Liderlerin Son Ufku: Biyolojik Ölümsüzlük Hırsı ve Tarihsel Mirasın Kırılganlığı
Putin ve Şi'nin ölümsüzlük arayışı üzerinden, dünya liderlerinin biyolojik yaşamı uzatma hırsı ile adalet ve barışa dayalı tarihsel miras bırakma arasındaki kritik seçim analiz ediliyor. Makale, gerçek ölümsüzlüğün uzun yaşamda değil, insanlık için kurulan kalıcı barışta yattığını savunuyor.

YUSUF İNAN YAZDI...
Liderlerin Son Ufku: Biyolojik Ölümsüzlük Hırsı ve Tarihsel Mirasın Kırılganlığı
Tarihin en kritik kavşaklarından birinde, dünyanın iki en güçlü lideri, Vladimir Putin ve Şi Cinping, kameraların önünde, devletlerin kaderinden daha kadim bir konuyu fısıldaştılar: uzun yaşamak, hatta belki de ölümsüzlük. Bu anlık diyalog, modern iktidar psikolojisinin en mahrem arzusunu gözler önüne serdi: siyasi kontrolü, jeopolitik hakimiyeti ve nihayetinde biyolojik kaderi aşma hırsı. Putin'in organ değişimi yoluyla ölümsüzlüğü aradığı ve bu amaçla özel bir kurum kurdurduğu yönündeki haberler ile Şi'nin 150 yıllık bir yaşamı mümkün görmesi, bu arayışın sadece bir temenni değil, somut bir projeye dönüştüğünü gösteriyor. Ancak bu modern Methuselah projesi, liderliğin ve mirasın doğası hakkında derin ve rahatsız edici bir soruyu gündeme getiriyor: Bir liderin ölümsüzlüğü, kendi yaşam süresinin uzamasında mı, yoksa ardında bıraktığı barış ve adaletin kalıcılığında mı yatar?
İktidar ve İnanç Paradoksu
Vladimir Putin, sık sık Kur'an-ı Kerim'den alıntılar yaparak, özellikle Rusya Federasyonu içindeki Müslüman halklara birlik ve kardeşlik mesajları veren bir lider portresi çizer.
Nitekim, "Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz." (Âl-i İmrân, 103) ayetini okuyarak tüm dünyaya ilahi bir birlik çağrısı yapmıştır. Ancak bu çağrının hemen ardından "kardeş ülke" Ukrayna'yı işgal etmesi, milyonlarca insanı yerinden etmesi ve on binlerce masumun ölümüne neden olması, iktidarın en büyük paradoksunu ortaya koyar: Kutsal metinlerin birleştirici ruhunu siyasi bir araç olarak kullanırken, aynı metinlerin kader, tevazu ve ölümün kaçınılmazlığı hakkındaki derin bilgeliğini göz ardı etmek.
Putin'in sevdiği Âl-i İmrân Suresi, aynı zamanda iktidar sahiplerinin en büyük korkusuna da cevap verir:
"Evlerinizde dahi olsaydınız, yine de haklarında ölüm yazılmış olanlar ölüp düşecekleri yere geleceklerdi." (Âl-i İmrân, 154). Bu ilahi ferman, en korunaklı saraylarda, en ileri tıp teknolojileriyle dahi ölümün tecellisinden kaçılamayacağını hatırlatır. Bu noktada liderlerin biyolojik ölümsüzlük arayışı, ilahi bir kadere karşı beyhude bir meydan okumaya dönüşür.
Ölümsüzlüğe Giden İki Yol: Süleyman'ın Mirası mı, Sezar'ın Hırsı mı?
Tarih, liderlere ölümsüzlüğe giden iki farklı yol sunar. Birincisi, Sezar'ın yoludur; gücü ve teknolojiyi kullanarak biyolojik varlığını ve mutlak kontrolünü sürdürme hırsıdır. Bu yol, kaçınılmaz olarak çatışma, işgal ve yıkım üretir. Çünkü lider, kendi ömrünü uzatma hedefini her şeyin üzerinde tutar; Ukrayna'da, Gazze'de, Suriye'de akan kan, bu hırsın trajik bir bedelidir. Dünyanın dengelerini bozan, ekonomik krizleri derinleştiren bu yol, lideri belki birkaç on yıl daha fazla yaşatabilir, ancak tarih sahnesinden çekildiğinde ardında sadece kaos ve nefret bırakır.
İkinci yol ise Hz. Süleyman'ın yoludur; adaleti, bilgeliği ve barışı tesis ederek kazanılan tarihsel mirastır. Süleyman, kuşların dilini bilen, rüzgara hükmeden bir kral olmasının ötesinde, adil bir yönetici olarak ölümsüzleşmiştir. Onun mirası, inşa ettiği sarayların görkeminde değil, tesis ettiği adaletin hatırasındadır.
Risale-i Nur'un ifadesiyle, ölüm bu tür liderler için bir "yokluk" değil, "vazifeden terhis" ve "saadet-i ebediyeye bir sevkiyattır." Onların gerçek ölümsüzlüğü, isimleri anıldığında insanlığın hissettiği minnet ve saygıdır.
Yeni Bir Miras Çağrısı: Liderler Ölümsüz Olabilir mi?
Evet, Putin, Şi, Trump gibi dünya kaderinde söz sahibi olan liderler ölümsüz olabilirler. Ancak bu, organ nakilleri veya genetik müdahalelerle değil, insanlığı sevgi ve kardeşlik çizgisinde buluşturacak iradeyi göstererek mümkündür. 500 yıl yaşayacak bir Putin'in, bu süreyi yeni işgaller ve çatışmalarla geçirmesinin insanlığa ne faydası olacaktır?
Gerçek ölümsüzlük iksiri; Çin, Rusya, ABD ve diğer büyük devletlerin rekabeti ve yıkımı değil, barışı ve adil paylaşımı seçmesindedir. Gazze gibi insanlık trajedilerini önlemek, ülkelerin demokratik ve adil yönetim sistemleriyle buluşması için çaba sarf etmek, insanlığı bir yok oluşun kenarından alıp daha yaşanır bir dünyaya taşımaktır.
Dünya liderleri, tarihin bu kritik anında bir seçimle karşı karşıyadır: Kendi fani bedenlerinin ömrünü uzatmak için dünyayı ateşe atmak mı, yoksa kendi fani ömürlerinde insanlık için ölümsüz bir barış mirası bırakmak mı? Tarih, hükmünü bu seçime göre verecektir.
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com