Ne damatlar ne Hakan Fidan… Erdoğan’ın aklındaki isim Bilal Erdoğan iddiası: Sedat Bozkurt’tan Ankara okuması
Sedat Bozkurt, Ankara kulislerini yorumladı: ABD temasları, “damat diplomasisi”, Hakan Fidan tartışması ve “Bilal Erdoğan AK Parti Genel Başkanı olabilir” iddiası. Muhalefet için geniş ittifak ve adaylık denklemi vurgulandı.
“Ne damatlar ne Hakan Fidan… Erdoğan’ın aklındaki isim Bilal Erdoğan” iddiası: Sedat Bozkurt’tan Ankara okuması
YEREL GÜNDEM / ANKARA, TÜRKİYE
Meşruiyet arayışı ve Washington hattı
Gazeteci Sedat Bozkurt, canlı yayında yaptığı değerlendirmede iktidarın “uluslararası meşruiyet” arayışının sürdüğünü ve son Washington temaslarının bu çerçevede okunması gerektiğini savundu. Bozkurt, ABD ile kurulan temaslarda kişisel yakınlık görüntülerinin öne çıktığını; buna karşın devletler arası somut başlıkların kamuoyuna şeffaf biçimde açıklanmadığını belirtti. “Erdoğan ne uyguluyorsa rejim odur” tespitini yineleyen Bozkurt, Batı başkentlerinde Türkiye ile ilişkilerin büyük ölçüde göç ve bölgesel güvenlik denklemine bağlandığını ifade etti.
“Damat diplomasisi” ve Dışişleri tartışması
Bozkurt, geçmiş dönemlerden bu yana süren “damatlar üzerinden yürüyen ilişki kanalları”nın yeni dönemde de gündeme geldiğini hatırlattı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın adının iktidar içi güç tartışmalarında öne çıkarılmasına karşın, MHP ile dengeler ve kamuoyundaki profil nedeniyle Fidan’ın “doğal bir siyasi lider” görüntüsü vermediğini söyledi. Bozkurt’a göre, güvenlik bürokrasisinden siyasete geçen isimlerin uzun soluklu liderlik inşa etmesi Türkiye pratiğinde istisna niteliğinde.
AK Parti sonrası: “Bilal Erdoğan genel başkan” iddiası
Programın en dikkat çeken başlığı, “Erdoğan sonrası AK Parti” tartışması oldu. Sedat Bozkurt, olası bir anayasa değişikliği ihtimalinde “partisiz cumhurbaşkanı” modelinin gündeme gelebileceğini, paralelinde ise AK Parti Genel Başkanlığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bilal Erdoğan’ı düşündüğünü” iddia etti. Bozkurt, “Ne damatlar, ne Hakan Fidan; Erdoğan’ın kafasındaki ikinci bir isim yok” ifadesini kullanarak, hareketin bir “lider partisi” olduğunu ve liderden sonra kurumsal sürekliliğin zorlaştığını savundu.
Kürt siyaseti, Öcalan–Demirtaş ekseni ve yeni arayışlar
Bozkurt, iktidarın seçim dönemlerinde farklı toplumsal bloklarla “değişken ittifaklar” kurduğunu, bir yandan milliyetçi tabanı konsolide ederken diğer yandan Kürt siyasetindeki aktörleri dengelediğini belirtti. Suriye dosyasının etkisiyle, devlet aklının sahada etkisi sınırlı görülen isimler yerine “Abdullah Öcalan eksenli okumalara” ağırlık verdiğini dile getirdi. DEM tabanında Öcalan–Demirtaş tercihinin yarattığı tartışmalara atıf yapan Bozkurt, 2019 yerel seçimlerinde seçmen davranışının “Demirtaş lehine” tezahür ettiğini hatırlattı; ancak bugün denklemde Suriye faktörünün baskın olduğunu söyledi.
CHP’nin Meclis tutumu ve adaylık denklemi
CHP’nin TBMM Genel Kurulu’na katılmama kararını “geç kalınmış bir itiraz hattı” olarak yorumlayan Bozkurt, ana muhalefetin geçen yıl “normalleşme” stratejisiyle iktidara psikolojik üstünlük alanı açtığını savundu. Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarında da “50+1 için geniş ittifak şartına” dikkat çekti: “Anketler kişiye bağımlı; tek bir partinin potansiyeli yetmiyor.” Bozkurt, Ekrem İmamoğlu’nun yargı rutini nedeniyle “siyaset dışına itilmeye çalışıldığını”, Mansur Yavaş’ın ise adaylık konusunda kırılgan bir süreç yaşadığını söyledi. “CHP tabanı Yavaş’a yüksek destek verse de bu tek başına yetmez; formül geniş koalisyon” değerlendirmesini yaptı.
“Devletle siyaset” ve muhalefetin sınavı
Bozkurt, “Bugün muhalefetin rakibi AK Parti değil, bizzat devletin imkanlarıyla kurulan siyaset” ifadesini kullandı. Medya düzeni, yargı süreçleri ve yerel yönetimlere yönelik idari işlemlerin politik sonuçlar ürettiğini vurguladı. Bu nedenle muhalefetin; sabır, örgütlülük ve ortak dil gerektiren bir hatta, “mekanik değil işlevsel bir ittifak” modeliyle ilerlemesi gerektiğini kaydetti.
Sonuç: Ankara’da uzun seçim sezonu
Sedat Bozkurt’un okuması, Ankara’nın şimdiden “uzun bir seçim sezonuna” girdiğini gösteriyor. İktidar cephesinde olası anayasa ve parti içi mimari tartışmaları; muhalefet cephesinde ise aday belirleme, geniş ittifak ve kurumsal direnç arayışları öne çıkıyor. Dosyaların merkezinde yalnızca ekonomi veya dış politika değil; “meşruiyet”, “temsil” ve “şeffaflık” başlıkları yer alıyor. Siyaset, sahadaki fotoğraflar kadar, kapalı kapılar ardındaki mühendisliklerle de şekilleniyor.













