Siyasette Öcalan polemiği: İttifak tartışmaları ve Bahçeli’nin çıkışı gündemi ısıttı
Ankara’da siyaset, “Öcalan’ın projesi” söylemi ve geçmiş seçimlerdeki ittifaklar üzerinden yeniden alevlendi. MHP lideri Bahçeli’nin terörün tamamen bitirilmesine yönelik sert çıkışı ve DEM Parti’ye “Türkiye partisi olun” çağrısı muhalefetle yeni polemikleri tetikledi; seçmen tarafında “tutarlılık-şeffaflık” beklentisi öne çıkıyor.
Siyasette “Öcalan” polemiği: İttifak tartışmaları ve Bahçeli’nin çıkışı gündemi ısıttı
YEREL GÜNDEM / Ankara, Türkiye
26 Eylül 2025’te siyasetin gündemi, geçmiş seçimlerdeki ittifaklar ve “Öcalan’ın projesi” söylemi etrafında yeniden alevlendi. Tartışmalar, HDP/DEM Parti’nin seçim süreçlerindeki pozisyonu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörle mücadele bağlamındaki çıkışına verilen tepkiler üzerinden yürüdü. Siyasî aktörler, hem 2019 yerel seçimleri hem de 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında kurulan iş birliklerinin bugün nasıl değerlendirileceğine dair karşılıklı mesajlar verdi.
Arka plan: “Öcalan’ın projesi” ifadesi ve seçim ittifakları
2015’te HDP eş genel başkanlığı döneminde Selahattin Demirtaş’ın “Öcalan’ın çok önemsediği bir proje” vurgusuyla kamuoyuna yansıyan yaklaşım, ilerleyen yıllarda yerel ve genel seçim ittifaklarının tartışma eksenlerinden biri oldu. 2019 yerel seçimlerinde Batı illerinde bazı partilerin aday çıkarmayarak muhalefet adaylarını desteklemesi ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin genişleyerek kurduğu ilişkiler, bugün de siyasî polemiklerin odağına yerleşmiş durumda.
Bahçeli’nin çağrısı ve “ironi” tartışması
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, terörün tamamen bitirilmesi ve örgütün lağvedilmesine dönük yüksek dozlu ironi içeren çıkışı, “yanlış anlaşıldı/çarpıtıldı” tartışmalarını beraberinde getirdi. Bahçeli’nin mesajında, tecrit tartışmalarından bağımsız olarak, terörün bitirilmesi ve örgütün lağvedildiğinin açıkça ilan edilmesi gerektiği vurgusu öne çıktı. Bu yaklaşım, bazı çevrelerce “sert ve sonuç odaklı” bir çerçeve olarak okunurken, muhalefet kanadında “siyasî amaçlı” bir hamle olduğu yönünde eleştirilerle karşılandı.
Muhalefet cephesine yönelen eleştiriler: “Menfaat” ve “çoklu iş birliği” iddiaları
Siyaset kulislerinde, 2019 yerel seçimlerinde ve 2023’te muhalefet bloklarında yer alan partilerin, HDP/DEM Parti ile farklı düzeylerde kurduğu ilişkilere dair eleştiriler yeniden gündeme taşındı. Bu eleştiriler, “yerel yönetimlerde rant kapıları açıldığı” iddialarından “bakanlık, kurum pazarlığı yapılacağı” yönündeki suçlamalara kadar uzandı. İYİ Parti ve Zafer Partisi çevresinde geçmişte dillendirilen farklı yaklaşımlar da tartışmanın parçası hâline geldi. İddiaların hedefindeki aktörler ise bu söylemleri “yıpratma ve siyasileştirme” olarak niteliyor.
DEM Parti’ye çağrı: “Türkiye partisi olun, teröre mesafe koyun”
Tartışmanın merkezindeki başlıklardan biri, DEM Parti’ye yönelik “Türkiye partisi olma” ve “teröre net mesafe koyma” çağrısı. Bu çağrıyı yapan çevreler, “siyasetin normalleşmesi, şiddetle bağın mutlak kopması” gereğini öne çıkarıyor. Muhalif yorumlar ise bu çağrıların “seçim dönemlerinde kurulan ilişkileri örtmek” veya “gündem değiştirmek” amacı taşıdığı görüşünde. Her iki yaklaşım da kamuoyunda karşılık bulurken, yerel seçim performansları ve Meclis’teki tutumlar üzerinden yeni bir değerlendirme süreci işliyor.
Seçmen gözü: Tutarlılık, şeffaflık ve güvenlik hassasiyeti
Seçmen nezdinde tartışmanın belirleyici ekseni, “tutarlılık” ve “şeffaflık”. Bir yandan terörle mücadelede gelinen nokta, diğer yandan demokratik siyasetin sınırları, seçmenin güvenlik hassasiyeti ve hukuk devleti beklentisiyle birlikte ele alınıyor. Siyasî partilerin geçmişte kurdukları iş birliklerine dair açıklamalarla bugünkü ifadeleri arasındaki uyum—ya da uyumsuzluk—kamuoyu vicdanında ölçülüyor. Önümüzdeki dönemde partilerin, şiddetle arasına net çizgi koyan, hesap verebilir ve açık mesajlar veren bir dil geliştirmesinin belirleyici olacağı değerlendiriliyor.
Önümüzdeki süreç: Dilin sertliği mi, çözüm odaklı diyalog mu?
Sertleşen siyasal dilin, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirme riski kadar, güvenlik ve demokrasi dengesini de etkilediği vurgulanıyor. “Terörün tamamen bitmesi” hedefi etrafında; hukukî süreçlere saygı, demokratik rekabetin kuralları ve şeffaflık ilkeleri, ön plana çıkan ortak paydalar. Uzmanlar, kalıcı çözüm için partiler arası diyalog kanallarının açık tutulmasını, terörle mücadele stratejilerinin net ve kamuoyuna açık biçimde anlatılmasını, tüm siyasî aktörlerin de geçmiş ve bugünkü tutumlarını aynı standartta izah etmelerini öneriyor.
Kaynak: Yıldıray Çiçek / Türkgün













