İzmir’i Felç Eden Başkanlar ve Cemil Tugay: 25 Yıllık Yönetim Zafiyetinin Anatomisi

İzmir’de belediyecilik krizi her geçen gün derinleşiyor. Grevler, iptal edilen alımlar, artan borçlar ve siyasi hesaplaşmalar kenti felç etti. 25 yıllık başarısız CHP yönetimi, İzmir’i Türkiye’ye ibretlik örnek haline getirdi.

İzmir’i Felç Eden Başkanlar ve Cemil Tugay: 25 Yıllık Yönetim Zafiyetinin Anatomisi

İzmir’i Felç Eden Başkanlar ve Cemil Tugay: 25 Yıllık Yönetim Zafiyetinin Anatomisi

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / İZMİR

Kısa Vadeli Çözümler, Uzun Vadeli Krizler

İzmir’in içinde bulunduğu kaotik tablo bir anda oluşmadı. Bugün işçi grevleriyle felç olan, altyapı sorunlarıyla boğuşan, borç batağındaki belediyeleriyle ülke gündeminden düşmeyen İzmir, çeyrek asırlık bir belediyecilik modelinin başarısızlığının ürünü. Son olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, DİSK ile yürütülen toplu iş sözleşmesi krizini yönetememesi üzerine patlayan grev, buzdağının yalnızca görünen kısmı.

Tugay, göreve geldiğinden bu yana hem selefi Tunç Soyer’i hem de hükümeti suçladı. Ancak, İzmir halkının asıl sorguladığı nokta bu: 25 yıldır yönetimde olan CHP’li belediye başkanları bu tabloya nasıl zemin hazırladı?

Geçmişten Gelen Uyarılar Görmezden Gelindi

İzmir’de işçilerin maaş alamadığı, sokakta kaldığı, belediye önlerinde battaniyelere sarılarak yaşadığı günler geçmişte de yaşandı. Hakan Tartan’ın Konak Belediye Başkanlığı döneminde turistlerin işçilerin yanında fotoğraf çektirdiği görüntüler hâlâ hafızalarda. Bayraklı Belediyesi’nde yıllarca çözülemeyen işçi eylemleri, sonunda AK Parti’nin devreye girmesiyle sona erdirilmişti.

O günlerde olduğu gibi bugün de yönetim boşluğu, halkın yaşam kalitesine doğrudan etki ediyor. Belediyeler ya sorunu çözemiyor ya da siyasi saiklerle meseleyi öteliyor.

Aziz Kocaoğlu ve CHP’nin İç Savaşları

İzmir’in siyasi kargaşasının en sembolik örneklerinden biri de Aziz Kocaoğlu döneminde yaşandı. CHP, belediye içindeki kadrolaşmalarla hem kendi ilçe belediye başkanlarını yıprattı hem de kent yönetimini siyasi hesaplaşmalara kurban etti. Karşıyaka’da Cevat Durak’a karşı yapılan açlık politikaları, CHP içi mücadelelerin belediye hizmetinin önüne geçmesinin çarpıcı örneklerinden biriydi.

Benzer tablo Buca’da Ercan Tatı döneminde de yaşandı. Kente hizmet yerine koltuk kavgası önceliklendirildi. Bugün yaşanan grevler, alınan binlerce gereksiz personel, plansız istihdam politikaları ve liyakatsizlik tam olarak bu anlayışın sonucu.

Tugay’ın Suçlamaları, Sorumluluktan Kaçış Mı?

Cemil Tugay’ın Tunç Soyer’i suçlayarak başladığı açıklamalar, hızla merkezi hükümete yöneldi. “Kaynaklarımız tırpanlanıyor, borçlarımız kesiliyor” sözleri, krizi siyasi malzeme haline getirdi. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin binlerce yeni personel aldığı, borçların 15 milyar TL’ye dayandığı, maaşların krediyle ödendiği bir ortamda, hükümeti sorumlu tutmak ne kadar inandırıcı?

İşin daha da trajik tarafı, alınan işçilerin büyük bölümü sadece sendikal güç göstergesine hizmet ederken, bazıları "bankamatik memuru" iddiasıyla gündeme geliyor.

Zabıta Alımı İptal: Bütçenin Tıkandığı Nokta

25 Mayıs’ta Resmî Gazete’de yayımlanan 50 kişilik zabıta alımı bile iptal edildi. Bu karar, belediyenin artık bırakın yatırım yapmayı, asgari personel takviyesini dahi karşılayamayacak durumda olduğunu gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, artan faizler, ödenemeyen SGK primleri ve İller Bankası kesintileriyle boğuşurken nasıl hizmet üreteceği sorusu ortada duruyor.

Aliağa Olayı: Aile Cezası

CHP'nin demokrasi anlayışı da İzmir’deki yönetim krizinin bir başka boyutu. Eski İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü’nün DSP’den Aliağa Belediye Başkanlığına aday olması, kızının işten çıkarılmasıyla “cezalandırıldı”. İdari İşler Müdürlüğü’nden İZELMAN’a gönderilen Birsen Ülkü'nün ardından, “çalıştırılacak alan yok” denilerek iş akdi sonlandırıldı. CHP’nin iç hesaplaşmaları yalnızca partiyi değil, masum bireyleri de mağdur ediyor.

Mevcut Başkan Cemil Tugay'ın her sıkıştığı yerde önceki başkan Tunç Soyer'i suçlaması,  CHP içindeki iç savaş ve güç mücadelesi olarak algılanıyor. 

STK’lar ve Ticaret Odası Nerede?

İzmir’deki ekonomik ve sosyal kaosun bir başka boyutu da sivil toplumun sessizliği. İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Esnaf Odaları Başkanı Yalçın Ata, Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, sanayi kuruluşları ve diğer STK’lar, kent adeta çürürken sessizliğe gömüldü. Grevle duran toplu ulaşım, temizlik hizmetlerinin aksaması, yatırımların ertelenmesi, ekonomik faaliyetleri de sekteye uğratıyor. Ancak ne bir çağrı, ne bir çözüm önerisi kamuoyuna yansıyor.

Sonuç: Türkiye’ye İzmir Göstermesi

İzmir, uzun zamandır Türkiye’ye örnek değil, ibret olarak gösteriliyor. AK Parti’nin “Bakın, CHP Türkiye’yi böyle yönetir” diyerek işaret ettiği bir kent haline geldi. Yağmurda ölen vatandaşlar, çöp yığınları, kokan körfez, işçi eylemleri, liyakatsiz atamalar ve belediyecilikten uzak siyasi oyunlar İzmir’in kaderi haline geldi.

İzmir’i felç eden yalnızca grevler değil. On yıllardır süren liyakatsizlik, vizyonsuzluk, siyasi ihtiras ve parti içi hesaplaşmalar, bu güzel kenti yönetilemez hale getirdi.

İzmirliler daha zor günlere hazırlanmalı.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com