Mümtaz’er Türköne’den Çarpıcı Anayasa Yazısı: Erdoğan mı, Yeni Anayasa mı?

Mümtaz’er Türköne, Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısının arka planını analiz etti. Anayasanın gerçek anlamını, yargı bağımsızlığı sorununu ve Bahçeli-Erdoğan ilişkisini sorgulayan yazı gündem yarattı.

Mümtaz’er Türköne’den Çarpıcı Anayasa Yazısı: Erdoğan mı, Yeni Anayasa mı?

Mümtaz’er Türköne’den Çarpıcı Anayasa Yazısı: Erdoğan mı, Yeni Anayasa mı?

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Erdoğan'ın Yeni Anayasa Çağrısına Bahçeli'den “Erdoğan” Yanıtı mı Geldi?

Mümtaz’er Türköne, kaleme aldığı dikkat çekici yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısını ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ihtiyacı var” açıklamasını mercek altına aldı. Türköne, Bahçeli’nin sözlerinin, “Erdoğan mı, anayasa mı?” ikileminde açık bir şekilde Erdoğan’dan yana tercih olduğunu savundu.

Türköne’ye göre, Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışı siyasi bir stratejiden ibaret. Her yıl tekrar eden ve somutlaşmayan bu tartışmanın, aslında iktidarın “gündem yönlendirme aracı” olarak kullanıldığını vurguluyor.

Anayasa Tartışmalarının Arka Planı: Gerçek Bir Reform mu, Geri Çekilme Stratejisi mi?

Yazısında Bahçeli’nin Meclis merkezli bir komisyon önerisine Erdoğan cephesinden sıcak bir yanıt gelmediğine işaret eden Türköne, Cumhurbaşkanı’nın bu öneriyi görmezden gelip anayasa teklifini yeniden gündeme getirmesinin altında, yeni bir “savunma hattı” kurma stratejisinin yattığını belirtiyor. Erdoğan’ın yönetsel kriz içinde olduğunu savunan yazar, yeni anayasanın heyecan yaratmayacağını çünkü iktidarın meşruiyet krizi yaşadığını öne sürüyor.

Eski Anayasa Tartışmalarına Yeni Bakış: “Sopa Olarak Anayasa”

Türköne, anayasanın Türkiye’de “tepemize indirilen bir sopa” gibi algılandığını, bu yüzden gerçek işlevinden uzaklaştığını vurguluyor. Anayasaların asli görevinin devletin yapısını değil, temel hak ve özgürlükleri garanti altına almak olduğunu hatırlatıyor. “Bağımsız yargı olmadan anayasa olmaz” diyen Türköne, Fransa’daki İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi’nin 16. maddesine atıfla, anayasa söyleminin içinin boşaltıldığı görüşünü savunuyor.

Tutuklamayla Delil Toplama: Hukuk Devleti Yerine Korku Rejimi

Türköne, yazısının en çarpıcı bölümünde tutuklamaların delil bulma yöntemi olarak kullanılmasını eleştiriyor. Kendi gençlik yıllarından verdiği örnekle işkenceli sorgulamalara dikkat çeken yazar, bu yöntemin artık yerini tutuklamaya bıraktığını ama mantığın aynı kaldığını vurguluyor: “Tutukla, konuştur, itiraf ettir.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalarda da bu yöntemin kullanıldığını belirten Türköne, bu sürecin siyasi niyetlerle yürütüldüğü izleniminin, yargının inandırıcılığını derinden sarstığını söylüyor.

“Yeni Anayasa Tereyağı Çıkar Diye Havanda Yoğurt Dövmek Gibi”

Özgür Özel’in “uygulamadığınız anayasanın yenisini tartışmanın ne anlamı var?” sözlerine katıldığını belirten Türköne, mevcut sistemin temel hakları tanımadığını, yargı kararlarının uygulanmadığını ve yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını savunuyor. Bu koşullarda yeni bir anayasa tartışmasının anlamsız olduğunun altını çiziyor.

Erdoğan ve Bahçeli’nin Farklı Hesapları mı Var?

Türköne’nin analizine göre, Bahçeli’nin Erdoğan’a verdiği “tarihsel destek” aslında mevcut sistemin devamı için bir savunma hamlesi. Erdoğan’ın ise gücünü kaybettiğini, yeni bir sistem değişikliği üzerinden yeni bir siyasi denge kurmaya çalıştığını öne sürüyor. Bahçeli bu yüzden Erdoğan’ın “geri çekilme” manevrasını fark etmiş durumda ve mevcut sistemi koruyarak bu girişimi boşa çıkarmaya çalışıyor.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Mümtaz'er Türköne