Seks Bağımlılığı: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Ruhsal Sorun

Seks bağımlılığı, dopamin sistemi ve psikolojik travmalarla ilişkili, tedavi edilmediğinde bireyin tüm yaşamını etkileyen ciddi bir ruhsal bozukluk olarak değerlendiriliyor.

Seks Bağımlılığı: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Ruhsal Sorun

Seks Bağımlılığı: Göz Ardı Edilmemesi Gereken Bir Ruhsal Sorun

BİLGE DOKTOR / İSTANBUL

Bağımlılığın görünmeyen yüzü: Seks bağımlılığı bireyin tüm yaşamını etkiliyor

Sıklıkla göz ardı edilen, hatta zaman zaman yanlış yorumlanan bir ruhsal bozukluk olan seks bağımlılığı, uzmanlara göre diğer bağımlılıklarla benzer nörobiyolojik temellere sahip. Bireyin yalnızca cinsel hayatını değil, sosyal ilişkilerini, işlevselliğini, ruh sağlığını ve fiziksel güvenliğini de olumsuz etkileyen bu bağımlılık, tedavi edilmediğinde depresyon, yalnızlık, iş kaybı ve romantik ilişkilerde yıkıma kadar varan ciddi sonuçlara yol açabiliyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Günay Hajiyeva, seks bağımlılığı ile ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulunarak, hem bireysel hem toplumsal düzeyde bu soruna yaklaşımın nasıl olması gerektiğine dikkat çekti.

Dopamin bağımlılığın temelinde yer alıyor

Diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi seks bağımlılığı da dopamin nörotransmiteri ile yakından ilişkilidir. Dr. Hajiyeva, “Haz ve tatmin duygusunu sağlayan dopamin, sık tekrarlandığında beyinde tolerans gelişimine yol açar. Bu da bireyin aynı düzeyde haz almak için daha yoğun veya farklı uyaranlara yönelmesine neden olur” diyerek, bu döngünün kişinin cinsel davranışlarını kontrol edememesine yol açtığını ifade ediyor.

Beynin fren sistemi: Prefrontal korteks

Cinsel dürtülerin kontrolü beynin prefrontal korteks bölgesinde gerçekleşir. Ancak bu bölgenin gelişimi 25 yaşa kadar sürdüğünden, özellikle genç bireylerde riskli cinsel davranışların görülme sıklığı artıyor. “Fren mekanizması yeterince gelişmemişse birey dürtülerini kontrol edemez hale gelebilir” diyen Dr. Hajiyeva, bu nedenle gençlerin doğru bilgilendirilmesinin kritik önemde olduğunu vurguluyor.

Psikolojik travmalar da tetikleyici olabilir

Seks bağımlılığı yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda psikolojik ve çevresel faktörlerle de şekillenebiliyor. Çocuklukta yaşanan travmalar, istismar, akran zorbalığı veya aile içi baskı gibi faktörler bireyleri yoğun haz arayışına yöneltebilir. Bu durum, bireyin cinselliği bir kaçış veya bastırma aracı olarak kullanmasına neden olabiliyor.

Yalnızlık ve sosyal izolasyon riski taşıyor

Seks bağımlılığı olan bireyler sıklıkla utanç, özgüven kaybı ve değersizlik hissi ile mücadele eder. Bu durum bireyin sosyal çevresinden uzaklaşmasına, iş hayatında performans düşüklüğüne ve romantik ilişkilerde güven sorunlarına yol açabilir. “Bu bireylerin çoğu, bastıramadığı dürtüler nedeniyle ciddi kaygı ve suçluluk hissi yaşar. Uzun vadede yalnızlaşır ve depresyona sürüklenir” diyor Dr. Hajiyeva.

Fizyolojik riskler: Korunmasız ilişkiler ve bulaşıcı hastalıklar

Cinsel bağımlılık, riskli ve korunmasız ilişkilerin artmasına da neden olabiliyor. Bu da HIV ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi ciddi sağlık sorunlarının yayılmasına katkıda bulunuyor. Hajiyeva, “Bu nedenle seks bağımlılığı yalnızca psikolojik bir sorun değil, aynı zamanda toplum sağlığını etkileyen çok boyutlu bir krizdir” açıklamasında bulunuyor.

Erken cinsel eğitim fark yaratır

Bu tür bağımlılıkların önlenmesinde sağlıklı cinsel eğitimin rolü büyük. Hajiyeva, “Çocuklar cinselliği pornografik içeriklerden değil, bilimsel ve pedagojik temellere dayalı eğitimlerden öğrenmeli. Okullarda sağlıklı cinsel gelişimi destekleyecek programlar yaygınlaştırılmalıdır” diyerek farkındalık çağrısında bulunuyor.


Etiketler:
#SeksBağımlılığı #Psikiyatri #Dopamin #CinselSağlık #Travma #Sosyalİzolasyon #RuhSağlığı

www.bilgedoktor.com