoyu algısı: “Tutuklu aday” başlığının rakip siyasetin gündeminde sürekli canlı tutulacağı, bunun da İzmir’de partinin gündem belirleme kapasitesini sınırlayacağı belirtiliyor.

  3. Saha motivasyonu: Delegeye “seçenek sunulmaması”nın yerel örgütlerde katılım ve çalışma iştahını azaltabileceği, kongreye gölge düşürebileceği konuşuluyor.

Alternatif senaryolar: Konsensüs adayı ve PM formülü

Kulislerde iki çıkış yolu öne çıkıyor. İlki, ilçe başkanları ve delegasyonun üzerinde uzlaşabileceği bir “konsensüs aday” ile kongreye gidilmesi. Bu model, hem meşruiyet tartışmasını azaltmayı hem de kongre sonrasındaki birliktelik çağrılarını güçlendirmeyi hedefliyor.
İkinci yol, Aslanoğlu’nun Parti Meclisi’nde görevlendirilmesi seçeneği. Savunucularına göre bu formül, “emek ve birikimin dışarıda bırakılmaması” ile “İzmir’de tartışmasız bir başlangıç” amaçlarını birleştiriyor. Karşı argüman ise “aday havuzunun daraltılmaması ve delegasyonun doğal rekabetinin korunması” gereği.

Tabanın mesajı: “Yetki sandıkta, birlik meşruiyette”

İzmir, CHP’nin en yüksek oy desteklerinden birini aldığı illerden. Bu nedenle kongrenin yalnızca il içi denge değil, ülke geneli siyasal anlatı açısından da sembolik bir değeri var. Parti içi görüşlerde ortaklaşan mesaj, “değişim” söyleminin somutlanması; aday belirleme süreçlerinde şeffaflık, rekabet ve uzlaşmanın birlikte işletilmesi gereği. “Yetki sandıkta, birlik meşruiyette” formülü, geniş kesimlerin önemsediği bir zemin olarak öne çıkıyor.

Takvim daralırken muhtemel sonuçlar

Kongre öncesi kısa süre içinde üç adım bekleniyor:

  • Hukuki netleşme: 13 Ekim’deki gelişmeler, adaylık tablolarını doğrudan etkileyecek.

  • Örgüt istişaresi: İlçe başkanları ve delegasyonla daha açık bir takvim/paylaşım.

  • Siyasi çerçeve: Genel merkezin, “İzmir özelinde krizi büyütmeyen, örgütü birleştiren” bir tercih seti açıklaması.

Son tahlilde, kongreye giden süreç “değişim” söylemiyle uyumlu bir yöntem üretip üretemeyeceği üzerinden sınanıyor. İzmir’de krizin büyümemesi, hem yerel performans hem de partinin ülke genelindeki demokratik iddiası için belirleyici olacak.


www.yerelgundem.com