Türkiye Yeni Bir Darbe Sürecine mi Giriyor?

Yusuf Kaplan'ın "Darbe hazırlığı mı var?" yazısı ve Rus danışman Aleksandr Dugin'in Erdoğan için yaptığı açıklamalar, Türkiye'nin olası bir askerî veya ideolojik darbe riskiyle karşı karşıya olup olmadığını gündeme taşıdı. Bu kritik yazıda, TSK'daki FETÖ varlığı, kripto yapıların gücü ve dış müdahale ihtimali detaylı olarak inceleniyor.

Türkiye Yeni Bir Darbe Sürecine mi Giriyor?

Türkiye Yeni Bir Darbe Sürecine mi Giriyor?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Yusuf Kaplan: Alarm Zilleri Çalıyor, Hem Fiilî Hem Zihnî Darbe Riski Var

Türkiye, son günlerde siyasi gündemi sarsan yeni bir tartışmanın eşiğinde. Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’ın "Darbe hazırlığı mı var?" başlıklı köşe yazısı ve devamında kaleme aldığı ikinci yazısı, Türkiye’nin yeniden bir askerî müdahale riskiyle karşı karşıya olup olmadığı sorusunu gündeme taşıdı. Kaplan, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde bazı subayların laiklik ve Kemalizm vurgusuyla kılıç çatarak yemin etmelerini ve TSK’daki FETÖ varlığına ilişkin son açıklamaları gerekçe göstererek, ülkede hem askerî hem de ideolojik bir darbenin olasılığına dikkat çekti.

FETÖ Tehdidi Bitmedi mi?

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen geniş çaplı FETÖ operasyonunun ardından yapılan resmî açıklamada, “15 Temmuz’da darbeye destek veren FETÖ’cü oranından daha fazla FETÖ’cü halen TSK içinde aktif” ifadesi yer aldı. Bu çarpıcı açıklama, güvenlik çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Bu durum, FETÖ’nün görünürde dağıtılmış olmasına rağmen derin yapılar içinde etkisini hâlâ sürdürüyor olabileceğini ortaya koyuyor.

Yusuf Kaplan, yazısında doğrudan FETÖ’yü işaret ederken, aynı zamanda isim vermeden Ak Parti ve devletin içinde kripto bir yapıya dikkat çekiyor. “FETÖ’nün darbe yapacak bir kadrosu yok gibi görünüyor ama belki de darbe bu kez içeriden biriyle, daha üst düzey bir figürle organize ediliyor” imasında bulunuyor. Bu kişi kim? Bu kişinin arkasında sadece FETÖ mü var, yoksa başka aktörler de mi devrede?

Rusya ve Dugin Faktörü: Erdoğan Hedefte mi?

Darbe tartışmalarının üzerine gelen en çarpıcı gelişme ise, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in stratejik danışmanı Aleksandr Dugin’den geldi. Dugin, yaptığı açıklamada, “Erdoğan gitmeli, halk artık onu istemiyor” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası basında da geniş yankı uyandırdı. Peki Dugin bu çağrıyı neden yaptı? Moskova’dan böyle bir mesajın verilmesi, Türkiye’nin iç siyasetine müdahale anlamına mı geliyor?

Dugin’in sözleri, geçmişte de darbe süreçleriyle ilişkilendirilmiş küresel aktörlerin, Türkiye’nin iç dengeleri üzerinde yeniden bir senaryo yazıyor olabileceği kuşkusunu doğurdu. Bu bağlamda Rusya’nın Türkiye’deki belirli kişi ya da yapılarla stratejik iletişim içinde olup olmadığı sorusu gündemdeki sıcaklığını koruyor.

En Güçlü Aktör Kim?

Yusuf Kaplan’ın yazısında doğrudan sormasa da ima ettiği kritik bir başka mesele ise şudur: Şu anda devlette en güçlü isim kim ve bu ismin iç ve dış bağlantıları ne durumda? Siyasi kulislerde, AK Parti içinde Erdoğan sonrası liderlik için pozisyon alan bazı figürlerin, dış destekli projeler içinde olabileceği yönünde iddialar sıkça dile getiriliyor. Bu iddialar, TSK içindeki rahatsızlık, sivil bürokrasi ve yargıda yaşanan ayrışmalarla birlikte okunduğunda, olası bir sistem değişikliğinin zeminini hazırlayan unsurlar olarak değerlendiriliyor.

Askerî Darbenin Ötesinde: Kültürel ve Zihnî Darbe

Kaplan sadece askerî bir darbeden değil, Türkiye'nin genç kuşaklarının değerlerinden koparılması yoluyla yaşanan "zihnî darbe"den de söz ediyor. "Sultan Abdülhamid’in açtığı okullardan yetişen kuşakların Abdülhamid’i tahttan indirdiğini" hatırlatan Kaplan, bugünkü üniversitelerde yetişen kuşakların da hem ülkeyi terk ettiğini hem de İslam'dan uzaklaştığını vurguluyor. Bu noktada Kaplan’ın verdiği mesaj şu: Asıl darbe, kültürel çözülme ve kimlik erozyonuyla sessizce yürürlüğe konuluyor.

Türkiye Ne Yapmalı?

Yusuf Kaplan’ın uyarıları, geçmişte 15 Temmuz’dan aylar önce yaptığı darbe tahminiyle birlikte değerlendirilince, yeni bir sürecin sinyalleri olarak okunuyor. Kaplan’ın önerisi, günü kurtaran popülist hamlelerden vazgeçip, uzun vadeli medeniyet inşasına yönelinmesi yönünde. “Alarm zilleri çalıyor!” diyen Kaplan, sadece güvenlik tedbirleriyle değil, eğitimden medyaya kadar tüm kurumlarda kapsamlı bir zihniyet reformunun hayata geçirilmesini öneriyor.

Türkiye’nin yeniden bir darbe tehdidiyle karşı karşıya olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak içerideki çalkantılar, dışarıdan gelen açıklamalar ve toplumsal ayrışma, böyle bir senaryonun yeniden masaya yatırılmasına neden oluyor. Devletin ilgili kurumlarının bu sinyalleri ciddiye alıp almadığı ise yakın gelecekte ortaya çıkacak en kritik sorulardan biri olarak duruyor.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Yusuf Kaplan / Yeni Şafak