Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez'den Korkunç İtiraf ve Çıkış Yolu: Yüksek Yargının Adaletle Yüzleşmesi
Yargıtay Başkanı Kerkez’in adli yıldaki “korkunç” dosya yükü itirafı yüksek yargı krizini görünür kılıyor. Yazı, sorunları analiz ediyor ve 100 gün/18 ay çözüm takvimi öneriyor.

YUSUF İNAN YAZDI...
“Korkunç” İtiraf ve Çıkış Yolu: Yüksek Yargının Adaletle Yüzleşmesi
Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’in verdiği tablo iç açıcı değil; aksine, sistemin kendi ağzından dökülen bir alarm zili. “Yargıtay’daki dosya sayısı 420 binden 300 bine indi; bir yüksek mahkeme için bu rakam korkunç” dedi. Aynı kürsülerde yıllardır benzer şikâyetleri duyuyoruz: Tıkanıklık, dosya yükü, infaz rejimi… Sorunun adı değişmiyor, yükseklikler değişiyor ama adalet gecikmeye devam ediyor.
Bu, yalnız Yargıtay’ın değil tüm yargı zincirinin—ilk derece, istinaf, yüksek yargı ve infaz—sistemik bir darboğaza girdiğinin itirafıdır. Ve evet; bu tabloya yalnızca yakınmak yetmez. Kamu vicdanının beklediği şey, somut bir onarım planıdır.
Dosya Sayısı Ne Anlatıyor, Ne Gizliyor?
300 binlik bekleyen dosya, sadece bir sayı değil; insan hayatlarının bekleme odasıdır. Her dosya bir gecikmiş işe dönüş, ertelenmiş tedavi, askıda kalan itibar, dağılan bir aile demek olabilir. Sorunun kökü ise yalnızca Yargıtay raflarında değil: ilk derece yargıdaki nitelik sorunları, istinafın filtre işlevini yeterince yerine getirememesi, içtihat birliğinin dağınıklığı ve infazdaki güvensizlik algısı aynı dişlinin farklı dişleridir.
Kerkez’in “infaz rejimi toplum beklentilerine göre yeniden düzenlenmeli” çıkışı, kamuoyundaki en derin yaraya parmak basıyor: “Ceza veriliyor ama çekilmiyor” algısı. Bu algı, verimlilik adına getirilen esnek infaz uygulamaları iyi anlatılamadığında adalet duygusunu törpülüyor.
Türkiye'nin sorunu cezasızlık değil, hukuksuzluk, hukuk ihlalleri. Suç işlemeyenlerin hukuksuz bir şekilde cezalandırılması. Türk Milleti'nin yok sayılması.
Ajitasyon Değil, Takvim: Üç Katmanlı Çözüm
Kürsülerden yükselen tespitleri “acı kahve” sohbetlerinde tekrar etmek yerine, takvime bağlanmış bir onarım paketi gerekiyor. Üç katmanda öneriyorum:
1) Hemen Uygulanacak “Acil Servis” Önlemleri (0–100 gün)
-
Pilot İçtihat + İçtihadı Birleştirme: Yargıtay, tekrarlayan uyuşmazlık türlerinde (ör. belirli tip ceza dosyaları, usul eksikleri, benzer nitelikte idari-adli uyuşmazlıklar) 5–7 başlık belirleyip bağlayıcı nitelikte pilot kararlar üretmeli. Bu kararlara uygun dosyalar topluca sonuçlandırılmalı.
-
Veri Önceliklendirmesi (Triage): Dosyalar; tutukluluk süresi, hak kaybı riski, kamu güvenliği bileşenleri, tarafların kırılganlığı gibi insan odaklı kriterlerle puanlanmalı. Yapay zekâ yalnızca sıralama ve kümeleme için kullanılmalı; nihai karar yargıcın olmalı.
-
Adli Kontrolün 4 Aylık Zorunlu İncelemesi: Kanundaki periyodik gözden geçirme kuralı, hatırlatmalı takvim ve otomatik tensip ile fiilen işletilmeli; her ertelemenin gerekçesi ölçülülük testiyle yazılmalı.
