Terörsüz Türkiye İçin Yeni Dönem: FETÖ ve YPG Olmadan Kalıcı Barış Mümkün mü?
Terörsüz Türkiye süreci PKK’nın silah bırakmasıyla ivme kazansa da, YPG ve FETÖ’nün sürece dahil olmaması kalıcı barış hedefini zora sokuyor. FETÖ’nün lideri öldü ancak yeni lider ve silahlı yapı belirsizliğini koruyor. TBMM süreci yönetmek için komisyon kurmaya hazırlanıyor.
Terörsüz Türkiye İçin Yeni Dönem: FETÖ ve YPG Olmadan Kalıcı Barış Mümkün mü?
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / ANKARA
Bahçeli ve Kurtulmuş’un Başlattığı Süreçte Gözler Eksik Cephelere Çevrildi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un öncülüğünde başlatılan "Terörsüz Türkiye" süreci, PKK’nın silah bırakmayı kabul etmesiyle birlikte yeni bir evreye girdi. Ancak YPG ve FETÖ gibi diğer silahlı terör örgütlerinin bu sürece henüz dahil olmaması, kalıcı barış hedefi açısından önemli bir boşluk yaratıyor. Kamuoyu şimdi şu sorulara yanıt arıyor: FETÖ ne zaman silah bırakacak? YPG bu sürece dahil olacak mı? Gerçek anlamda terörsüz bir Türkiye mümkün mü?
Kurtulmuş: “Yeni Bir Süreç Başlamıştır, Sorumluluk TBMM’dedir”
Bahçeli ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin terörle mücadelesinde yeni bir sayfa açıldığını vurguladı. “Bu süreç bir al-ver meselesi değil. Tüm siyasi partiler elini taşın altına koymalı. TBMM, süreci yönetecek bir komisyonla tarihi sorumluluğunu yerine getirmelidir” dedi. Kurtulmuş, komisyonun en kısa sürede kurulacağını ve sürecin TBMM çatısı altında şeffaf biçimde yönetileceğini ifade etti.
Ancak bu açıklamalar, terörle mücadelede yalnızca bir kanadın devreye alınmasıyla kalıcı barışın sağlanamayacağını düşünen çevreler tarafından yeterli bulunmuyor. Özellikle FETÖ ve YPG’nin dışarıda kalması eleştiri konusu.
PKK Silah Bıraktı, YPG “Bizi Kapsamaz” Diyor
PKK’nın Öcalan aracılığıyla yaptığı silah bırakma açıklaması, terörle mücadelenin yönünü değiştirse de, örgütün Suriye kolu olan YPG’nin bu karara katılmadığını açıklaması sürece gölge düşürdü. Ankara'nın uzun süredir PKK ve YPG’yi aynı terör yapılanmasının parçaları olarak tanıdığı biliniyor. Milli Güvenlik Kurulu kararlarında YPG’ye karşı operasyonların süreceği vurgulanıyor.
Bu bağlamda, YPG’nin “bu karar bizi bağlamaz” yönündeki çıkışı, Türkiye’nin sınır ötesindeki güvenlik stratejilerini etkilemeye devam edecek. PKK'nın silah bırakması önemli bir gelişme olsa da, YPG’nin aktif varlığı sürdükçe, terör tehdidinin sona erdiğini söylemek mümkün görünmüyor.
FETÖ: Lideri Öldü, Sessiz Tehdit Sürüyor
Fethullah Gülen’in ölümünün ardından FETÖ’nün yeni lideri henüz belirlenmedi. Ancak örgütün yapısının tamamen çözüldüğüne dair bir işaret yok. Gülen’in ardından örgüt içinde güç mücadelesi yaşandığı iddia edilse de, kamuoyuna yansıyan net bir liderlik değişimi ya da silah bırakma açıklaması bulunmuyor.
15 Temmuz 2016’da darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’nün, hala yurt dışında faaliyetlerini sürdürdüğü değerlendiriliyor. FETÖ’nün silahlı hücrelerinin konumu, elindeki silah miktarı ya da kamp yapılanması konusunda ise kamuoyuna açık bir bilgi yok.
Tüm Örgütler Dahil Olmadan Barış Kalıcı Olur mu?
Uzmanlar, PKK’nın silah bırakmasının önemli ama yetersiz bir adım olduğuna dikkat çekiyor. YPG’nin aktif varlığını sürdürmesi, FETÖ’nün liderlik değişiminden sonra yeniden yapılanma ihtimali ve diğer marjinal silahlı grupların sahada olması, Terörsüz Türkiye idealini zorluyor.
Bu nedenle kamuoyunun beklentisi, sadece PKK değil; tüm terör örgütlerinin, özellikle FETÖ’nün silah bırakması ve dağıtılması yönünde adımlar atılmasıdır. Aksi halde, yürütülen barış süreci bir yönü eksik kalmış “kırılgan bir barış” olarak değerlendirilecektir.
TBMM Komisyonu Kritik Rol Üstlenecek
TBMM'de kurulması planlanan komisyondan beklenti büyük. Tüm siyasi partilerin temsil edileceği bu yapı, sürecin hem şeffaf hem kapsayıcı biçimde ilerlemesi açısından önemli. Ancak komisyonun etkili olabilmesi için, yalnızca PKK değil, FETÖ ve YPG gibi örgütleri de kapsayacak stratejik bir çerçeveye ihtiyacı olacak.
Türkiye’nin güvenliği için gerçekçi, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir terörle mücadele politikasına olan ihtiyaç, bu sürecin başarıya ulaşması açısından belirleyici olacak.













