Siyasette Kartlar Yeniden Karılıyor: Bilal Erdoğan’ın Vakti Geldi mi?

17-25 Aralık süreci, Erdoğan'ın 'sesi' ve yeni siyasi denklemler... Bilal Erdoğan, Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar üçlüsüyle yeni bir dönem mi başlıyor?

Siyasette Kartlar Yeniden Karılıyor: Bilal Erdoğan’ın Vakti Geldi mi?

YUSUF İNAN YAZDI...

Siyasette "Ses"in Gücü ve Zamanlamanın Ruhu: Bilal Erdoğan’ın Vakti Geldi mi?

Siyasette zamanlama, en az liderlik vasfı kadar hayati bir unsurdur. Bazen bir adım geri çekilmek, gelecekte atılacak on adımın hazırlığıdır. Bugün Türkiye siyasetinde taşların yerinden oynadığı, kartların yeniden karıldığı bir dönemden geçiyoruz. Gözler ise tek bir noktaya, belki de bugüne kadar "yedekte beklediği" düşünülen ama aslında "pişmesi beklenen" isme çevriliyor: Bilal Erdoğan.

17-25 Aralık Bir "Engel" Değil, Bir "Kuluçka" Dönemiydi

Tarihi tersten okuduğumuzda ilginç bir paradoksla karşılaşıyoruz. Erdoğan ve AK Parti’yi hedef alan o meşhur 17-25 Aralık operasyonları, planlayıcıların aksine, Bilal Erdoğan’ın siyasi kariyerini bitirmek şöyle dursun, onu bugüne hazırlayan bir kalkan görevi gördü.

Eğer o günlerde, henüz siyasi tecrübesi hamken sahneye itilseydi, muhtemelen kısa sürede yıpratılacak ve tasfiye edilecekti. Ancak kaderin cilvesi, o süreci bir "kuluçka dönemi"ne çevirdi. Bilal Erdoğan, geçen bu sürede hem devleti hem de siyasetin o kaygan zeminini arka planda, mutfakta öğrendi. Bugün karşımızda, o günkü genç figür değil; olayları analiz edebilen, tehlikenin nereden geldiğini sezen tecrübeli bir isim var.

Siyasi Hafıza ve "Ses"in Büyüsü

Türkiye’nin siyasi hafızası, Recep Tayyip Erdoğan’ın sesiyle kodlanmıştır. Bu ses tonu, sadece bir akustik frekans değil; Davos’tan Birleşmiş Milletler’e, 15 Temmuz meydanlarından balkon konuşmalarına kadar uzanan bir "güç ve güven" sembolüdür.

Bilal Erdoğan’ın en büyük avantajı işte tam burada, genetiğinde saklı. Konuşmaya başladığında, halkın duyduğu ses Bilal’in sesi değil; Recep Tayyip Erdoğan’ın gençliğidir. Tonlaması, tınısı, vurguları... Bu benzerlik, seçmen nezdinde muazzam bir psikolojik köprü kuruyor. Halk, onu dinlerken bilinçaltında "efsane"nin devamını, liderinin genç halini görüyor. Siyaset biliminde buna "karizmanın devri" denir ve etkisi sandıktan çok daha derindir.

Muhalefetin Çaresizliği ve İktidarın Dayanıklılığı

Çeyrek asırlık iktidarın getirdiği metal yorgunluğuna, ekonomik dalgalanmalara ve hukuk tartışmalarına rağmen AK Parti’nin hala anketlerde birinci parti çıkabilmesi, sadece iktidarın başarısı değil, muhalefetin vizyonsuzluğudur.

CHP lideri Özgür Özel’in stratejisi, iktidarı devirmekten ziyade, "halkın gazını almak" üzerine kurulu görünüyor. Miting meydanlarındaki performansı, İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmaya yönelik parti içi satranç hamlelerinden öteye geçemiyor. Siyaset bilimciler de hemfikir: Bu tablo, iktidar değişimi için değil, iktidarın tahkimi için uygun bir zemin yaratıyor.

Yeni "Sac Ayağı": Erdoğan, Albayrak ve Bayraktar

Bilal Erdoğan’ın sadece iki günlük görünürlüğü bile Ankara kulislerini hareketlendirmeye yetti. Peki, bu yürüyüş yalnız mı olacak? Tabloya Berat Albayrak’ın devlet tecrübesi ve Selçuk Bayraktar’ın teknolojik/milli savunma başarısı eklendiğinde, ortaya yıkılması güç bir "sac ayağı" çıkıyor.

1981 doğumlu, Cumhurbaşkanlığı kriterlerini haiz bir Bilal Erdoğan; babasının tecrübesiyle, Albayrak ve Bayraktar’ın desteğiyle devletin zirvesinde, belki de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak fiili bir yönetim sürecine girebilir. Yasal hiçbir engel yok, siyasi zemin ise hiç olmadığı kadar müsait.

Tehlike Geçmedi, Sadece Şekil Değiştirdi

Ancak madalyonun diğer yüzünü de görmek gerek. Bilal Erdoğan, AK Parti içindeki sızmaları, "bizden görünen" ama başka ajandalara hizmet edenleri fark etmiş durumda. 15 Temmuz’un asıl hedefinin, Erdoğan’ın Türk-İslam dünyasındaki liderliğini bitirmek ve halkla iktidarın bağını koparmak olduğu bugün çok daha net.

Darbe girişimiyle başarılamayan şey, ekonomik ve bürokratik sabotajlarla denenmeye devam ediliyor. Ahtapotun kolları henüz tam anlamıyla kesilmiş değil. Rakipler güçlü, sızmalar tehlikeli.

Fakat görünen o ki; Bilal Erdoğan bu konjonktürde sahneye çıkmaya, sızmaları tasfiye etmeye ve babasıyla birlikte Türkiye’yi yönetmeye hazır. Erdoğan ailesinin siyaset sahnesindeki rolü bitmiyor, aksine yeni ve daha güçlü bir formata evriliyor.

Zamanlama manidar mı? Hayır, zamanlama tam kararında. Bilal Erdoğan için vakit, artık o vakittir.

YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH

Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected] 

Web: www.yerelgundem.com