Köy Enstitüleri: Cumhuriyetin Aydınlanma Projesi ve Bitmeyen Etkisi

Köy Enstitüleri, Cumhuriyetin en büyük eğitim hamlesiydi. Uygulamalı öğrenme, özgürlük ve üretkenlik temeliyle olgun insanlar yetiştirdi, bugün hâlâ çağdaş eğitim için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Köy Enstitüleri: Cumhuriyetin Aydınlanma Projesi ve Bitmeyen Etkisi

Köy Enstitüleri: Cumhuriyetin Aydınlanma Projesi ve Bitmeyen Etkisi

YEREL GÜNDEM / ISPARTA, TÜRKİYE

Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim tarihine damgasını vuran Köy Enstitüleri, 1940’lı yıllarda yalnızca öğretmen değil, aynı zamanda bilinçli ve üretken yurttaş yetiştirme hedefiyle kuruldu. Isparta Gönen Köy Enstitüsü’nde yaşanan anılar, bu kurumların nasıl bir aydınlanma yuvası olduğunu gözler önüne seriyor.


İlk Karşılaşma: Eğitim ve Özgürlüğün Kapısı

24 Ağustos 1944’te Kırıkçayır İstasyonu’nda başlayan bir yolculuk, Cumhuriyetin en iddialı eğitim modeline adım atış anlamına geliyordu. Öğrenciler ilk günlerinde mutfakta karşılandılar, kuru fasulye ve ekmekle doyuruldular, yatakhanede misafir edildiler. Ertesi sabah eğitim şefi tarafından yapılan kısa bir sınavla enstitüye kabul edildiler. Burada dersler, öğrencilerin aktif katılımıyla yürütülüyor, coğrafya gibi derslerde dahi öğrenciler kendi konularını kendileri belirliyordu.


Derslerde Özgürlük: Harita Çizen, Ölçüm Yapan Öğrenciler

Köy Enstitülerinde klasik ezber yöntemleri yerine uygulamalı öğrenme esastı. Öğrenciler, tuğla bir yapının kuş bakışı planını çıkarıyor, metrelerle ölçüm yapıyor, köy yerleşkesinin haritasını birlikte çiziyordu. Öğretmenler rehber konumundaydı; öğrenciler kendi merak ve sorumluluklarıyla öğrenme sürecini üstleniyordu.


Bayram Kaçakları: Özlemin Gücü

1945 Cumhuriyet Bayramı’nda, resmi izin verilmemesine rağmen yaklaşık 60 öğrenci köylerine gitmek üzere gece yarısı yatakhaneden ayrıldı. Kırıkçayır İstasyonu’ndan Bozanönü’ne yürüyerek ulaştılar ve köylerine dönüp ailelerini ziyaret ettiler. Geri döndüklerinde ise ceza yerine anlayışla karşılandılar. Nöbetçi öğretmen, “Ailenizi ne kadar çok sevdiğinizi biliyoruz. Bir dahaki sefere haber vermeniz yeterli” diyerek süreci sonlandırdı. Bu anlayış, enstitülerdeki özgürlükçü yaklaşımı özetliyordu.


Olgun İnsanlar Yetiştiren Kurum

ABD’li eğitimcilerin verilerine göre olgun insan oranı Amerika’da %20 iken, Türkiye’de %1 seviyesindeydi. Ancak Köy Enstitülerinde bu oran %70’e ulaşıyordu. Mezun öğretmenler, öğrencilerinin zekâ seviyelerini yakından tanıyor, köylerde yalnızca eğitim değil sosyal kalkınmayı da sağlıyordu. Eğitim uzmanları, bu modelin bireyin potansiyelini ortaya çıkaran en verimli sistemlerden biri olduğunu vurguluyor.


Kapanış ve Yeniden Doğma Umudu

Köy Enstitüleri, 1954’te Demokrat Parti tarafından “komünist yuvaları” olduğu gerekçesiyle kapatıldı. Ancak bu kurumların eğitim anlayışı yıllar sonra “küme çalışmaları” ve 2005’teki “proje metodu” uygulamalarıyla yeniden gündeme geldi. Ne var ki bu uygulamalar, siyasi baskılar ve eğitimdeki keyfi değişiklikler nedeniyle kalıcı olamadı.

2009 yılında CNN’e konuk olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Köy Enstitüleri Anadolu aydınlanması için açılmış çok önemli eğitim kurumlarıydı. Ama Türkiye Cumhuriyeti, o okulları bünyesinde barındıramadı” sözleriyle bu kurumların değerini bir kez daha ortaya koydu.


Sonuç: Çağdaş Eğitim İçin Esin Kaynağı

Köy Enstitülerinde yaşanan anılar, yalnızca bir eğitim modelini değil, bir yaşam biçimini de yansıtıyor. Sevgi, özgürlük, sorumluluk ve üretkenliğe dayalı bu yaklaşım, bugün bile Türkiye’nin çağdaş eğitim arayışına ışık tutmaya devam ediyor.


www.yerelgundem.com