-
AİHM/AYM Kararlarına Uyum Masası: Yargıtay–AYM–Adalet Bakanlığı arasında teknik bir Uyum Bürosu kurularak, ihlal alanlarında standartlaştırılmış yeniden yargılama protokolleri yayımlanmalı.
2) Orta Vadeli Yapısal Düzeltmeler (6–18 ay)
-
İstinafın Filtre Rolünü Güçlendirme: Daireler arası içtihat uyumu kurulları kurularak, aynı tür dosyalarda tek tonda karar verilmesi sağlanmalı; Yargıtay’a giden dosya hem azalsın hem de nitelikli olsun.
-
Manevi Tazminatta Mağdur Odaklı Kriterler: Kerkez’in işaret ettiği gibi, tazminat takdirinde soyut “zenginleşme yasağı” formülünden, somut zarar ve onarım esaslı şeffaf ölçütlere geçilmeli.
-
İnfazda Güven İnşası: Şartla salıverme ve denetimli serbestlikte ölçütler basitleştirilip yayınlanmalı; mağdura bildirim, zararın giderilmesine bağlı kademeli teşvikler getirilmeli.
3) Uzun Vadeli Kurumsal Dayanıklılık (18+ ay)
-
Kalite + Performans: İlk derece mahkemelerinde zaman hedefleri ve nitelik göstergeleri açıkça ilan edilmeli; hâkim/savcı için bağımsız ama ölçülebilir mesleki gelişim modelleri kurulmalı.
-
Hukuk Eğitiminde Kalite Eşiği: Fakülte kontenjanları ihtiyaç analizine bağlanmalı, staj ve uygulama klinikleri zorunlu standart hâle getirilmeli.
-
HSK’da Şeffaflık ve Denetim: Disiplin ve atamalarda gerekçeli karar zorunluluğu; kararların yargı denetimine açılması gündeme alınmalı.
Sorumluluk Hiyerarşisi: Kişiselleştirmeyelim, Kurumsallaştıralım
Toplumsal öfkenin anlaşılan yanları var; ancak bütün ekonomik ve sosyal yaraları tek tek kurum başkanlarına yıkmak, gerçek bir çözüm üretmiyor. Sistemik arızalar, sistemik çözümlerle giderilir. Yargıtay’ın “korkunç” dediği yük, yasama (karmaşık tip suç katalogları, ölçüsüz usul yükleri), yürütme (adalet altyapısının kapasitesi, infaz politikası) ve yargı (içtihat birliği, süreç yönetimi) arasında paylaşılan bir sorumluluktur.
Bu nedenle çağrı, isimlere değil mekanizmalara olmalı:
-
Bağlayıcı pilot içtihat üretin ve uygulayın.
-
Adli kontrol ve tutuklulukta ölçülülüğü otomatik denetleyin.
-
AİHM/AYM içtihadına tam uyumla ihlâl döngüsünü kırın.
-
İnfaz rejimini netleştirin; mağdur ve kamu vicdanını aynı anda gözetin.
-
Veriyi dosya sıralamada kullanın ama yargılama yerine koymayın.
Son Söz: Ajitasyon Değil, Yol Haritası
Bugün ihtiyacımız olan, yeni bir “yakınma literatürü” değil; uygulanabilir bir yol haritasıdır. Yargıtay Başkanı Kerkez’in “korkunç” dediği tabloyu “katlanılır” hâle getirecek araçlar hukukumuzda mevcut. Pilot karar + veri destekli önceliklendirme + ölçülülük denetimi + uyum masası dörtlüsü, ilk 100 günde ölçülebilir bir fark yaratır.
Adalet, sadece hüküm değildir; zamanında, öngörülebilir ve tutarlı hüküm vermektir. Toplumun beklediği şey, kürsüde yankılanan güzel cümleler değil; mahkeme kapısında hissedilen adalettir. Bunun için de artık “yapacağız” demek yetmiyor: Ne zaman, hangi araçla, hangi hedefe gideceğimizi söylemek ve uygulamak gerekiyor.
Şimdi, takvim zamanı.
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com