MHP’den Anayasa'nın 66. Maddesine Kritik Yorum: Feti Yıldız, Ziya Gökalp’in Vatandaşlık Temelli Millet Formülünü İşaret Etti
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Anayasa'nın 66. maddesinin vatandaşlığı değil, vatandaşlığa dayalı milleti tanımladığını savundu. Yıldız, 1924 Anayasası'ndaki "din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk denilir" formülünü ve Ziya Gökalp'in fikirlerini bugün için en geçerli yaklaşım olarak işaret etti.
MHP’den Anayasa'nın 66. Maddesine Kritik Yorum: Feti Yıldız, Ziya Gökalp’in "Vatandaşlık Temelli Millet" Formülünü İşaret Etti
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Anayasa'nın tartışmalı 66. maddesi (Vatandaşlık) hakkındaki tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız kapsamlı bir açıklama yayımladı. Yıldız, maddenin vatandaşlığı değil, vatandaşlık bağına dayalı siyasi milleti tanımladığını belirterek, 1924 Anayasası'nda yer alan ve Ziya Gökalp'in fikirlerine dayanan "din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk denilir" formülünün "bugün dahi en geçerli ve gerçekçi formül" olduğunu savundu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve hukukçu kurmay Feti Yıldız, Türkiye'de uzun süredir tartışılan Anayasa'nın 66. maddesi (Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür) hakkındaki eleştirilere hukuki ve tarihsel bir yanıt verdi. Yıldız, yayımladığı detaylı metinde, maddeye yönelik eleştirilerin temelinde "kavram karmaşası, tarihsel bilgi eksikliği ya da bilgi çarpıtması" yattığını öne sürdü. Bu maddenin, sanıldığının aksine, bir vatandaşlık tanımı yapmadığını, aksine "vatandaşlığa dayalı milleti tanımlayan bir madde" olduğunu vurguladı.
1924 Anayasası ve Ziya Gökalp’in Vizyonu
Yıldız, Türk anayasa tarihine ve felsefesine atıfta bulunarak, mevcut tartışmaların kökeninin 1924 Anayasası'nın 88. maddesine dayandığını hatırlattı. Söz konusu maddede yer alan, "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur" hükmü, Yıldız'a göre, milletin (Türk milleti) siyasi-hukuki bir birliktelik olarak tanımlandığını ve vatandaşlık bağıyla herkesi bu milletin eşit ve özgür birer üyesi kabul ettiğini gösteriyor.
MHP'li hukukçu, bu formülün Türkçülüğün fikir babası olarak bilinen sosyolog ve siyasetçi Ziya Gökalp'in düşüncelerine dayandığını belirtti. Gökalp'in "modern, demokratik, hukuka dayalı ve temel hak ve özgürlükleri en geniş kapsamda güvence altına alan bir devlet yapılanması için bugün dahi en geçerli ve gerçekçi formül" olarak değerlendirildiğini vurguladı.
Vatandaşlık Hukuki Bir İlişkidir, Kimlik İnkârı Değildir
Feti Yıldız, anayasanın Kürtlerin kimliklerini inkâr ettiği veya sosyal kimlikleri dışladığı yönündeki iddialara sert tepki gösterdi. Anayasanın kimlikleri dışlayıcı bir niteliği olmadığını savunan Yıldız, "Devletler, etno-kültürel kimliklere veya dinsel-mezhepsel gerçekliklere ne bir varlık ya da tanınırlık bahşedebilir ne de bunları yok sayma gücüne sahiptir" ifadelerini kullandı.
Yıldız'a göre, vatandaşlık, tanımlanmayı gerektirmeyen, devlet ile birey arasındaki hukuki bir ilişki iken; anayasanın yaptığı, egemenliğin sahibi olan milleti "hukuki-siyasi bir birliktelik" olarak vatandaşlık temelinde tanımlamaktır. Bu yapı, Kürtler, Aleviler, Sünniler gibi etno-kültürel veya dinsel kimlikleri yok saymamakta, yalnızca bu kimliklere hukuki-siyasi bir statü vermemektedir.
66. Madde'nin Gelişimi: 1961 ve 1982 Farkı
Yıldız, metninde 1924 Anayasası'ndaki "millete Türk denilir" formülünün, 1961 Anayasası'nda "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" şekline dönüştüğüne dikkat çekti. Ona göre 1924 formülasyonu, milletin hukuki ve siyasi olarak inşa edilen bir gerçeklik olduğunu vurgularken, 1961 ve 1982 Anayasaları'ndaki düzenleme, Türklüğü "kendiliğinden var olan bir gerçeklikmiş gibi ele alarak" zorunlu kılmaktadır.
Ancak Yıldız, 1982 Anayasası'nın 66. maddesinin de temel amacının vatandaşlık tanımı yapmak değil, "egemenliğin sahibi olan milleti vatandaşlık temelli olarak tanımlamak" olduğunu savunarak, eleştirilerin yanlış bir zeminde yürütüldüğünü iddia etti. Yıldız, bu formülün milli devletin ve cumhuriyetin temel ilkesi olan "kanun önünde eşitliği" ve vatandaşlık statüsünün tek muteber statü olmasını güvence altına aldığını ifade etti.













